6. Hukuk Dairesi 2015/8524 E. , 2016/293 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/12/2012
NUMARASI : 2008/268-2012/649
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat ve istirdat davasına dair karar, davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, kira bedelinin istirdadı, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükme esas alınan 30.11.2006 tanzim tarihli 5 yıl süreli, 1.000 m2 alanlı ve 30.05.2007 tanzim tarihli 10 yıl süreli 1.500 m2 alanlı kira sözleşmeleri konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. 30.05.2007 tanzim tarihli sözleşmenin son sayfasında” iş bu sözleşme 12 madde ve 3 sayfadan ibaret olup taraflarca 30.05.2007 tarihinde üzerinde karşılıklı anlaşmaya varılarak 30.05.2007 tarihinde tanzim ve imza edilmiştir. Kiracı bu sözleşmenin imzalanması ile birlikte, kiralamış olduğu alanı teslim almış sayılır, kira ödemeleri kira sözleşmesinin imzalandığı tarihten başlayacaktır” hükmüne yer verilmiştir. Davacı dava dilekçesinde her iki kira sözleşmesindeki yerin aynı yer olduğunu, müvekkilinin edimlerini yerine getirmesine rağmen davalı tarafından akit konusu yerin kendilerine teslim edilmediğini, üç aylık kira bedeli ödenmediğinden bahisle sözleşmenin fesh edildiğini, BK.nun 249.maddesine göre davalı tarafından kiralananın amacına uygun bir şekilde teslim edilmediğini belirterek ödemiş olduğu kira bedelinin iadesi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı davanın reddini savunmuştur
Davacı tacir olup basiretli tacir gibi davranmak zorundadır. Kiralananı görerek olduğu gibi kiralamıştır. İlk kira sözleşmesi yapıldıktan sonra taraflar arasında 30.05.2007 tarihli ihtirazı kayıtsız bir sözleşme yapılması davacının ilk sözleşmedeki haklarından vaz geçtiğini gösterir. Bu durum mahkemenin de kabulündedir. Her ne kadar davacı ikinci sözleşmeye konu yerin kendilerine teslim edilmediğini iddia etmekte ise de 30.05.2007 tanzim tarihli sözleşmenin 3.sayfasında “Kiracı bu sözleşmenin imzalanması ile birlikte,kiralamış olduğu alanı teslim almış sayılır” düzenlemesine göre sözleşmenin imzalandığı tarih olan 30.05.2007 tarihinde kiralanan yerin davacı tarafından teslim alındığının kabulü gerekir. Öte yandan kira bedellerinin ödenmemesi nedeniyle sözleşmenin nasıl fesh edileceği TBK.nun 315. (BK.nun 260.) maddesinde belirtilmiştir. Davalı kiraya verenin kira bedelinin ödenmemesinden dolayı TBK.nun 315. (BK.nun 260.) maddesindeki sürelere riayet etmeden sözleşmeyi feshetmesi doğru değildir. O nedenle fesih geçersiz olup sözleşme geçerliliğini korumaktadır. Ne var ki davacı dava dilekçesi ile birlikte ödemiş olduğu kira bedellerinin tahsilini istemiş olmakla dava dilekçesinin davalıya tebliğ tarihi itibariyle sözleşmenin feshedildiğinin kabulü gerekir. Davacı yukarıda belirtildiği gibi kiralanan yeri ikinci sözleşmenin imzalanması ile birlikte teslim aldığına göre kira bedellerini ödemek zorundadır. Bu nedenle kira alacağına ilişkin davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gibi, öte yandan davalı şirketin kişilik haklarına ilişkin bir saldırı olmadığı gibi ticari itibarının da zedelendiğinden bahsedilemeyeceğinden manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 25.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.