
Esas No: 2018/9691
Karar No: 2018/16730
Karar Tarihi: 04.07.2018
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2018/9691 Esas 2018/16730 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... 15. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı şirkete 16/06/2014 tarihinde çalışmaya başladığını, davacının davalı şirketteki çalışmasına özenli, disiplinli, işyerindeki tüm kurallara uygun bir şekilde devam etmekte iken 27/09/2016 tarihinde iş akdine haksız ve hukuka aykırı bir şekilde son verildiğini, iş akdinin feshinde, davalı şirket yönetim kurulunun 23/09/2016 tarihli toplantısının 1 no.lu maddesinde yer alan, 23/07/2016 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 667 Sayılı KHK.nin "kamu görevlerine ilişkin tedbirler" başlıklı 4.maddesinin (e) ve (f) bentleri uyarınca ihbar ve kıdem tazminatları ödenmek suretiyle sonlandırılmasına ilişkin kararının gerekçe gösterildiğini, oysa müvekkilinin 667 sayılı KHK. kapsamında tedbir uygulanmasını gerektirecek, kararnamenin düzenlenmesini gerektiren hain darbe girişimi ile ilgili en ufak bir fiili, bu menfur olayları gerçekleştirenler ile bir bağlantısı, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatının mevcut olmadığını, fesih öncesinde ve sonrasında bugüne kadar müvekkili hakkında gerçekleştirilmiş adli veya idari anlamda hiçbir soruşturma olmadığını, davalı şirketin müvekkilinden hiçbir açıklama istemediğini, sözlü ve yazılı olarak herhangi bir şekilde ifadesine başvurmadığını, kendisini savunmasına dahi izin verilmeden fesih işleminin tesis edildiğini, davalı şirketin elinde müvekkili hakkında kendisine isnat edilen olgular ile alakalı hiçbir bilgi ve belge olmamasına ve yine müvekkili hakkında adli ve ilgili diğer makamlarca bu yönde tespit edilen hiçbir bulgu da var olmamasına rağmen keyfi olarak gerçekleştirilen fesih işleminin tümüyle hukuka aykırı olduğunu, ayrıca 667 Sayılı KHK.nın 4.maddesinin kamu görevlilerine ilişkin hükümler içerdiğini, davalı şirketin yönetim kurulu kararında bahsettiği (e) bendi mahalli idareler personeli, (f) bendi ise 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi olarak görev yapan kamu personeli ile ilgili bir düzenleme olup, davalı ... ve işçisi olan müvekkili ile ilgili bir hüküm içermediğini, nitekim (f) bendinde ilgili Bakan onayı ile kamu görevinden çıkarılmadan bahsedilmiş olması da müvekkili için söz konusu KHK hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığını göstermediğini, müvekkilinin iş akdinin feshi için 4857 SY.nın 18.ve 25.maddelerinde yer alan sebeplerin bulunması gerekmekte olup, bu sebeplerden hiçbirinin mevcut olmadığından ve davalı şirketçe İş Kanununun 25.maddesinde yer alan haklı sebeple fesih hallerinden hiçbirine dayanılmamış olduğundan müvekkili açısından fesih işleminin geçersiz olduğunu, davalı şirketin müvekkiline iş akdini fesih ettiğini sözlü olarak bildirdiğini, bu konuda müvekkilinin tam olarak içeriğini de bilmediği bir evraka imzasını da attırdığını, ancak kendisine fesih beyanını ve feshin gerekçelerini bildiren bir evrak dahi vermediğini, müvekkilinin yönetim kurulu kararı içeriği hakkında ancak bu evrakın fotoğrafını çekmek sureti ile bilgi sahibi olabildiğini, işçisine resmi bir yazı vermekten dahi çekince gösteren davalı işverenin tesis etmiş olduğu fesih işleminin geçerliliği ve hukuka uygunluğundan kendisinin dahi şüphe duyduğunun bariz bir şekilde anlaşıldığını, müvekkilinin konu ile ilgili olarak Uşak Valiliğine 29/06/2016 tarihli dilekçesi ile başvurmuş olup bu makam tarafından yapılacak incelemede de müvekkilinin herhangi bir şekilde 15 temmuz menfur saldırısını gerçekleştiren yapı, oluşum veya gruplarla bir bağlantısının olmadığının anlaşılacağını belirterek müvekkilinin iş akdinin geçersizliği ile müvekkilinin işe iadesine, boşta geçen sürelere ilişkin ücret alacağı yanı sıra diğer haklarının en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte tahsiline, işe başlatmama halinde ise işe başlatmama tazminatının yine işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı davacının iş sözleşmesinin müvekkili şirket tarafından EPDK"nın 22/07/2016 tarih ve 14644415-774.09 sayılı .../... terör örgütlerine ilişkin bilgilendirme yazısı ve ... ile ... ... Bakanlığı"nın sözlü talimatı kapsamında şirket genel müdürlüğünce haklı sebeple derhal feshedildiğini, davacının .../... terör örgütü ile ilişkisinin olduğuna dair tespit yapılması, icra ettiği görevin kamusal nitelik taşıması, kamu hizmetlerinin gerekleri yönünde görevleri başında kalmalarında sakınca bulunması sebebiyle iş akdinin tek taraflı olarak feshedilmesine dair müvekkil şirket yönetim kurulu tarafından 23/09/2016 tarihinde karar alındığını, davacının iş akdinin feshi neticesinde tüm yasal haklarının ödendiğini, davacıya hak edilmiş aylık ücret 1.571,92 TL., ihbar tazminatı 2.928,75 TL., kıdem tazminatı 5.988,22 TL., kullanılmayan izin ücreti 313,62 TL.ve 6 aylık ücret zam farkı 1.318,38 TL.olmak üzere toplamda 12.120,89 TL.ödeme yapıldığını, bu sebeple davacının ücret alacağına ilişkin talebinin haksız olup buna dair istemin reddi gerektiğini belirterek, haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda, "Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının .../... terör örgütü ile ilişkisinin olduğuna dair tespit yapıldığı belirtilerek iş akdinin davalı işveren tarafından feshedildiği, davacı hakkında .../... silahlı terör örgütü ile ilgili adli veya idari soruşturma bulunmadığı, davacının iş akdinin feshine gerekçe olarak dosyaya sunulan 23/09/2016 tarihli yönetim kurulu kararında İnsan Kaynakları Müdürlüğü"nün 22/09/2016 tarih 102 sayılı teklifine istinaden 667 sayılı KHK"nun 4/e-f bentleri uyarınca davacının iş akdine son verildiğinin karar altına alındığı görülmesine rağmen buna ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, davacının savunmasının alınmadığı, feshin son çare olması ilkesine uyulmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenlerle 27/09/2016 tarihli feshin geçerli bir nedene dayandığının ispatlanamadığı kanaati hasıl olmakla davacı tarafından süresi içerisinde açılan işe iade davasının kabulü ile davalı işveren tarafından yapılan feshin geçersizliğine ve davacının davalı işveren nezdindeki işe iadesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı işe iade talebinin yanı sıra işe başlatılmaması halinde 8 aylık ücret tutarında tazminat ve çalışmadığı süre için 4 aylık ücret alacaklarının tahsili talebinde bulunmuştur. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 01.03.2010 tarih, 2010/2982 Esas 2010/5326 Karar sayılı ilamında işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken ücret tutarının tespiti kıstasları belirtilmiştir. Buna göre; yıllık ücretli izin ile ilgili Kanunun 53. maddedeki kıdem sürelerini dikkate alarak 6 ay ile 5 yıl arasında kıdemi olan işçi için 4 aylık, 5 yıl ile 15 yıl arasında kıdemi olan işçi için 5 aylık, 15 yıldan fazla kıdemi olan işçi için 6 aylık ücreti tutarında işe başlatmama tazminatın belirlenmesi öngörülmüş; fesih sebebine göre bu miktarlarda azami sınırın 8 aya kadar da çıkabileceği belirtilmiştir. Davacı işçinin yaklaşık 2 yıl kıdemi bulunduğundan işe başlatılmaması halinde lehine 4 aylık ücret tutarında tazminata hükmetmek gerekmiştir" gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince," Dosyaya davalı tarafça sunulan ... Piyasası Düzenleme Kurumu Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığınca davalı şirkete hitaben yazılan 22/07/2016 tarihli yazı içeriğinin "Bilindiği üzere, 15-16 Temmuz 2016 tarihlerinde .../... terör örgütü tarafından vatanımızın bütünlüğü ile Devletimizin ve Milletimizin bekasına yönelik bir darbe girişimi gerçekleştirilmiştir. Söz konusu menfur girişim amacına ulaşamasa da ülkemize ve milletimize yönelik tehdidin varlığı devam etmektedir. Nitekim bu kapsamda 21 Temmuz 2016 tarihi itibariyle tüm ülkemizde Olağanüstü Hal ilan edilmiştir.
... sektörünün ülkemizin kamu güvenliği ile işleyişinde kritik öneme sahip olduğu aşikardır. Bu nedenle, ... altyapılarının ve ... piyasalarının sağlıklı ve kesintisiz işleyişinin temin edilmesi zaruridir. Bu çerçevede, Şirketinizin sahip olduğu lisans/lisanslar kapsamındaki faaliyetlerle ile ilgili sözü edilen darbe girişiminin etkilerinin önlenmesi adına, terör örgütüne üye veya söz konusu örgütle işbirliğinde bulunan kritik pozisyonlardaki personel (hizmet alımı kapsamında olanlar dahil) hakkında keyfi uygulamalardan kaçınılarak gerekli işlemlerin yapılması, Kurumumuza yapılan işlemler hakkında bilgi verilmesi, aksi takdirde Şirketiniz tüzel kişiliği ile Şirket yetkililerinin sorumlu olacağı hususunda bilgilerinizi ve gereğini rica ederim" şeklinde olduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla "20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında, darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler ile bunlara ilişkin usul ve esasları belirlemeye" yönelik 667 sayılı KHK. "Olağanüstü hal kapsamında Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmasına" ilişkin 685 sayılı KHK. ve "Olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılmasına" ilişkin 690 sayılı KHK. ların birlikte değerlendirmesinin yapılması gerektiği anlaşılmıştır. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 12/06/2017 tarih, 2017/20296 Esas 2017/10101 Karar)
Bakanlar Kurulu tarafından 02.01.2017 tarihinde çıkarılan ve 23.01.2017 tarih ve 29957 sayılı Resmi Gazete" de yayınlanan 685 sayılı KHK. ile " Olağanüstü hal kapsamında Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmasına " karar verildiği,
İş bu KHK. nin 2. maddesi ile Komisyonun görevlerinin belirlendiği,
690 sayılı KHK. nin 56. maddesi ile 685 sayılı KHK. nin Geçici Madde 1. maddesinin 3. Fıkrasının değiştirildiği,
685 sayılı KHK. nin 690 sayılı KHK. nin 56. Maddesi ile değiştirilen geçiş hükümleri başlıklı Geçici Madde 1. maddesinin 3. Fıkrasının son halinin;
" (3) Komisyonun görev alanına giren konularda daha önce herhangi bir yargı merciine başvurmuş veya dava açmış olanlar için de 7 nci maddedeki usul ve süreler uygulanır.
Bu dosyalar hakkında yargı mercilerince karar verilmesine yer olmadığına ve tarafların yaptıkları masrafların üzerlerinde bırakılmasına dosya üzerinden kesin olarak karar verilir, vekâlet ücretine hükmedilmez. Bu dosyalar, yeni bir başvuru şartı aranmaksızın incelenmek üzere Komisyona gönderilir.” şeklini aldığı anlaşılmıştır.
Somut olayda davalı tarafın fesih işleminin 667 Sayılı KHK.den kaynaklanan yetkiye dayanılarak yapıldığı iddiası mevcut olduğundan, 685 Sayılı KHK"nın 690 Sayılı KHK"nın 56.maddesiyle değiştirilen geçiş hükümleri başlıklı geçici Madde 1.maddesinin 3. Fıkrasındaki düzenleme karşısında davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından temyizi üzerine; Dairemizin; 2017/42186 Esas ve 2017/22911 Karar sayılı ilamı ile" Davacının iş akdinin fesih şekil sebebi değerlendirildiğinde, feshin 23/09/2016 tarihli ve 46 sayılı davalı şirket Yönetim Kurulu Kararı gereğince yapıldığı, davacının 667 sayılı KHK" nın ek listesinde adının yer almadığı, davacının iş akdinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 17. maddesi uyarınca feshedildiği, davaya bakma yetkisinin Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu"nda olmadığı, İş Mahkemesinin yetkisinde olduğu anlaşılmıştır. İstinaf başvurusunun esastan değerlendirilmesi gerekirken Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu"nun yetkili olduğundan bahisle İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir."gerekçesi ile bozulmasına dair karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyan Bölge Adliye Mahkemesi" nce;...Elektirik Dağıtım AŞ "de çalışan davacının iş akdi, 23/09/2016 tarihli 46 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile feshedilmiş ise de feshe neden dayanak olacak objektif değerlendirmeler hususunda bilgi ve belge işverence sunulmadığı gibi ... Cumhuriyet Savcılığının cevabi yazısına göre davacı hakkında herhangi bir adli ve idari soruşturma evrakının da bulunmadığı Bank ..."da hesabının bulunduğu yönünde herhangi bir iddia da olmadığı anlaşılmaktadır. Fesih anında şüpheyi doğuracak mevcut bir belirti, objektif vaka ve emare de bulunmamaktadır. Bu nedenle feshin haklı veya geçerli sebebe dayandığı işverence ispatlanamadığından ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Dava konusu uyuşmazlık hakkında dairemize uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamında "...istinaf başvurusunun esastan değerlendirilmesi gerekirken olağan üstü hal işlemleri inceleme komisyonunun yetkili olduğundan bahisle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması hatalı olup bozmayı gerektirdiği..." belirtildiğinden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına yönelik daire kararımız bozulduğundan artık ilk derece mahkemesi kararının ortadan kalkmış sayılamayacağı kanaatine varılarak istinaf başvurusunun esastan değerlendirilmesi sonucu kararda usul ve yasaya aykırı yön bulunmadığından hükümde 6100 sayılı HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. " gerekçesi ile istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara bir üye "Dairemizin vermiş olduğu, 10/07/2017 tarih, 2017/1276 E.-2017/1014 K.sayılı kararın Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 2017/42186 E.-2017/22911 K.sayılı 25/10/2017 tarihli kararı ile bozulmuş olmakla ortadan kalktığından, ayrıca yerel mahkemenin vermiş olduğu karar da dairemiz tarafından verilen karar ile ortadan kalktığından, yerel mahkemenin vermiş olduğu, 09/05/2017 tarihli kararı gibi dairemizce yeniden ayrıntılı olarak işe iade kararı kurulması gerekirken davalı istinaf talebinin reddi şeklinde karar verildiğinde ortada infaz edilecek hüküm bulunmadığından verilen kararı usul ve yasaya aykırı bulmaktayım." gerekçesi ile muhalif kalmıştır.
Temyiz Başvurusu :
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş sözleşmesinin 22/07/2016 tarih, 29778 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan ülke genelinde olağanüstü hal ilanına dair karar kapsamında feshinin, geçerli veya haklı sebep oluşturup oluşturmadığı konusundadır.
Anayasanın 120. maddesi ile 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu"nun üçüncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine gereğince Ülke genelinde olağanüstü hal ilanına dair karar 22/07/2016 tarih, 29778 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
23/07/2016 tarih, 29779 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı Kanun Hümünde Kararname ile 20/07/2016 tarih ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında, darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler ile bunlara ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Bu kapsamda milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen ... Terör Örgütüne (.../...) aidiyeti, iltisakı veya irtibatı belirlenen Kurum ve kuruluşları, yargı mensupları, kamu görevlilerine ilişkin alınacak tedbirler açıklanmıştır.
Somut olayda, davacının iş sözleşmesi, 667 sayılı KHK"ya dayanılarak feshedilmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair karar verilmiştir. Davalı tarafın istinaf başvurusu hakkında Bölge Adliye Mahkemesince davacı tarafından açılan işe iade davasında, istinaf talebinin reddine dair karar verilmiştir.
Ne var ki, feshin geçerli veya haklı nedene dayanıp dayanmadığı konusunda yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Bu durumda, Mahkemece, davacı hakkında idari soruşturma evrakları, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı Terörle Mücadele, Kaçakçılık, Organize suçlar ve İstihbarat ile ilgili birimlerden ve Bilgi Teknolojileri Kurumundan varsa davacı ile ilgili bilgi ve belgeler ile yine Bank ...’ya açılmış mevduat hesapları, hesap hareketleri ve bankacılığa ilişkin işlemler olup olmadığı sorulmalı, davacı hakkında adli bir soruşturma bulunup bulunmadığı, ceza davası açılıp açılmadığı, davacının devletin milli güvenliği aleyhine faaliyette bulunduğu belirlenen dernek, vakıf ve gazetelere üyeliği bulunup bulunmadığı ilgili yerlerden sorularak açıklığa kavuşturulmalı, tüm bilgi ve belgeler ile tarafların delilleri değerlendirilmek suretiyle geçerli veya haklı fesih olup olmadığının araştırılarak sonucuna göre işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan ... Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi"nin 2018/167 esas, 2018/421 karar sayılı kararı ile ... 1. İş Mahkemesi"nin 2016/436 esas, 2017/272 karar sayılı kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04/07/2018 gününde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.