3. Hukuk Dairesi 2013/17230 E. , 2014/2507 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR 3. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2013
NUMARASI : 2012/122-2013/261
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, abone H. P. hakkında İzmir 24.İcra Dairesinin 2009/10705 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ancak borçlunun icra takibinden önce vefat ettiğini, mirasçı olan kızı tespit edilince, davalı kızı hakkında İzmir 13. İcra Dairesinin 2010/12673 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, H P"ın vefatından sonra mirasçılar tarafından mevcut aboneliğin feshi yapılmadığından mirasçılar adına aboneliğin devam ettiğini, icra takibine yapılan itirazın haksız ve yersiz olduğunu ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin aboneliği hiç kullanmadığını, miras yolu ile müvekkiline intikal ettiğini, olmayan konuda borçtan bahsedilemeyeceğini belirterek, haksız ve kötüniyetle açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile davalının İzmir 24. İcra Dairesinin 2009/10705 sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın iptali ile taleple bağlı kalınarak 4.155,70 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, hükmolunan asıl alacak üzerinden takdir olunan % 40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Uyuşmazlık, davalının muris babasına ait abonelik sözleşmesi nedeniyle, fiili kullanıcıların tükettiği su bedelinden dolayı sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Kullanılan su bedelinden abonelik sözleşmesi uyarınca abone sorumlu olduğu gibi, abone dışında fiilen kullanan kişi de sorumludur. Davalının babasına ait su aboneliğini, babasının vefatından sonra feshetmemesi nedeniyle fiilen su kullanan şahısların tüketim bedellerinden de, abonelik sözleşmesi nedeniyle sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Somut olayda, davalının murisi H. P."ın Sokak No:, D:1 Konak/İzmir adresinde bulunan konutta, 20.03.1958 tarihinde 37534 nolu ( yenilenen abone no: 1078434 ) abonelik numarası ile konut su tarifesinden abone olduğu, abone H. P."ın 08.02.1971 tarihinde vefat ettiği, abonenin vefatından sonra mirasçıları tarafından mevcut abonelik sözleşmesinin feshedilmediği, aboneliğin bulunduğu taşınmazı devralan şahıslar tarafından aboneliğin kullanılmaya devam edildiği, aboneliği kullanan şahıslar tarafından ödenmeyen su bedeli olan 4.155,70 TL asıl alacak, 1.537,85 TL işlemiş faiz, 276,84 TL faiz KDV"si olmak üzere toplam 5.970,39 TL alacağın tahsili amacıyla abone H. P. mirasçıları G. P. ve İ. P aleyhine 02.08.2010 tarihinde İzmir 13. İcra Müdürlüğünün 2010/12673 Esas sayılı icra takip dosyası ile icra takibi başlatıldığı, 27.09.2010 tarihinde borçlu İ. Ç.tarafından icra takibine ve borca itiraz edildiği, davacı tarafından itirazın iptali talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında düzenlenen ve hükme esas alınan Makina Mühendisi Bilirkişi tarafından düzenlenen 28.02.2013 tarihli Bilirkişi Raporu ile, 01.11.2007-05.03.2009 dönemi arası ödenmeyen su bedelinin 4.155,70 TL, gecikme faizinin 1.537,85 TL, faizin % 18 KDV"sinin 276,84 TL olmak üzere toplam 5.970,39 TL tahakkuk ettirildiği tespit edilmiştir.
Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişinin konusunda uzman olmadığı, rapor içeriğinin davacı talepleri ile birebir aynı olduğu, hesaplama içermediği, denetime elverişsiz ve hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Raporu düzenleyen bilirkişinin su tüketim bedeli hesabı konusunda uzman olmadığı, bu nedenle bilirkişi olarak dinlenemeyeceği kuşkusuzdur. Uzman bilirkişi tarafından, davalının ödemesi gereken su tüketim bedeli, gecikme faizi ve KDV alacağının Yargıtay denetimine elverişli bir şekilde hesaplanması gerekir.
Davaya konu alacağın abonelik sözleşmesine ilişkin su tüketim bedelinden kaynaklandığı ve taraflar arasında perakende satış sözleşmesi bulunduğu dikkate alındığında, gecikme zammı isteme hakkı bulunan davacı lehine, mahkemece asıl alacakla birlikte İzsu Tarifeler Yönetmeliğinin 32. md. gereğince gecikme zammı ve KDV alacağı açısından da itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerekirken, sadece asıl alacak üzerinden takibin devamına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak, mahkemece dava dosyasının su bedeli hesabı konusunda uzman olan mühendislerden oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davacının tahsilini istemekte haklı olduğu asıl alacak, gecikme zammı ve KDV alacağı miktarının hesaplatılması konusunda denetime elverişli bir rapor alınması, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, konusunda uzman olmayan bilirkişiden alınan rapor doğrultusunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.