23. Hukuk Dairesi 2015/51 E. , 2015/7371 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. 5219 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK"nın 438/I. maddesindeki parasal sınır, 5236 sayılı Kanun"un 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2014 yılı için 19.280,00 TL"dir.
Temyize konu 11.11.2014 tarihli kararda kabul edilen miktarın 17.810,67 TL olması nedeniyle, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı, davalı kooperatiften 2006 yılında satış vaadi sözleşmesi ile inşaat halinde bulunan bir adet daire satın aldığını, kooperatif yönetim kurulunun 10.12.2006 tarih ve 62 sayılı kararı ile 1. kat 6 nolu dairenin kendisine tahsis edilerek kooperatif üyeliğine kabul edildiğini, davalının satış vaadi sözleşme hükümlerine aykırı olarak kendi adına tahsis edilen daireyi 31.12.2007 tarihinde teslim etmediğini, bunun üzerine 01.01.2008 tarihinden itibaren aylık 600,00 TL kira bedelinin tarafına ödenmesi ve dairenin eksiksiz olarak teslim edilmesi için ihtarda bulunduğunu, ancak ihtara rağmen herhangi bir ödemede bulunulmadığını, sözleşme hükümlerine aykırı davranarak süresinde daireyi teslim etmeyen, dairedeki eksiklikleri tamamlamayan, başlattığı ilamsız icra takibine itiraz eden davalının kendisini zarara uğrattığını, bu nedenle dava açıldığını, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 17.810,67 TL"nin 02.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın bir başkasına devredildiğini, davanın konusuz kaldığını, ayrıca kooperatiflerce daire satmak için bile satış vaadi sözleşmesi düzenleyemeyeceklerini, davacı ile yapılan sözleşme yönetim kurulunun görevleri arasında olmadığını, genel kurulun yetkileri arasında olan ve devredilemez yetkilerin yönetim kurulunca kullanılmasının mümkün olmadığını, kombilerin kooperatif ortakları tarafından takılacağına dair genel kurul kararının mevcut olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının, davalı kooperatiften 2006 yılında satış vaadi sözleşmesi ile inşaat halinde bir daire satın aldığı ve kooperatif üyeliğine tahsis kararı ile birlikte kabul edildiği, söz konusu sözleşme uyarınca dairenin kendisine 31.12.2007 tarihinde teslim edilmesi gerektiği halde teslim edilmediği, buna göre sözleşme uyarınca davalının kira ödeme yükümü altına girdiği, kombinin ise kooperatif tarafından takılması kararlaştırıldığı halde takılmamış olduğu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 42. maddesine göre kooperatif genel kurulunun bütün ortakları temsil eden en yetkili organ olduğu, yönetim kurulunun ise aynı Yasa"nın 55. maddesine göre kooperatifin icra organı olduğu, devir ve terk edilemeyecek genel kurul yetkilerine dahil olan ya da anasözleşme ile çözümü genel kurula bırakılan bir konuda yönetim kurulunca alınan bir kararın geçersiz olduğu, kooperatif genel kurulunca yönetim kuruluna satış vaadi sözleşmesi yapma yetkisi verilmediği, bu yönü ile taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olduğu, yine taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinin de şeklen geçersiz olduğu ancak davalı kooperatifin davacının üyeliğine karar verdiği ve kooperatif genel kurulunca söz konusu üyeliğe itiraz olunmadığı, tapuda işlem yaparak geçersiz olan sözleşmeye geçerlilik kazandırdıkları, böylece cezai şartında geçerli hale geldiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kooperatiften harici sözleşme ile satın alınan bağımsız bölüm ile ilgili kira alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi eksik incelemeye dayalıdır. Genel kurul yetkisinde bulunan taşınmazın davacıya devrine ilişkin işlemin, bu hususta genel kurulca verilmiş bir yetki olmaksızın yönetim kurulunca yapılması, mahkeme gerekçesinde de belirtildiği gibi geçersizdir. Yine kooperatifin davacıyı üye olarak kabul etmesi de 08.12.2010 tarihli tapunun devrine ilişkin sözleşmenin kira ile ilgili kısmını geçerli hale getirmez. Öte yandan, Kooperatifler Kanunu"nun 23. maddesine göre ortaklar hak ve borçlarda eşittir. Bu nedenle, kooperatifler konusunda uzman bilirkişi heyeti oluşturularak davacı ile aynı konumda olan diğer üyelerin bulunup bulunmadığı, varsa onlara yönelik uygulamanın nasıl olduğu hususlarının tespiti amacıyla kooperatif defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak ve dayanakları da gösterilmek suretiyle denetime elverişli rapor alınıp oluşacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.