Taraflar arasında görülen iştirak nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesi ile; tarafların 09.01.2012 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıklarını, boşanma davasında müşterek çocukların velayetinin müvekkiline verildiğini, ancak çocuklar lehine nafakaya hükmedilmediğini, boşanmadan sonra müvekkilinin maddi manevi sıkıntıya düştüğünü, çocukların da zorunlu ihtiyaçları bulunduğunu iddia ederek, çocuklardan Burak lehine 200 TL, Mihriban lehine 150 TL, Sıla lehine 100 TL iştirak nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesi ile; çalışmadığını gelirinin olmadığını, hasta olduğunu, kendisine ailesi ve hayır kurumları tarafından bakıldığını iddia ederek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davalının hiçbir gelirinin olmadığı, ilkokul mezunu olduğu ve sosyal yardım almak için müracaat ettiğinin anlaşıldığı, bu nedenle yoksul olduğunun kabul edilmesi gerekeceği ve velayeti kendisine bırakılmayan çocuklar için karşı tarafa iştirak nafakası ödemekle yükümlü tutulamayacağı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK’nun 182/2. maddesine göre, boşanma veya ayrılık vukuunda, velayet kendisine verilmeyen eş, küçük çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, tarafların iradesine tabi kılınmamıştır. Somut olayda; davalı annenin ev hanımı olduğu, geliri olmadığı, abisi ve ailesi ile yaşadığı, ilkokul mezunu olduğu, davacının ise serbest meslek icra ettiği, aylık ortalama 700 TL civarı geliri olduğu, kirada oturduğu anlaşılmaktadır. Buna göre; davacı babaya göre, ekonomik düzeyi daha düşük olan davalı annenin de ödeme gücü oranında küçüğün bakım ve eğitim giderlerine katkıda bulunması zorunludur. Davalının tespit edilen ekonomik durumu sadece nafakanın miktarını tayinde göz önüne alınmalıdır. O halde mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, küçüğün yaş, eğitim ve bakım giderleri dikkate alınarak "hakkaniyet" ölçüsünde nafaka takdir edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.