22. Hukuk Dairesi 2018/8653 E. , 2018/16597 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının 19.02.2013 tarihinden itibaren davalılardan .... A.Ş. nin asıl iveren ... İnşaat A.Ş"nin alt işveren olduğu altın madeninde kamyon şoförü olarak çalıştığını, işe girerken sağlık raporuna göre işe alındığı halde sonrasında "sen bizim aradığımız sağlık koşullarına uygun değilsin" denilerek iş akdinin 25.06.2014 tarihinde feshedildiğini, feshin haklı ve geçerli nedene dayanmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadeye karar verilmesini, 8 aylık ücret tutarında işe başlatmama tazminatı ile 4 aylık boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... Şirketi vekili davacının alt işveren işçisi olduğunu, feshin ne şekilde gerçekleştiğini bilmediklerini, işe iade yönünden sorumlu olmayacaklarını savunarak, diğer davalı ... A.Ş. vekili ise davacının 18.06.2018 tarihinde işverene verdiği istifa dilekçesinde ... Üniversitesi ... Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 28.05.2014 tarihli "işçi olur, ağır ve tehlikeli işlerde çalışamaz" kanaatini içerir Sağlık Kurulu Raporu gereği tamamen kendi isteğiyle işten ayrılmak isteğini işverene bildirdiğini, durumun işyeri hekimi ile de görüşülerek işyerinde mevcut şartlarda çalışmasının sağlıklı ve uygun olmayacağı belirtildiğinden davacıya kıdem tazminatının yasalara uygun olarak kendisine ödeneceği ve istifa dilekçesi doğrultusunda iş akdinin sonlandırılacağının bildirildiğini, davacının istifa dilekçesi ve ibraname altına bizzat kendi el yazısı ile yasal haklarım saklıdır, almış olduğum rapor sonucu diye şerh düştüğünü, haklarının ödendiğini, ..."ya bildirimin işsizlik sigortasından faydalanabilmesi için işçinin talebiyle işveren feshi olarak gösterildiğini, açılan davanın haksız ve kötüniyeli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, davacının 18.06.2014 tarihinde davalı işveren tarafından işten çıkarıldığı, davalı işveren tarafından her ne kadar davacının ağır ve tehlikeli işlerde çalışamaz raporu olduğu ve bu nedenle kendisinin istifa ettiğini ileri sürmüş ise de, davacı asil belgedeki yazı ve imzayı kabul etmiş ancak belgenin zorla imzalattırıldığını ileri sürmüş, dinlenen davacı tanıklar ise sendikal nedenlerle davacının işten çıkarıldığını, davalı tanığı ise rapor nedeniyle davalı tarafça davacının işten çıkarıldığını ileri sürmüş, davacının işe başladığı tarih ile raporun alındığı tarih arasındaki süre, ayrıca davacıya kıdem tazminatı ödemesi de yapıldığı, feshin son çare olması ilkesi de göz önüne alındığında davalı tarafça yapılan feshin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 18 vd. maddelerine göre geçerli bir nedene dayandığının kabulünün mümkün olmadığı, bu haliyle işten çıkarmanın hukuka uygun olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı davalılar tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince; davacının ... Üniversitesi ... Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesinden almış olduğu ağır ve tehlikeli işlerde çalışamayacağı yönündeki sağlık kurulu raporu sonrasında 18/06/2014 tarihli dilekçesi ile sağlık sebebiyle istifa ettiğini belirtiği, dilekçe altındaki imzanın inkar edilmediği, dilekçenin baskı ile alındığına dair delil bulunmadığı, iş akdinin davacı tarafından feshedildiği, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olup davalılar vekillerinin istinaf nedenlerinin yerinde olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2 maddesi gereğince yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı anlaşıldığından, davalıların istinaf başvurularının kabulü ile davanın reddi yönünde yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesi kararını davacı taraf temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının iş sözleşmesinin ikale yoluyla sonlandırılıp sonlandırılmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bozma sözleşmesi (ikale) yasalarımızda düzenlenmiş değildir. Sözleşme özgürlüğünün bir sonucu olarak daha önce kabul edilen bir hukuki ilişkinin, sözleşmenin taraflarınca sona erdirilmesi mümkündür. Sözleşmenin, doğal yollar dışında tarafların ortak iradesiyle sona erdirilmesi yönündeki işlem ikale olarak adlandırılır.
İş Kanununda bu fesih türü yer almasa da, taraflardan birinin karşı tarafa ilettiği iş sözleşmesinin karşılıklı feshine dair sözleşme yapılmasını içeren bir açıklama (icap), ardından diğer tarafın da bunu kabulü ile bozma sözleşmesi (ikale) kurulmuş olur.
Bozma sözleşmesinde icapta, iş ilişkisi karşı tarafın uygun irade beyanı ile anlaşmak suretiyle sona erdirmeye yönelmiştir. Bu sebeple, ikale sözleşmesi akdetmeye yönelik icap, fesih olarak değerlendirilip, feshe tahvil edilemez.
Bu anlamda bozma sözleşmesinin şekli, yapılması, kapsam ve geçerliliği Borçlar Kanunu hükümlerine göre saptanacaktır. Buna karşılık iş sözleşmesinin bozma sözleşmesi yoluyla sona erdirilmesi, iş hukukunu yakından ilgilendirdiği için ikalenin yorumunda iş sözleşmesinin yorumunda olduğu gibi, genel hükümlerin yanı sıra iş hukukundaki “işçi yararına yorum” ilkesi de göz önünde bulundurulacaktır.
Borçlar Kanunun 23-31 maddeleri arasında düzenlenmiş olan irade fesadı hallerinin, bozma sözleşmeleri yönünden titizlikle ele alınması gerekir. Bir işçinin bozma sözleşmesi yapma konusundaki icap veya kabulde bulunmasının ardından işveren feshi haline özgü, iş güvencesi hükümlerinden yararlanmak istemesi ve yasa gereği en çok bir ay içinde işe iade davası açmış olması hayatın olağan akışına uygun düşmez.
Bozma sözleşmesi yoluyla iş sözleşmesi sona ... işçi, iş güvencesinden yoksun kaldığı gibi, kural olarak feshe bağlı haklar olan ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanamayacaktır. Yine 4447 sayılı Yasa kapsamında işsizlik sigortasından da yararlanamayacaktır. Bütün bu hususlar, iş hukukunda hâkim olan ibranamenin dar yorumu ilkesi gibi, hatta daha da ötesinde, ikale sözleşmesinin geçerliliği noktasında işçi lehine değerlendirmenin gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Tarafların bozma sözleşmesinde ihbar ve kıdem tazminatı ile iş güvencesi tazminatı hatta boşta geçen süreye ait ücret ve diğer haklardan bazılarını ya da tamamını kararlaştırmaları da mümkündür. Bozma sözleşmesinin geçerliliği konusunda bütün bu hususlar dikkate alınarak değerlendirmeye gidilmelidir.
Bozma sözleşmesinde kıdem tazminatının ödenmesi kararlaştırıldığı takdirde, kıdem tazminatı 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesine göre hesaplanmalı ve anılan maddedeki kıdem tazminatı tavanı gözetilmelidir. Belirtmek gerekir ki, sözü edilen Yasada düzenlenen kıdem tazminatı tavanı mutlak emredici niteliktedir.
Somut uyuşmazlıkta; davacının işe girerken yapılan peryodik muayene raporunda fizik muayene sonucunda davacının sol bacağının deformite olup 2,5 cm kısa olduğu belirtilerek, "kamyon şoförlüğü yapabilir, ağır beden eforu gerektiren işlerde çalışamaz" şeklinde rapor verildiği, davacı tanık beyanlarında davacının Maden İş Sendikasına üye olduğu istifa ettiği, yeniden üyeliği nedeniyle sol ayağının kısalığı bahane edilerek, davalı tanık beyanlarında ise davacının işyerine sunduğu rapor üzerine işten çıkartıldığının belirtildiği, davacının isticvabında ise davalı işveren tarafından cevap dilekçesi ekinde sunulan "... inş. Taah. Tic. Aş İliç şantiyesi proje müdürlüğüne hitaben yazılan 18/06/2014 tarihli istifa dilekçesi" altında; ve "iş sözleşmesi fesih bildirimi" isimli aynı tarihli belgede ... ismi altında yer alan imzanın ve söz konusu belgelerde yer alan yazıların davacının eli ürünü olup olmadığı, her iki belge arasındaki çelişki bulunduğu yönündeki davalı taraf iddiası ile davalı vekilinin 24/04/2017 tarihli dilekçesinde yer alan beyanlarıda dikkate alınarak tüm bu hususlar hakkında sorulan sorulara verdiği cevabında ; "bana gösterdiğiniz 18/06/2014 tarihli istifa dilekçesindeki imza ve yazı bana aittir, fakat beni .... Üniversitesi ... Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürdüler, hastaneye götürme nedeni ise de daha önce işyerinde iki defa sendikaya üye olduğumdan dolayıdır, bu sendikaya üye olduktan sonra iki defa istifa ettirdiler, 2013 yılındaki sendikal nedenle işten çıkarılanlara ilişkin davalarla ilgili olarak benimde sendika nedeniyle çıkarılan işçilerin yanında yer almamdan dolayı üzerimde bu şekilde baskı kuruldu, bu nedenle zorla rapora götürüldüm, daha önce bende var olan, var olduğunu bildikleri sol ayağımdaki 3 santim kısalık bahane edilerek işten çıkarıldım, benim sakatlığım 1991 yılındaki ... İlçesinde terörle alakalı yaralanmamdan dolayıdır ve bu durumumu davalı bilmekteydi, dosyamda da yer olmaktadır, bana göstermiş olduğunuz belgeleri anlattığım şekilde bana zorla imza attırdılar, oysaki kesinlikle çıkarılmaya ben çalışmadım, bana göstermiş olduğunuz fesih bildirimi belgesindeki imza ve yazıda bana aittir, yinede bunuda zorla imzalattılar, şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacının matbu her iki belgeye el yazısı ile yazdığı "tüm yasal haklarım şirket tarafından saklıdır. almış olduğum rapor sonucu" ibaresi davacının rızasıyla istifa ettiği savunmasıyla çelişkilidir. 31.01.2014 tarihli 2. peryodik muayene formunda da "Çiftay şirketinde çalışmaya elverişlidir,"sol bacak ve ayak ateşli silah yaralanması" yazılıp malulen emeklilik durumunun araştırılması yönünde ortopedi polikliniğine sevki ile nihai kararın buna göre verilmesi yönünde rapor tanzim edilmiştir. Dosyadaki tüm delil ve raporlar bir arada değerlendirildiğinde 1991 yılındaki ateşli silah yaralanması sonucu sol bacağındaki mevcut durum değişmediği halde davacıya rapor aldırılarak sendikal nedenlerden dolayı feshin yapıldığı anlaşılmıştır. İşveren feshinin haklı ve geçerli nedene dayanmadığı ortadadır. İlk derece Mahkemesi hükmü yerinde olmakla Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün bozularak ortadan kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Hüküm: Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1-... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 2017/3869 esas, 2018/649 karar sayılı ve 20.03.2018 tarihli kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davacının davasının kabulü ile, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 21. maddesi gereğince, işverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının ... İnşaat ve Taah. Tic. A.Ş. işyerine İŞE İADESİNE,
3- Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4- Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5- Alınması gereken 35,90 TL karar-ilam harcından davacının yatırdığı 25,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 10,70 TL karar-ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına, davacı tarafından peşin yatırılan 25,20 harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacının yaptığı 532,20 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, davalıların yaptığı yargılama giderinin üzerlerinde bırakılmasına,
7- Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.180,00 TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8- Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davacıya iadesine, kesin olarak 03.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.