8. Hukuk Dairesi 2009/6581 E. , 2010/1716 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Çıplaklı Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Selim Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 08.09.2009 gün ve 172/154 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ..., miras yoluyla intikal ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle adına tapuda kayıtlı bulunan 140 ada 3 parsel sayılı taşınmazın batısında kalan 150 m2 yüzölçümündeki kısmın kadastro çalışmalarında yol olarak tespit dışı bırakıldığını, hatalı yapılan tespitin iptaliyle bu kısmın parseline ilave yoluyla adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... temsilcisi, davacının davasında haklı olduğunu açıklayarak davayı kabul etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne ve teknik bilirkişinin düzenlediği 10.08.2009 tarihli krokide A harfiyle gösterilen 217,51 m2 taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddeleri gereğince açılan kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
Davacı ... harçlandırdığı dava dilekçesinde; tescil konusu taşınmazın miras bırakanı babasından kendisine kaldığını açıklayarak adına tapuya tescilini istemiştir. Mahallinde yapılan keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, dava konusu taşınmazın davacının babası ...’e ait iken, öldüğünden beri davacı tarafından tasarruf edildiğini beyan etmişler, ancak babasından davacıya intikal şekli ve taksim konusunda herhangi bir açıklamada bulunmamışlardır.Dava konusu taşınmazın bitişiğinde bulunan ve davacı adına kadastroca tespit ve tescil edilen 140 ada 3 parselin kadastro tutanağının edinme sütunundaki bilgilere göre ise; 3 parselin ... Kaptan’a ait ve zilyetliğinde iken oğlu Hikmet’e hibesiyle zilyetlikten davacı ... adına 11.02.2006 tarihinde tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesi, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarıyla davacı adına tespit edilen 140 ada 3 parselin kadastro tutanağının edinme sütunundaki bilgilere göre; dava konusu taşınmazın, davacının babası ve murisi ... Kaptan’dan kaldığı anlaşılmaktadır.Ancak, taşınmazın taksim edilip edilmediği veya miras bırakanın sağlığında yaptığı hibe, satış gibi bir tasarrufla davacıya kalıp kalmadığı anlaşılamamaktadır.
Dosya içinde mirasçılık belgesi veya nüfus aile kayıt tabloları da bulunmamaktadır. Bu itibarla evvela davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmesi bakımından; öncelikle miras bırakan ...’e ait mirasçılık belgesinin alınması için davacı tarafa süre ve imkan verilmesi, alınan mirasçılık belgesine göre, davacı dışında başkaca mirasçılar bulunup bulunmadığının denetlenmesi, dava konusu taşınmazın intikal şekli, terekenin elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olup olmadığının belirlenmesi gerekir. O nedenle de, yeniden yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve davacı tanıklarından taksimin yapılıp yapılmadığı veya mülkiyetin intikalini sağlayan satış, hibe gibi nedenlerden biriyle devredilip devredilmediği sorulmalı, taksim yapıldığı veya miras bırakanın sağlığında yaptığı hibe, satış gibi bir tasarrufla taşınmazın davacıya kaldığının tespiti halinde dava koşulunun gerçekleştiği düşünülmeli ve şimdiki gibi istekle bağlı olarak davanın kabulüne karar verilmelidir. Aksi takdirde dava konusu taşınmazın terekeye dahil bir mal olması, elbirliği mülkiyetinde TMK.nun 701 ve 702. maddeleri uyarınca ortakların belirlenmiş paylarının bulunmaması, her birinin hakkının ortaklığa giren malların tamamına yaygın olması ve topluluk devam ettiği sürece tasarrufî işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gereğinin sonucu olarak dava açmanın da tasarrufî bir işlem olması nedeniyle bir kısım mirasçıların elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi bir taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisinin bulunmadığı gözönünde tutularak davanın reddi gerektiği dikkate alınmalıdır. Terekeye dahil bir taşınmaz için bir veya bir kaç mirasçının tek başlarına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfatları yoktur.
Ayrıca, TMK.nun 713 m. 4.fıkrası hükmüne göre, davanın konusunun, mahkemece taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla (birer hafta ara ile) en az üç defa ilan edilmesi, son ilan tarihinden başlayarak 3 aylık itiraz süresinin beklenilmesi, ondan sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmiş olması da doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı; davacı dava dilekçesinde 150 m2 yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün tescili talebinde bulunmuştur. HUMK.nun 74. maddesine göre "...Hakim her iki tarafın iddia ve savunmalarıyla bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez....". Mahkemece verilen hükümde; teknik bilirkişinin düzenlediği 10.08.2009 tarihli krokide A harfiyle gösterilen 217,51 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de, talepten fazla olarak 67,51 m2 yüzölçümündeki taşınmazın da davacı adına tesciline karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davalı ... temsilcisinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.