3. Hukuk Dairesi 2014/1428 E. , 2014/2460 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/05/2013
NUMARASI : 2013/134-2013/419
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde, tarafların 2004 yılında evlendikleri, müşterek ikiz çocukları olduğunu, tarafların boşandıklarını, boşanma ile müşterek çocukların velayetinin davalı anneye verildiğini, kararın velayet konusunda temyiz edildiğini, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 27.03.2012 tarih 2011/11547 E.-2012/7276 K. sayılı ilamı ile, ortak çocuklara davalının sürekli şiddet uyguladığını, küfürlü sözler sarf ettiğini, çocukları yaralamak ve kötü muamaleden iki kez mahkum olduğunun anlaşıldığı ve bu sebeple müşterek çocukların velayetinin müvekkiline verilmesi gerekçesi ile bozulmasına karar verildiğini, müşterek çocukları müvekkilinin Ted Kolejine kayıt ettirdiğini, boşanmış karı kocanın mali güçleri oranında çocukların geçimine katkıda bulunmakla yükümlü olduğunu, davalının Tarım Kredi Kooperatifinde işçi statüsünde çalıştığını, maddi durumunun iyi olduğunu belirterek, müşterek çocukların her biri için aylık 750"şer TL olmak üzere toplam 1.500 TL iştirak nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı dilekçesinde; Kayseri 4. Aile Mahkemesinin 2012/642 E.-2012/862 K. sayılı ilamında velayet hakları verilen baba ile annenin ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında anne aleyhine tedbir nafakası takdirine yer olmadığına karar verildiğini, davacının kendisinden nafaka talep ederek ekonomik sıkıntıya düşürüp çocukları ile görüşmesini engellemeye çalıştığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; Kayseri 4. Aile Mahkemesinin 2012/642 E.-2012/862 K. sayılı ilamı ile 7 ay önce velayet hakkı davacı babaya verilirken hüküm kısmının 3 nolu bendinde anne aleyhine tedbir nafakası hükmedilmesine yer olmadığına da karar verildiği ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek onandığı, aradan geçen süre ve tarafların sosyo ekonomik durumlarında olağanüstü bir değişikliğin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TMK."nın 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir.
Mahkemece, iştirak nafakası takdir edilirken; müşterek çocukların yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (annenin) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur.( TMK. nun 330/1. maddesi ).
Buna göre mahkemece, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, eğitim durumları, ihtiyaçları ile tarafların tespit edilen ve gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına göre nafaka yükümlüsü davalı anneyi ödemede zorlamayacak, onu zarurete düşürmeyecek şekilde TMK"nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktar nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.