15. Hukuk Dairesi 2019/2753 E. , 2020/321 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi:Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıp giderim bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşmiş olan cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dairemizin 2017/1471 Esas, 2017/3192 Karar ve 28.09.2017 günlü bozma ilamında, davacı iş sahibi tarafından açılan 2.000,00 TL bedelli davanın belirsiz alacak davası olmayıp, kısmi dava olduğu yönündeki mahkeme kabulünün yerinde olduğu, 04.02.1948 gün ve 1994/10 Esas 1948/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu kararın değiştirilmesine gerek olmadığına dair 06.05.2016 tarih ve 2015/1-2016/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca; yargılama işlemi olan ıslahın soruşturma ve yargılama bitinceye kadar yapılmasının mümkün olduğu, temyiz incelemesi sonucunda kararın bozulmasından sonra artık ıslah yapılamayacağından mahkemece bu gerekçe ile ıslahla artırılan 69.760,64 TL gözetilmeyerek 2.000,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile 2.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin de ıslah ile artırılan 69.760,64 TL gözetilerek karar verildiği anlaşılmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.01.2017 gün , 2017/1-1281 Esas ve 2018/35 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi “…hukuk düzeni belirli şartları gerçekleştirmiş olan işlemlerin geçerli olduğunu kabul eder. Bir hukuki işlemin kanunun aradığı koşullara uyulmadan yapılması onun “geçersizliği” sonucunu doğurur. Bu geçersizlik “yokluk” ve “butlan” hâlinde olabilir. Yokluk (adem-i mevcudiyet), hukuki işlemin kanunun öngördüğü kurucu unsurlarından en az birine uyulmaması hâlinde, o işlemin teşekkül etmemiş sayılmasıdır. Böyle bir işlem hukuken hiç doğmamış, hukuk aleminde ortaya çıkmamış sayılır. Şu hâlde bir hukuki işlemin varlığından söz edilebilmesi için işlemin kurucu unsurlarının mevcut olması gerekir. Kurucu unsurlardaki eksiklik işlemi yoklukla malul kılar. Yokluk ile malul olan bir işlem ise herhangi bir hüküm ve sonuç doğurmaz…”Somut uyuşmazlıkta; yukarıda belirtilen içtihadı birleştirme kararı gereğince, ıslah işlemi bozma sonrası yapılamayacağından bu sınırlamaya aykırı şekilde yapılan ıslah işleminin yok hükmünde sayılması gerekmektedir. Yok sayılan işlem hüküm ve sonuç doğurmadığından bu işleme dayalı olarak karar verilmesi imkânı da bulunmamaktadır. Bu itibarla; mahkemece bozma sonrası yapılan ıslah işlemi yok sayılarak karar verilmesi gerekirken, yok hükmünde olan ıslah işlemine değer verilerek, talep miktarının artırıldığı kabul edilerek bu kısım yönünden red kararı verilmesi, davalı taraf yararına vekalet ücretinde ve yargılama giderlerinin paylaştırılmasında dikkate alınması usul ve yasaya aykırı olduğu gibi görevsizlik kararı üzerine, görevli mahkemeye dosyanın gönderilmesi için süresinde talepte bulunulduğundan, ayrıca vekâlet ücretine hükmedilmesi de usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulması gerekir ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın HMK’nın geçici 3. maddesi delaletiyle HUMK’nun 438/7. maddesi gereğince aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan sebeplerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan sebeplerle kabulü ile hüküm fıkrasının birinci paragrafındaki “davanın kısmen kabulü” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine “davanın kabulü” ibaresinin yazılmasına, yine aynı bentteki “fazla istemin reddine” ibaresinin çıkartılmasına, hüküm fıkrasının beşinci ve altıncı paragraflarının tamamının hükümden çıkartılmasına, hüküm fıkrasının yedinci paragrafının tamamının hükümden çıkartılarak yerine “Davacı tarafından bozmadan önce yapılan 1.069,55 TL, bozmadan sonra 100,05 TL tebligat gideri, 64,00 TL temyiz posta gideri olmak üzere toplam 1.233,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ibarelerinin yazılmasına, kararın değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davacıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 06.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.