11. Hukuk Dairesi 2016/12333 E. , 2017/4160 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30/03/2016 tarih ve 2015/428-2016/256 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalının özelleştirme kapsamına alınması ve 20 ayrı dağıtım şirketine ayrılması kapsamında müvekkili ile davalı arasında 24.07.2006 tarihinde "İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi (İHDS)” akdedildiğini, anılan sözleşmenin üçüncü kişilerin hak iddialarını düzenleyen 7. maddesinde dağıtım faaliyetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen iş ve işlemlerden kaynaklanan sorumluluğun dönemsel olarak paylaştırıldığını, anılan sözleşmeden önce dağıtım faaliyetlerin davalı tarafından yürütüldüğü sırada kamulaştırmasız el atma nedeniyle müvekkili aleyhine ...Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan davalar sonucunda müvekkili tarafından icra dosyasına toplam 16.365,30 TL ödeme yapıldığını ileri sürerek bu meblağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı şirketin özelleştirilmesinin hisse satışı suretiyle gerçekleştirildiğini ve İHDS hükümleri uyarınca müvekkilinden talepte bulunulamayacağını, davacı tarafından düzenlenen devre esas bilanço ile geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; İHDS’nin imzalanmasından önce dava dışı 3. şahısların uğradığı zararın ödenmesine ilişkin açılan kamulaştırmasız el atma davalarının kabulüne karar verildiği, bunun sonucunda davacı tarafından toplam 16.365,30 TL"nin icra dosyasına ödendiği, İHDS’ye göre ödenen bu paradan davalının sorumlu olduğu, ayrıca dava tarihinden önce davalının temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile 16.365,30 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, rücuya konu ...Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/1254 esas sayılı dosyası ve bu dosya ile birleşik dosyalarda açılan kamulaştırmasız el atma davası İHDS’nin imzalanmasından sonra davacı DEDAŞ aleyhine açılmış ve mahkemece, kamulaştırmasız el atılan yerlerin tapusunun iptali ile DEDAŞ adına irtifak hakkının tesciline ve kamulaştırmasız el atılan yerin tespit edilen bedelinin DEDAŞ’den tahsiline karar verilmiş olup, bu kararlar taraflarca temyiz edilmemesi üzerine kesinleşmiştir. İşbu davada ise, davacı tarafından icra dosyasına yatırılan kendi adına tesciline karar verilen ve kamulaştırmasız el atılan yerin tespit edilen bedeli ile temyiz harç ve masraflarının davalı TEDAŞ’tan tahsili talep edilmektedir. Bu durumda, kamulaştırmasız el atılan yerin tapu kaydı incelenip kimin adına tescil edildiği araştırıldıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 11/09/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Enerji sektöründeki özelleştirmelerin 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından gerçekleştirileceği 4628 sayılı Yasa ile düzenlenmiş, 02.04.2004 tarih ve 2004/22 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile TEDAŞ özelleştirme kapsam ve programına alınmış, davacı şirketinde dahil olduğu 20 şirket, Türkiye"deki dağıtım bölgelerinde dağıtım lisansına sahip olarak 01.03.2005 tarihi itibariyle sermayesinin tamamı TEDAŞ"a ait olmakla birlikte, TEDAŞ"tan ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyete başlamıştır.
TEDAŞ tarafından 20 adet dağıtım şirketi kurulduktan sonra herbiri ile ayrı ayrı 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalanmıştır.
Davacı şirket, tüm hisseleri davalı TEDAŞ"a ait olmak üzere 28.06.2013 tarihine kadar faaliyet göstermiş, bu süreçte özelleştirme işlemleri yürütülmüş, özelleştirmenin tamamlanmasıyla birlikte davacı şirketin hisselerinin tamamı Dicle Enerji Yatırım San. ve Tic. A.Ş"ne devredilerek 28/06/2013 tarihli hisse satış sözleşmesi akdedilmiştir.
Dava konusu ödeme, davacıya ait hisselerin tamamının kamuya ait olduğu, 28/06/2013 tarihli hisse satış sözleşmesinden önce 12.05.2011 tarihinde yapılmıştır.
Özelleştirme aşamasında 28/06/2013 tarihinde ...tarafından düzenlenen ve beyan edilen devre esas mizan kayıtları temel alınarak “devre esas” bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirilmiş olup dava konusu ödeme bilançoda yer almaksızın işlemler ikmal edilmek suretiyle ...nin özel sektöre devri gerçekleştirilmiştir.
Bu halde, devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden, davalı TEDAŞ"tan geçmiş döneme ilişkin herhangi bir talepte bulunulamaz.
Keza, 28.06.2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi"nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir.Diğer taraftan 28.06.2013 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden, kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve TEDAŞ"ı ilzam edecek hiçbir başvuru ve rücu hakkı bulunmadığı” hükmü de davalının sorumluluğunun olmadığını göstermektedir.
Ayrıca, özelleştirme sürecinde, taraflarca takip edilen dosyalara ilişkin listeler hazırlanarak tesbit tutanakları düzenlenmiş olup, dava konusu ödemeye ilişkin dava ve icra dosyası bu tutanaklarda yer almamaktadır.
Hisselerin tamamının kamuya ait olduğu 28/06/2013 tarihi öncesi, 12.05.2011 tarihinde yapılan ödeme nedeniyle davacının (devir öncesi) 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi"ne istinaden yine hisselerinin tamamı kamuya ait bulunan davalı TEDAŞ"tan dava konusu alacağı talep etmesi nasıl mümkün değil ise, 28.06.2013 tarihli hisse devir sözleşmesi ile tamamen el değiştiren davacının, kendisi tarafından yapılmayan ödemeyi, kesinleşen devre esas bilançolarda yer almaması nedeniyle davalıdan talep etmesi de hukuken mümkün değildir.
Aksi düşüncenin kabulü, davacı yönünden sebepsiz zenginleşme, davalı yönünden ise ikinci kez aynı parayı ödeme sonucu doğuracaktır.
Sonuç olarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi kapsamında bulunmaması nedeniyle 28.06.2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, 28.06.2013 günlü sözleşmeden önce gerçekleşen 12.05.2011 günlü dava konusu ödemeden dolayı, 28.06.2013 sözleşmenin 9.3 ve 9.4 maddeleri gereğince davalının sorumluluğu bulunmadığından davalı vekilinin temyiz isteminin bu yönden kabulü ile dava reddedilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken, bu yöne ilişkin davalının temyiz isteminin reddiyle yazılı gerekçe ile kararın bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.