4. Hukuk Dairesi 2017/1084 E. , 2020/485 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 16/11/2015 gününde verilen dilekçe ile Siyasi Parti Disiplin Kurulu Kararının iptali ile kaldırılması istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kabulüne dair verilen 24/12/2015 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından, daha önceden belirlenen 11/02/2020 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dava, ... Yüksek Disiplin Kurulunun vermiş olduğu kınama cezasının iptali ile kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ...’nin Hatay ... İlçesi İlçe Başkanlığı görevini yapmakta iken hakkında asılsız isnatlarda bulunulduğunu, açılan disiplin soruşturması sonucu ... İl Disiplin Kurulu tarafından hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, karara karşı yapılan itiraz üzerine Parti Yüksek Disiplin Kuruluna intikal eden olayla ilgili olarak Kurul"un 14/08/2015 tarih ve 91 sayılı yazısı ile kendisinden savunma talep ettiğini, yazının tebliği tarihinden itibaren 15 gün içerisinde yazılı ve sözlü savunma hakkı olduğunun bildirildiğini, yazının kendisine 19/08/2015 günü tebliğ edildiğini, üç sayfalık savunmasını içeren dilekçeyi iadeli taahhütlü mektupla ... Yüksek Disiplin Kurulu’na gönderdiğini, buna rağmen kurul tarafından davacının yazılı savunmalarına itibar edilmeden, sözlü savunma yapmaya gitmediği için savunma hakkından feragat ettiği gerekçesiyle kınama cezası verildiğini, oysa yazılı savunmasının 21/08/2015 günü genel merkez de posta hizmetleri görevlisine teslim edildiğinin tespit edildiğini, ayrıca kararda, verilen kınama cezasının gerekçesinin açıklanmadığını, yakında ilçe başkanlığı seçimi yapılacağını ve bu ceza nedeniyle aday olamayacağını belirterek, kınama cezası ile ilgili ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve ... Yüksek Disiplin Kurulunun 09/09/2015 gün, 2015/38 esas ve 2015/38 karar sayılı kınama cezasının iptali ile kaldırılması isteminde bulunmuştur.
Davalı ... vekili cevabında; davacının talebinin Siyasi Partiler Kanunu’nun 57. maddesine aykırı olduğunu, belirtilen yasa maddesi gereği Yüksek Disiplin Kurulu"nun sadece geçici veya kesin çıkarma cezası vermesi halinde karara karşı mahkemeye başvurulabileceğini, somut olayda Yüksek Disiplin Kurulu kararının kınama cezası mahiyetinde olması nedeni ile yargı yoluna başvurulamayacağı da gözetilerek davanın usulden ve esastan reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, Siyasi Partiler Kanunu"nun 121. maddesi gereğince Dernekler Kanunu ve Türk Medeni Kanunu hükümlerinin siyasi partiler hakkında da uygulanabileceği ve Dernekler Kanunu hükümleri gereğince kınama cezalarına karşı dava açılabileceği göz önüne alınarak davalı vekilinin göreve yönelik itirazının reddi ile davacının savunması da değerlendirilmek suretiyle karar verilmek üzere ... Yüksek Disiplin Kurulunun 09/09/2015 gün, 2015/38 esas ve karar sayılı kınama cezasını içeren kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun “Disiplin Suçları ve Cezaları” başlıklı 53. maddesi; “Siyasi partilerin disiplin kurullarınca verilebilecek cezalar, uyarma, kınama, partiden veya gruptan geçici veya kesin olarak çıkarma cezalarıdır. Disiplin kurullarının vermeye yetkili oldukları disiplin cezaları ile hangi halde ne tür disiplin cezası verileceğinin parti tüzüğünde belli edilmesi zorunludur. Partinin hangi organ ve mercilerinin kimler hakkında ve hangi disiplin kurulunda disiplin cezası isteminde bulunabileceği ve disiplin cezalarına karşı yapılan itirazları incelemeye yetkili üst disiplin kurulları ve itirazın usul ve şartları, kanunda belirtilmeyen hallerde, parti tüzüğü ile düzenlenir. Disiplin kurullarınca parti üyeleri hakkında verilen kararlar gerekçeleriyle birlikte en geç otuz gün içinde ilgiliye tebliğ olunur. Bir partiye mensup milletvekilinin; o partinin Türkiye Büyük Millet Meclisi grubu üyeliğinden kesin olarak çıkarılması, partiden çıkarılmayı ve partiden kesin olarak çıkarılması da Türkiye Büyük Millet Meclisi parti grubu üyeliğinden çıkarılmayı gerektirir. Bir üyenin, Türkiye Büyük Millet Meclisi parti grubundan geçici olarak çıkarılması hakkında verilen ceza, bu üyenin ceza süresince gruptaki çalışmalara katılmamasını gerektirir. Hakkında geçici çıkarma cezası verilen parti üyesi, faaliyetine katılamayacağı parti organlarına hiçbir teklif yapamaz. Ancak bu hüküm o üyenin parti tüzüğüne, programına, partinin diğer mevzuatına ve organlarının bağlayıcı kararlarına uyması zorunluğunu ortadan kaldırmaz. Geçici çıkarma cezası verilen parti üyelerine, parti içinde hiçbir görev verilemez” şeklinde düzenleme içermektedir.
2820 sayılı Kanun’un “Disiplin Cezalarına İtiraz” başlıklı 57. maddesi ise “Hakkında partiden veya gruptan geçici veya kesin çıkarma cezası verilen parti üyesi, bu cezaya karşı disiplin kuruluna sevkeden organ veya merci veya disiplin kurulunun görev ve yetkisizliği veya alınan kararların kanuna, parti tüzüğüne ve iç yönetmeliğe şekil ve usul bakımından aykırı bulunduğu iddiasıyla, parti itiraz yollarını kullandıktan sonra nihai karar niteliğindeki son karara karşı otuz gün içinde nihai kararı veren merciin bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine itiraz edebilir. Mahkeme bu itirazları, diğer işlerden önce ve en geç otuz gün içinde basit muhakeme usulüne göre inceleyerek karara bağlar, bu karar kesindir.” şeklindedir.
... Tüzüğünün 7. Bölümünde Disiplin İşlemleri düzenlenmiş, “Parti Suçları” başlıklı 70. maddesinde disiplin cezası gerektiren parti suçları belirlendikten sonra, “Disiplin Cezaları Başlıklı” 71. maddesinde “Disiplin cezaları, uyarma, kınama, geçici çıkarma ve kesin çıkarma” olarak sıralanmış ve “Kararlar ve İtiraz” başlıklı 72. maddesinde ise karar verme süresi ve niteliği ile itiraz yolları “Kendilerine gönderilen dosyaları il disiplin kurulları (2) ay, Yüksek Disiplin Kurulu (4) ay içinde karara bağlarlar. Bu süre içinde sonuçlandırılmayan işler için gerekçesi gösterilerek Parti Meclisinden ek süre isteyebilirler. Verilecek ek süre bir aydan uzun olamaz. Yüksek Disiplin Kurulu ve Grup Disiplin Kurulu kararları kesindir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, davacı hakkında başlatılan disiplin soruşturması sonucu Hatay İl Disiplin Kurulu tarafından ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine yapılan itiraz sonucu, parti içi yollardan olan Yüksek Disiplin Kuruluna başvurulması ve kurul tarafından davacının kınama disiplin cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi nedeniyle söz konusu kınama cezasının asliye hukuk mahkemesi tarafından iptali ile kaldırılması istemine ilişkindir. 2820 sayılı Kanunun “Disiplin Cezalarına İtiraz” başlıklı 57. maddesinde sadece partiden veya gruptan geçici veya kesin çıkarma cezası verilmesi halinde başvurulabilecek itiraz ve dava yolları düzenlenmiş olup kınama cezası bu belirtilen yasa maddesi kapsamında dava yoluna başvurulabilecek disiplin cezası olarak düzenlenmemiştir.
Parti içi hukuk kavramı, parti üyelerinin hak ve ödevlerinin tespiti, parti örgütünün kuruluşu, parti içi çalışmaları, parti tüzüğünün ve programının hazırlanması, seçimlerde partiyi temsil edecek adayların belirlenmesi, partinin gelir ve giderlerinin hesaplanması ve parti içi disiplin işleri gibi konuları kapsar. Parti içi hukukun asli ve birincil kaynağı, Anayasa ve kanunlara uygun olarak belirlenen parti tüzükleri ve yönetmelikleridir. Siyasi Partiler Kanununda; davaya konu kınama cezasının iptali konusunda açık bir yasal düzenleme bulunmamaktadır, bu durum kanunda siyasi partilerin bir iç sorunu olarak kabul edilmiştir ve siyasi partilerin iç işleri niteliğini taşımaktadır. ...Parti Tüzüğünde, disiplin işlemleri düzenlenmiş ve yukarıda belirtildiği üzere uyuşmazlıkların çözümü görevi parti içi organlara verilmiştir. Mahkemece, yukarıdaki tüm açıklamalar ve belirtilen yasal düzenlemeler ışığında; davaya konu kınama cezasına ilişkin olarak verilen parti Yüksek Disiplin Kurulu kararının, parti içi bir karar olduğu ve Siyasi Partiler Kanunu ve diğer yasal düzenmelerin bu konuda mahkemelere bir görev vermediği ve mahkemelere bu konuda dava açılamayacağı değerlendirilerek, istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, açıklanan yönler gözetilmeksizin işin esasına girilerek karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve davalı yararına takdir olunan 2.540,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/02/2010 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
(M)
./..
-4-
KARŞI OY YAZISI
Dava, siyasi parti yüksek disiplin kurulunca verilmiş disiplin (kınama) cezasının iptali ile kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile yüksek disiplin kurulunca, ilgili parti üyesinden (davacıdan) savunma alınıp yeniden karar verilmek üzere mevcut disiplin kurulu kararının kaldırılmasına dair verilen karar, Dairemiz çoğunluğunca; davaya konu kınama cezasına ilişkin parti yüksek disiplin kurulunca verilen kararın, parti içi karar olduğu ve gerek Siyasi Partiler Kanununda gerekse diğer yasal düzenlemelerde bu hususta mahkemelere verilmiş bir görevin bulunmadığı, bu konuda mahkemelere açılabilecek bir davanın bulunmadığı gözetilerek, istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmek üzere bozulmasına karar verilmiştir.
Davacı, ... Hatay ili Yayladağı ilçesi ilçe başkanlığı görevini yürütürken (parti üyesi olarak), asılsız iddialarla hakkında disiplin soruşturması yapılıp kınama cezası verildiğini belirterek parti yüksek disiplin kurulunca verilen bu kararın iptali ile anılan disiplin cezasının kaldırılması isteminde bulunmuştur.
Bilindiği üzere;
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 57. Maddesi, ‘‘Hakkında partiden veya gruptan geçici veya kesin çıkarma cezası verilen parti üyesi, bu cezaya karşı disiplin kuruluna sevkeden organ veya merci veya disiplin kurulunun görev ve yetkisizliği veya alınan kararların kanuna, parti tüzüğüne ve iç yönetmeliğe şekil ve usul bakımından aykırı bulunduğu iddiasıyla, parti itiraz yollarını kullandıktan sonra nihai karar niteliğindeki son karara karşı otuz gün içinde nihai kararı veren merciin bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine itiraz edebilir. Mahkeme bu itirazları, diğer işlerden önce ve en geç otuz gün içinde basit muhakeme usulüne göre inceleyerek karara bağlar, bu karar kesindir.’’ şeklinde düzenlenmiş olup,
Anılan hüküm uyarınca; partiden veya gruptan geçici veya kesin çıkarma cezalarına yönelik olarak kanuna, parti tüzüğüne ve iç yönetmeliğine şekil ve usul açısından aykırılık iddiası ile asliye hukuk mahkemesine itiraz edilebileceği düzenlenmiş ve mahkemece verilecek kararın ise kesin olduğu belirtilmiştir.
Diğer disiplin işlemelerine yönelik olarak parti tüzüğünde ve iç yönetmeliğinde düzenleme yapılmış olup; tüzük ve iç yönetmelikte belirlenmiş ve belirtilmiş kurullara itiraz yolları düzenlenmiş, son olarak parti yüksek disiplin kurulunca verilecek kararların kesin olduğu belirtilmiştir.
1086 sayılı HUMK 427/5 fıkrasında,‘‘Kesin olarak verilen hükümlerle niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden ve Yargıtayca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan hükümler, Adalet Bakanlığının göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Başsavcısı tarafından kanun yararına temyiz olunur.’’ hükmünü içermektedir.
Somut olayda, kınama cezasına dair işlemin iptali istendiğine göre, parti tüzük ve iç yönetmeliğinde belirtilen usule göre işlem yapılarak sonuçlandırılması gerekirken, vaki itiraz üzerine mahkemece, usul ve şekil yönünden inceleme yapılarak, anılan disiplin cezasına dair kararın kaldırılması doğru olmamış ise de, mahkemece verilen karar kesin nitelikte olup, temyizi kabil olmadığından temyiz dilekçesinin reddi gerekirken (Yargıtay 4. HD 25/11/2019 tarihli ve 2017/782 esas, 2019/5546 karar) işin esasına girilerek bozma kararı verilmesine dair Daire sayın çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum.