14. Hukuk Dairesi 2016/14264 E. , 2017/8379 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve kal davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 21.04.2016 gün ve 2015/12457 Esas - 2016/4853 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacılar ve davalılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava ve karşı dava komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir.
Davacılar-karşı davalılar vekili asıl davada, müvekkillerinin 4405 parsel maliki olduğunu, davalılar-karşı davacılara ait 4416 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın müvekkillerine ait parselin sınırına arka bahçe mesafesi bırakılmadan inşaa edildiğini, bu binanın arka cephesine pencere açılarak müvekkillerinin mahremiyetine tecavüz edildiğini, binanın yola bir metre taşmış olduğunu, bina yüksekliğinin ruhsata göre 6,50 m olması gerekirken 8,10 metre olduğunu, imar mevzuatına aykırı yapılan yapıdaki taşkınlıkların çirkin bir görüntüye neden olduğunu beyan ederek elatmanın önlenmesine ve binanın yıkımına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar-karşı davacılar vekili karşı davada, davacılar-karşı davalıllara ait 4405 parselde bulunan binanın yapı ruhsatında iki katlı olduğunu ancak üç katlı ve aynı zamanda deniz görmesi için ters cephe inşaa edildiğini, ruhsata göre çatının ahşap olması gerektiğini ancak betonarme olarak yapıldığını ve bunun görüntü kirliliğine neden olduğunu beyan ederek elatmanın önlenmesine ve üçüncü kat ile çatı katının yıkılmasına, cephe istikametinin ters çevrilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl davanın ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacılar ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 21.04.2016 tarihli ve 2015/12457 Esas, 2016/4853 Karar sayılı ilamı ile “20.02.2014 tarihli bilirkişi raporunda davalının binasının komşu parsele bitişik olan cephesine açılan penceresinin görüntü kirliliği ve pis koku oluşturduğu, onaylı projesine aykırı olduğu bunların komşuluk hukukuna uygun olmadığı belirtilmiştir. 20.06.2014 tarihli bilirkişisi tarafından hazırlanan raporda malikin yapısına pencere açmasının komşuluk hukukuna aykırılık oluşturmayacağı belirlenmiştir. 20.02.2014 tarihli rapor ile keşif sonucu alınan 20.06.2014 tarihli bilirkişi raporu arasında zararın oluşup oluşmadığı açısından çelişki bulunmaktadır. Bu çelişkinin giderilmesi için bilirkişilerden çelişkiyi giderecek şekilde ek rapor alınarak, gerekirse mahallinde yeniden keşif yapılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Davalı-karşı davacının temyiz itirazlarına gelince; ne 20.02.2014 günlü ne de 20.06.2014 günlü bilirkişi raporunda karşı davada ileri sürülen iddialarla ilgili bir değerlendirme yapılmıştır. Mahkemece, karşı dava ile ilgili deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken karşı dava ile ilgili olarak eksik inceleme ile yazılı şekilde kurulması da doğru değildir.
Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Davacılar-karşı davalılar vekili, davalılar-karşı davacıların komşuluk hukukuna aykırı olan ve zarar oluşturan esas eylemlerinin binanın çekme mesafesinin olmamasından ve binanın ruhsatta belirtilenden daha yüksek inşaa edilmiş olmasından kaynaklandığını bu nedenle bozma ilamında, bilirkişi raporları arasındaki pis koku ve pencerenin görüntü kirliliği oluşturduğuna ilişkin çelişkiye değinilmesinin yeterli olmadığını ve karşı davanın mahkemece reddedilmesinin usul ve yasalara uygun olduğunu beyan ederek karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez.
Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
Tüm bu açıklamalar ışığı altında somut durum değerlendirildiğinde;
Dosyaya ibraz edilen 20.02.2014 ve 20.06.2014 edilen bilirkişi raporları 4416 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın 4405 parselin sınırına arka bahçe mesafesi bırakılmadan inşaa edilip edilmediği, binanın yola bir metre taşıp taşmadığı, bina yüksekliğinin ruhsata göre 6,50 m olması gerekirken 8,10 metre olup olmadığı, yapıdaki taşkınlıkların çirkin bir görüntüye neden olup olmadığı; öte yandan 4405 parselde bulunan binanın ise yapı ruhsatında iki katlı olmasına rağmen üç katlı ve aynı zamanda deniz görmesi için ters cephe inşaa edilip edilmediği, ruhsata göre çatının ahşap olması gerekirken betonarme olarak yapılıp yapılmadığı ve bunun görüntü kirliliğine neden olup olmadığı hususlarında ve az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bir değerlendirme içermediği gibi davacılar tarafından ileri sürülmediği halde 4416 parselde bulunan binada pis koku oluşup oluşmadığına dair değerlendirme yapılmıştır.
Hal böyle olunca, uzman bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yerinde yeniden keşif yapılarak, asıl dava ve karşı davada komşuluk hukukuna aykırı olduğu iddia edilen eylemler tek tek değerlendirilerek bu eylemlerin haksızlık teşkil edip etmediğinin saptanması, bu nedenlerle davacı ve karşı davacı taşınmazında bir zarar meydana gelmişse, ne gibi önlemlerle zararın giderilebileceği hususunda infaza elverişli rapor alınması ve ondan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde asıl ve karşı davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece verilen hükmün anılan gerekçelerle bozulması gerekirken sehven değişik gerekçeyle bozulduğu karar düzeltme isteği üzerine bu kez yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, karar düzeltme isteğinin kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davacılar-karşı davalılar vekilinin karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Dairemizce verilen 21.04.2016 günlü ve 2015/12457 Esas ve 2016/4853 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına ve yukarıda yazılı değişik gerekçelerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 13.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.