9. Hukuk Dairesi 2019/1211 E. , 2021/4964 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalı tarafından süresinde temyizi sonrasında, 13.12.2018 tarihli ek karar ile davacının temyiz isteminin muhtıraya rağmen masrafın süresinde yatırılmaması sebebi ile reddine karar verilmiştir.
Muhtıranın usulüne uygun olması için aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/19-286 Esas, 2010/330 Karar sayılı kararında bir muhtıranın geçerli olması için gereken özellikler belirtilmiştir. Buna göre;
Temyiz harç ve giderlerinin eksik ödendiğinin anlaşılması halinde muhtıra gönderilerek kararı veren Hâkim veya Mahkeme Başkanı tarafından yedi günlük kesin süre içinde harç ve giderin tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Bu kararın da temyiz edilmesi halinde 432’nci maddenin son fıkrası hükmü kıyasen uygulanır.
Hâkim veya Mahkeme Başkanı tarafından “temyiz harç ve giderlerinin tamamlanması için yedi günlük kesin süre” verilmesi ve ayrıca yazılı olarak “aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu”nun bildirilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle muhtırada Hâkim veya Mahkeme Başkanı’nın sicili ve imzası bulunmalıdır. Muhtıra Hâkim veya Mahkeme Başkanı tarafından imzalanmadan verilmişse, dolayısıyla da Hâkim tarafından usulünce düzenlenmiş muhtıra yoksa geçerli bir bildirimin yapıldığından söz etmeye de olanak yoktur.
Mahkeme Yazı İşleri Müdürü’nün veya Kalem personelinin temyiz harcı veya giderinin tamamlanması için temyiz edene süre vermesi veya tebligat zarfı üzerine ihtar/uyarı şeklinde yazılan ve Hâkim imzası taşımayan muhtıra usule aykırıdır, Mahkeme Yazı İşleri Müdürü’nün veya Kalem personelinin vermiş olduğu süre ya da tebligat zarfı üzerine ihtar/uyarı şeklinde yazılan ve Hâkim imzası taşımayan muhtıra üzerine temyiz harcını veya giderini ödememiş olan taraf, temyiz talebinden vazgeçmiş sayılamaz.
Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, muhtırada yapılması gereken işlemin ne olduğu açıkça ve ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak biçimde gösterilmeli; bu açıdan ikmal edilecek harç ya da giderin miktarı ve yatırılma merci ve süresi, bunun yapılmamasının sonuçları net biçimde açıklanmalıdır. Örneğin, “dosyaya yatırılması” şeklindeki ifade tarafın yanılmasına neden olabileceğinden, bu ifadeyi taşıyan muhtıra geçersiz olacaktır.
Somut olayda, Mahkemece temyiz tarihi itibariyle davacıya ait gider avansının mevcut olduğu , fazlasının talep edilme sebebinine yer verilmediği ve böylelikle gönderilen muhtıranın usulüne uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Anılan sebeplerle, davacıya gönderilen muhtıra usulsüz olduğundan, muhtıra tebliğine rağmen masrafın süresinde tamamlanmaması sebebi ile davacının temyiz isteminin reddine dair karar tesisi hatalı olup, Mahkemece verilen 13.12.2018 tarihli EK KARARIN BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi.
Hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının makine işletme formeni olarak 10.12.1988-30.11.2011 tarihleri arasında iki posta halinde 15 günde bir gün dinlenme şeklinde çalıştığını, mesai saatlerinin 07.00-19.00 saatleri olduğunu, 21.00"den önce işten ayrılamadığını, ücretinin 1.850,00 USD olduğunu, işine son verilmesine karşın kıdem ve ihbar tazminatlarının ve işçilik alacaklarının ödenmediğini iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, genel tatil, hafta tatili ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; zamanaşımı itirazında bulunarak, davacının çeşitli projelerde çalıştığını, son çalıştığı projede fesih ihbarnamesi gönderilerek feshin hukuki sürece uygun olarak yapıldığını, davacının ihbar tazminatı talep edemeyeceğini, çalışmaların belirli süreli olduğunu, kıdem tazminatı da hak edemeyeceğini, davacının 4,20 USD saat ücreti ile çalıştığını, fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili çalışma ücretleri ile yıllık izin ücretlerinin davacıya ödenmiş olduğunu, bu hususun ücret bordrolarında ve mesai şeritlerinde görüldüğünü, tüm bu nedenlerle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, 12/03/2018 tarihli bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne hükmedilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Mahkemece, 17/03/2016 tarihli karar ile yıllık izin ücreti alacağı olarak, net 9.299,75 TL"nin 7.000,00 TL"sinin dava tarihinden itibaren, 2.299,75 TL"sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, bakiye talebin reddine karar verilmiş, kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine Dairemizce, davalının tüm, davacının ise yıllık izin alacağına ilişkin temyiz itirazları dışındaki tirazlarının reddine karar verilerek, yıllık izin alacağı hakkında; bordroda yer alan tahakkuklar nedeniyle reddedilen kısım yönünden, izin ödemesi adı altında bordroda yer alan tahakkukların ödenip ödenmediği belirlenerek, iş bitimi sebebiyle çıkışların verildiği dönemde yapılan ödemelerin karşılığı olan izin günleri ile çalışma dönemi içine rastlamakla birlikte izinlerin kullandırıldığını gösteren imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile desteklenen izin tahakkuklarının hesaplamadan düşülmesi yönünden bozma kararı verilmişir. Bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda Mahkemece, çıkış dönemine denk gelen izin tahakkukları mahsup edilmeden tüm dönem hesaplanarak hüküm altına alınmıştır. Bu kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine 12/03/2018 tarihli bozma kararı ile bozma gereğinin tam olarak yerine getirilmesi yönünden karar yeniden bozulmuştur. Bozma ilamına uyulmasına karar veren Mahkemece temyize konu son kararda, 17/03/2016 tarihli karar ile 9.299,75 TL olarak hüküm altına alınan yıllık izin alacağı sadece davacı lehine bozulmasına karşın, oluşan usulü kazanılmış hak ihlal edilerek yıllık izin talep formları ve iş bitimine denk gelen yıllık izin tahakkuları mahsup edilerek yıllık izin alacağı net 1.822,14 TL olarak hüküm altına alınmıştır. Mahkemece, 17/03/2016 tarihli kararda hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının çalışma süresine göre hak kazandığı 218 gün yıllık izin alacağından tahakkuk bulunan 146 gün mahsup edilerek 72 gün için yıllık izin alacağının hesaplandığı dikkate alındığında, hak kazanılan 218 günden 146 günün mahsubu yerine iş bitimine denk gelen yıllık izin tahakkuk toplamı olan 110 günün mahsubu ile 108 günlük yıllık izin alacağı hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır. Bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 25/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.