14. Hukuk Dairesi 2016/18675 E. , 2017/8407 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 22.09.2016 gün ve 2015/4628 Esas, 2016/7374 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil sitemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, davalı tarafın taşınmazdan pay satın aldığını ileri sürerek önalım hakkına dayalı olarak tapu iptali ve tescile karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, fiili taksim savunmasında bulunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi talebi üzerine hükmün, Dairemizin 22.09.2016 tarih, 2015/4628 Esas, 2016/7374 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olayda, davalı savunmasında taşınmazın 104 m2"sini kendisinin, 104 m2"nin ise davacı tarafından kullanıldığını ileri sürmüş ise de mahkemece tanıklar dinlenirken, bu husus açıkca sorulmamış, davacının taşınmazda kullandığı bir bölüm bulunup bulunmadığı, açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu nedenle yukarıda değinilen ilkelere göre taşınmazda davacının kullandığı bir bölüm bulunup bulunmadığı, tanıklardan sorularak, fen bilirkişisine bu konuda kroki düzenlettirilmeli ondan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir, ne var ki bu hususlar bu defa yapılan incelemede tespit edildiğinden, Dairemizce 22.09.2016 tarih, 2015/4628 Esas, 2016/7374 Karar sayılı ilamıyla verilen onama kararın kaldırılmasına, hükmün yukarıda açıklandığı gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemizin 22.09.2016 tarih, 2015/4628 Esas, 2016/7374 Karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA, hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının istek halinde yatırana iadesine, 13.11.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.