11. Hukuk Dairesi 2016/2000 E. , 2017/4200 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/11/2015 tarih ve 2015/15-2015/618 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 21.242 TL"nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK"nun 3156 sayılı Kanun"la değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ..."ın özelleştirilmesi esnasında dağıtım sisteminin biri müvekkiline ait olmak üzere 20 ayrı dağıtım bölgesine ayrıldığını, davalıya ait olan işletme hakkının bu şirketlere "İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi" ile devredildiğini, müvekkilinin hisselerinin tamamının dava dışı Beda Enerji Dağıtım ve Perakende Hizmetleri A.Ş."ne satıldığını, bu satıma kadar müvekkilin dağıtım faaliyetlerinin hisselerinin tamamının ait olduğu davalı ... tarafından yürütüldüğünü, İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi üçüncü kişilere karşı ileri sürülemediğinden bu sözleşme öncesi işlemlerden doğan alacakların müvekkili tarafından ödendiğini, İşletme Hakkı Devir Sözleşmesine göre işletme hakkı devrinden önceki dönemde dağıtım faaliyetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerden doğan sorumluluğun davalıya ait olduğunu, devirden önce davalının dağıtım sistemini işletirken yer altı kablolarının yanıp Türk Telekom’a ait tesisi yakmasına bağlı olarak müvekkiline karşı açılan dava sonucu anılan şirkete yapılan ödemenin davalının sorumluluğunda kaldığını ileri sürerek Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ne ödenen 3.663,99 TL ile hazineye ödenen 129,94 TL bakiye karar harcının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 2 yıllık dava zamanaşımının dolduğunu, 30.04.2013 tarihinde davacı tarafından düzenlenen devre esas mizan kayıtları esas alınarak geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini, fizibilite çalışmalarında bu hususun değerlendirilip teklifin buna göre verildiğini, bilançodaki tüm unsurların özelleştirme bedeli içinde değerlendirildiğini, tekrar ödemenin mükerrerliğe sebebiyet vereceğini, bu suretle 24.07.2006 tarihinden önceki dönemde dağıtım faaliyetleri ile ilgili her türlü işlemin sorumluluğunun davacıya ait olduğunu, yine ihale şartnamesi ve hisse devir sözleşmesi gereğince davacının hisse devrinin gerçekleşmesinin ardından müvekkilinden bir talepte bulunamayacağını kabul ettiğini, davaya dayanak yapılan davanın müvekkiline ihbar edilmediğini, bu nedenle de faiz ve takip giderlerinin istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ile işletme hakkının davacıya devredildiği, devir sözleşmesinden önce dava konusu elektrik hatlarının bakım ve onarım eksikliği nedeniyle patlama meydana geldiği, bu patlamadan dolayı dava dışı Telekom"un tesislerinin hasar gördüğü, dava dışı Telekom tarafından davacı aleyhine açılan davada verilen tazminat kararının kesinleşmesi üzerine davacı tarafından ödendiği, sözleşmenin 7/4 maddesi uyarınca sözleşmenin imza tarihinden önce gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerden dolayı davalı ..."ın sorumlu olduğu, bu nedenle sözleşmenin devrinden önce gerçekleşen dava konusu olaydan dolayı davacının üçüncü şahıslara ödediği tazminatı davalı ..."tan rücuen talep etme hakkı bulunduğu, ancak, sözleşmenin 7/2 maddesinde belirtilen ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispat edemediğinden davacının bu nedenle sebep olduğu faiz ve takip masraflarını talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 2.851,13 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Rücu hakkı başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin malvarlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkı olup davacının mal varlığındaki eksilme, ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmekteyse de söz konusu yanlışlık yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının hüküm fıkrasının birinci bendindeki "dava tarihi olan 08.01.2015 tarihinden" ibaresi silinerek, yerine "ödeme tarihi olan 23.12.2010 tarihinden" ibaresinin yazılmasına, kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, temyiz harcı peşin alındığından davalıdan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 11/09/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Enerji sektöründeki özelleştirmelerin 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından gerçekleştirileceği 4628 sayılı Yasa ile düzenlenmiş, 02.04.2004 tarih ve 2004/22 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile TEDAŞ özelleştirme kapsam ve programına alınmış, davacı şirketinde dahil olduğu 20 şirket, Türkiyedeki dağıtım bölgelerinde dağıtım lisansına sahip olarak 01.03.2005 tarihi itibariyle sermayesinin tamamı TEDAŞ"a ait olmakla birlikte, TEDAŞ"tan ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyete başlamıştır.
TEDAŞ tarafından 20 adet dağıtım şirketi kurulduktan sonra herbiri ile ayrı ayrı 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalanmıştır.
Davacı şirket, tüm hisseleri davalı ..."a ait olmak üzere 28/05/2013 tarihine kadar faaliyet göstermiş, bu süreçte özelleştirme işlemleri yürütülmüş, özelleştirmenin tamamlanmasıyla birlikte davacı şirketin hisselerinin tamamı Beda Enerji Dağıtım ve Perakende Satış Hizmetleri devredilerek 28/05/2013 tarihli hisse satış sözleşmesi akdedilmiştir.
Dava konusu ödeme, davacıya ait hisselerin tamamının kamuya ait olduğu, 28/05/2013 tarihli hisse satış sözleşmesinden önce 23/12/2010 tarihinde yapılmıştır.
Özelleştirme aşamasında Boğaziçi EDAŞ tarafından düzenlenen ve beyan edilen devre esas mizan kayıtları temel alınarak “devre esas” bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirilmiş olup dava konusu ödeme bilançoda yer almaksızın işlemler ikmal edilmek suretiyle Boğaziçi EDAŞ"ın özel sektöre devri gerçekleştirilmiştir.
Bu halde, devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden, davalı ..."tan geçmiş döneme ilişkin herhangi bir talepte bulunulamaz.
Keza, 28/05/2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi"nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan 28/05/2013 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden, kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve TEDAŞ"ı ilzam edecek hiçbir başvuru ve rücu hakkı bulunmadığı” hükmü de davalının sorumluluğunun olmadığını göstermektedir.
Ayrıca, özelleştirme sürecinde, taraflarca takip edilen dosyalara ilişkin listeler hazırlanarak tesbit tutanakları düzenlenmiş olup, dava konusu ödemeye ilişkin dava ve icra dosyası bu tutanaklarda yer almamaktadır.
Hisselerin tamamının kamuya ait olduğu 28/05/2013 tarihi öncesi, 23/12/2010 tarihinde yapılan ödeme nedeniyle davacının (devir öncesi) 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi"ne istinaden yine hisselerinin tamamı kamuya ait bulunan davalı ..."tan dava konusu alacağı talep etmesi nasıl mümkün değil ise, 28/05/2013 tarihli hisse devir sözleşmesi ile tamamen el değiştiren davacının, kendisi tarafından yapılmayan ödemeyi, kesinleşen devre esas bilançolarda yer almaması nedeniyle davalıdan talep etmesi de hukuken mümkün değildir.Aksi düşüncenin kabulü, davacı yönünden sebepsiz zenginleşme, davalı yönünden ise ikinci kez aynı parayı ödeme sonucu doğuracaktır.
Sonuç olarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi kapsamında bulunmaması nedeniyle 28/05/2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, 28/05/2016 günlü sözleşmeden önce gerçekleşen 23/12/2010 tarihli dava konusu ödemeden dolayı, 28/05/2013 sözleşmenin 9.3 ve 9.4 maddeleri gereğince davalının sorumluluğu bulunmadığından dava reddedilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken, bu yöne ilişkin davalının temyiz isteminin reddi ve yazılı gerekçe ile kararın düzeltilerek onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.