Esas No: 2016/5065
Karar No: 2017/4098
Karar Tarihi: 12.07.2017
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/5065 Esas 2017/4098 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15/10/2015 tarih ve 2014/305-2015/672 ayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri ile temlik alan vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 10.04.2017 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av...., temlik alan davacı vekili Av...., davalılardan ... Kıymetler A.Ş. vekili Av.... ile davalılar vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ...de 4306 nolu hesabının bulunduğunu, bu hesapta bulunan birçok hisse senedinin davalının 2 nolu hesabına ... Menkul Kıymetler Borsası kapalıyken herhangi bir talimat bulunmaksızın virman yapıldığını, bu hisse senetlerinin 06/03/2003 tarihinde müvekkilinin hesabından davalıdaki 2 nolu hesaba giden ancak ... Menkul Kıymetler müşterisine ait olduğu iddiası ile fon tarafından 2 nolu hesap sahibi ...bank"tan talep edilen hisse senetleri dışında kalan hisse senetleri olduğunu, müvekkilinin 4306 nolu hesabında 2 grup hisse senedi bulunduğunu, talepleri dışındaki hisse senetlerinin dava dışı data aracı kurum müşterilerine ait olduğunu, davalı tarafından 4306 nolu hesapta bulunan müvekkiline ait hisse senetleri ve dava dışı ... Aracı Kurum müşterilerine ait tüm hisselerin davalı aracı kurumda bulunan 2 nolu hesaba müvekkilinin herhangi bir talimatı olmaksızın rıza dışı virmanlandığını, dava dışı data aracı kurum müşterileri adına yatırımcıları koruma fonunun müvekkilinin 4036 nolu hesabında bulunupta 2 nolu hesaba giden hisse senetleri için ... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2003/519 E. sayılı dosyası ile dava açtıklarını, yapılan yargılama sonucunda 2008/18 sayılı karar ile hisse senetlerinin müvekkilinin 4306 nolu hesabından diğer davalının 2 nolu hesabına virmanlanmasının usulsüz olduğu, davalıların rehin iddialarının geçersiz ve usulsüz olduğunun kararda açıklandığını, 07/03/2005 tarihinde davalı aracı kuruma ihtarname gönderilerek müvekkillerine ait hisse senetlerinin akıbeti ve müvekkillerine teslim edilmeyen bilgi, belge ve sözleşme örnekleri ile müvekkili hakkında alacak iddia edilmekte ise dava icra dosyası bilgilerinin bildirilmesinin istendiğini, ancak aracı kurumun ihtarlarına açıklayıcı herhangi bir cevaplarının olmadığını, bunun üzerine SPK"ya müracaat edildiğini, SPK"ya yapılan müracaat üzerine 4306 nolu hesaptan bazı hisse senetlerinin davalı aracı kurumda bulunan 2 nolu hesaba müvekkillerinin talimatı olmaksızın geçirildiğini öğrendiklerini, SPK"dan alınan bilgi ve belgelerden sonra 29/04/2005 tarih ve 10827 sayılı ihtarname ile davalıdan yeniden hisselerin akıbeti konusunda açıklayıcı bilgi talep edildiği ancak davalının herhangi bir cevap vermediğini, 16/03/2007 tarihinde davalıya yeniden ihtarname gönderilerek müvekkilinin hesabı ile ilgili bilgi alma haklarının devamlı olarak ihlal edildiğini, 4306 nolu hesapla ilgili hesap ekstresinin 01/03/2003 tarihinden sonra gerçekleşecek tüm hareketleri gösterir şekilde gönderilmesinin istendiğini ancak davalı aracı kurumun bu ihtarnameye de herhangi bir cevap vermediğini, aracı kurumun gerçekleştirmiş olduğu usulsüz işlemleri gizlemek amacıyla taraflarına bilgi vermekten kaçındığını, müvekkili ile davalı aracı kurum arasında imzalanmış olan telefon ve faks talimatları sözleşmesinin 4.maddesinde telefon ile verilen talimatların teyidi niteliğindeki faks mesajlarına atıf yapıldığını, faks ile gönderilen talimatların daha önce telefon ile verilmiş bulunan talimatların teyidi niteliğini taşıdığını, dava konusu olayda ise ne faks ne de telefon ile virman hakkında müvekkilinin herhangi bir talimatının bulunmadığını, 08/10/1998 tarihli 23487 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanan tebliğin 9. maddesinde de; müşterilerden gerek seans sırasında gerekse seans öncesinde telefon ve benzeri şekillerde müşteri imzası olmaksızın emir alınabileceği, bu emirlerde ispat yükümlülüğünün aracı kuruluşa ait olduğu, müşteri mutabakatını içermeyen aracı kuruluş kayıtlarının tek taraflı delil oluşturulamayacağının düzenleme konusu yapıldığını, davalı aracı kurumun hisse senetlerini davacının rızası ile virmanladığını, müşteri mutabakatı içeren şekilde ispatlaması gerektiğini, davalının müvekkilinin hesabında onun adına ve namına ...bank"ta menkul kıymetleri saklaması gerekirken saklamadığını, vedia akdinden dolayı yükümlülüklerini ihlal ettiğini, sermaye piyasası araçları alım satımına ilişkin aracılık sözleşmesi seri V46 nolu tebliğ uyarınca sahip olduğu vekalet görevini kötüye kullandığını, müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini, müvekkilinin hisse senetlerini talimatı olmaksızın taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak hesabından virmanlandığını, müvekkilinin eşinin 3. kişilerden aldığı ölüm tehditleri sebebiyle zor günler geçirdiğini ve çocuklarının daha güvende olmasını sağlamak amacıyla 06/03/2003 tarihinde yurtdışına çıktığını bildirerek; davalıların müvekkilinin talimatı olmaksızın rızası dışında 2 nolu hesaplarına virmanladığı menkul kıymetlerin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 06/03/2003 tarihinden itibaren tüm semereleri ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla hisse senetlerinin misli ile müvekkiline iadesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılar vekili, davacının Türkiye"de oturmadığını, Türkiye"de ikametgahı olmadığı dolayısıyla HUMK 97 maddesi gereğince teminat göstermek zorunda olduğunu, müvekkillerinin tüm iş ve işlemlerinin kanun dahilinde olduğunu, kanundan ve müşteri aracı kurum ilişkisinden kaynaklanan görevleri ve bilgi verme yükümlülüğünü ihlal etmediklerini, davacının mal varlığı olarak adlandırdığı hisse senetlerinin müvekkillerinden kullandırılan kredi ile alındığını, bunların bedellerinin müvekkilleri tarafından açılan kredi ile ödendiğini, davacının da müvekkillerine borçlu olduğunu bildirdiğini, bu hususu da göndermiş olduğu ihtarname ile kabul ettiğini, borçlu olduğunu bildiği halde 2003 yılından bu yana borcunu ödemediğini, davacının hak talep edebilmesi için öncelikli olarak borcunu ödemesi gerektiğini, SPK"nın seriV no 18 sayılı kredili menkul kıymet satış ve menkul kıymetlerin ödünç alma ve verme işlemleri hakkında tebliğinin 12. maddesinde tamamlama bildiriminin müşteriye yapıldığı andan itibaren öz kaynağın 2 iş gününü geçmemek üzere sözleşmede belirlenen süre içerisinde tamamlanmaması halinde aracı kuruluşun menkul kıymetleri satarak kredi hesabını kapatma yetkisine sahip olduğunun düzenleme konusu yapıldığını, aynı hak ve yetkinin taraflar arasında imzalanan alım ve satıma aracılık çerçeve sözleşmesi ve genel kredi sözleşmesi hükümlerince de mevcut olduğunu, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 10. maddesinde hisse senetlerinin her çeşit menkul kıymetler ve mal varlığı değerleri üzerinde bankanın gerek bu sözleşmeden gerek diğer sebeplerden doğmuş ve doğacak alacaklar, tanzim edilmiş veya edilmemiş risk veya alacakları için herhangi bir ihbar olmadan rehin ve hapis hakkının olduğunu, 38. maddesinde bankanın kendisine rehnedilmiş veya ileride rehnedilmiş bulunan veya üzerinde hapis hakkı kullanıldığı taşınır mal ve değerleri icraya veya resmi bir makama başvuru olmaksızın özel olarak paraya çevirmeye veya bedellerinin bu sözleşme ile müşteriye açtığı krediler dolayısıyla müşterinin borçlarına mahsup etmeye veya müşterinin bu sözleşme ile olan taahhütlerine karşılık olarak nezdinde tutmaya yetkili olduğunun düzenleme konusu yapıldığını, müvekkillerinin davacı hesabında bulunan hisse senetlerini kredi borcuna mahsuben satmasının bizzat kanun ve sözleşme hükümlerinden kaynaklanan hakkın kullanımından kaynaklandığını, SPK"nın 07/03/2003 ve 13/03/2003 tarihli kararları ile maddi vakanın ortaya çıkmasından sonra müvekkillerinden ...bank"ın diğer müvekkili ... Yatırım nezdindeki hesaba konulan blokenin kaldırıldığını ve hesapta kalan hisse senetleri üzerindeki tasarruf yetkisinin müvekkillerinden ...bank"a bırakıldığını, davacıya kullandırılan kredi ile alınan ve kredinin teminatını oluşturan hisse senetlerinin satışı yapılmak üzere davacı hesabından müvekkili ...bank"ın diğer müvekkili ... Yatırım hesabına aktarılmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığının SPK tarafından da onaylandığını, davacının 04/11/2003 tarih 18845 sayılı ihtarnamesinde de borcunu kabul ettiği ve hesabındaki hisse senetlerinin satılması ve borcuna mahsup edilmesi talimatını verdiğini, ... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2003/519 E. sayılı dosyasından verilen kararın bu davanın konusunu teşkil eden hisse senetleri ile ilgili olmadığını, bu hisse senetlerinin dava dışı data menkulün müşterilerine ait olan hisse senetleri ile ilgili olduğunu, dava konusu edilen hisse senetlerinin ise müvekkillerine borçlu olan davacının teminat olarak gösterdiği ve müvekkillerinin hesabında olan hisse senetleri ile ilgili olduğunu, müvekkillerinin rehin hakkının meşru ve geçerli olduğunu, bir an için müvekkillerinin rehin hakkının mevcut olmadığı kabul edilse bile davacının müvekkillerine ait kredi borcu nedeniyle BK, MK ve SPK"nın genel hükümleri ve taraflar arasında akdedilen sözleşmeler gereğince hesabında bulunan hisse senetlerini talep etmesinin mümkün olmadığını, MK"nın 950 maddesi kapsamında müvekkillerinin bu hesap üzerinde hapis hakkının mevcut olduğunu ve ödenmeyen kredi borcu nedeniyle hesapta bulunan hisse senetlerini alıkoyma yetkisine sahip olduklarını, ... 16. Noterliği"nin 04/11/2003 tarih ve 18845 yevmiye nolu ihtarnamesinin davacının eşi ve aynı zamanda yetkili vekili olan İbrahim Sezgin tarafından gönderildiğini ve ihtarname içeriğinin davacının hesabı ve hakları ile ilgili olduğunu, davacının yetkili vekili tarafından gönderilen bu ihtarname ile borcunu ve hesabındaki tüm işlemleri ikrar ve kabul ettiğini, davacı ve eşinin başkalarına ait hak ve alacaklar üzerinde hak iddia ederek büyük miktarda dolandırıcılık yaptıkları için ... dışına kaçtıklarını, ... 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2003/620 Esas sayılı dosyası ile yargılandıklarını bildirerek açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Temlik alan ..., davacı ... ile akdetmiş olduğu temliknameyi ibraz ederek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla temlike konu ... Holding 100 Lot ve ... Holding 100 Lot hisse senetlerinin 06/03/2003 tarihinden itibaren misli ve semereleri üzerindeki ...bank A.Ş ve ...den hukuki ve cezai dahil her türlü dava açma hakları, gayrikabili rücu olarak temlik alan ..."e geçtiğinden ... yanında davacı sıfatıyla davaya dahil edilmesi talebinde bulunmuştur.
Mahkemece, davalılardan ...nin sermayesinin büyük bir kısmının ...bank"a ait olduğu, borsada gerçekleştirilen işlemler yönünden davalı ..."ın davalı ... Yatırımın acentası olduğu, hisse senedi işlemlerini ... Yatırımın yerine getirdiği, davalı banka ile davacı arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi çerçevesinde davacıya kredi kullandırıldığı, bu krediler ile birlikte davacının 4306 nolu yatırım hesabında bulunan kendisine ait hisse senetlerinin satın alındığı, kredinin teminatı olarak da yine 4306 nolu yatırım hesabında bulunan hisse senetlerinin davalı bankaya rehnedildiği, rehin sözleşmesi ve taahhütnamelerinin davacı tarafından imzalandığı, hisse senetlerinin yediemin sıfatıyla ... Yatırım"a teslim edildiği, genel kredi sözleşmesi uyarınca verilen krediler geri ödenmeyince banka tarafından hesabın kat edildiği, icrai işlem yapıldığı, davacının temerrütü üzerine hisse senetlerinin bankaca nakde dönüştürülüp kredi borcundan mahsup edildiği, davacının dava konusu hisse senetlerini satın almak amacıyla ...bank"tan kredi kullanarak ...bank"a karşı borçlu hale geldiği, Yargıtay içtihatlarında da belirlendiği üzere kaydi olarak işlem gören hisse senetleri üzerindeki rehnin alacakların ve hakların rehnine ilişkin esaslara tabi olduğu, alacakların ve hakların rehninde yazılı rehin sözleşmesinin yapılmasının rehin hakkının doğması için kurucu nitelikte bulunduğu, genel kredi sözleşmesinin 11. maddesi rehin senedi ve taahhütnamesi, davacı tarafından davalı bankaya verilen taahhütnameler değerlendirildiğinde; davacının 4306 nolu hesabında bulunan hisse senetlerinin bankaya rehin olarak verdiği davacının bir tek hesabının bulunduğu dikkate alındığında rehin verilen menkul kıymetlerin nelerden ibaret olduğunun tek tek yazılmamış olmasının davacıya ait hisseler üzerindeki belirlenebilir olma koşulunu ihlal etmediği, tarafların iradelerinin davacıya ait 4306 nolu hesapta bulunan hisse senetleri üzerinde rehin koyulması konusunda birleştiği, davacının vekili sıfatıyla hareket eden İbrahim Sezgin"in 04/11/2003 tarihli ihtarnamesinde rehin hakkının kullanılması yönünde davalı bankaya talimat verdiği, rehin hakkının geçersiz olduğu kabul edilse bile davalıların ödenmeyen kredi borcu nedeniyle davacıya ait hisse senetleri üzerinde hapis hakkının bulunduğu, ... Yatırım"ın yediemin sıfatıyla hisse senetlerinin doğrudan zilyedi olduğu, ...bank"ın da hisse senetleri üzerinde dolaylı zilyetliğe sahip olduğu, hisse senedi rehninin sadece rehin sözleşmeleri ile değil bankaların kredi sözleşmelerinde yer alan genel işlem şartları veya bu sözleşmelerinde yer alan rehin klozlarında gerçekleştiği, müşterinin bankaya genel kredi sözleşmesinin imzalanması sırasında banka üzerinde sahip bulunduğu veya daha sonraki bir tarihte sahip olacağı alacaklar ve değerli kağıtlar mallar üzerinde rehin ve hapis hakkı sağlamasının mümkün olduğu, rehnedilmiş menkul kıymetlerin menkul kıymet hesaplarında kayden saklanmak üzere yediemin teslim tutanağı ile bankanın acentası olduğu aracı kuruma tevdi edilmiş olmasının bankanın zilyedinde bulunan hisse senetlerinin neler olduğu açıkça belli olduğundan belirlilik ilkesinin ihlalini oluşturmadığı, ... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2003/519 E. Sayılı dosyasındaki davanın dava dışı ... Kıymetler A.Ş. müşterilerine ait hisse senetlerinin usulsüz olarak kullanılmasından kaynaklandığı, dava konusu olayda ise davacının kendi şahsına ait hisse senetlerinin davalı bankaya rehin verilmesinden kaynaklandığı, bu sebeple ... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2003 /519 E. sayılı dosyasında emsal teşkil etmeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri ile temlik alan vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacı ile davalı banka arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi gereğince zamanaşımı süresinin 10 yıl olmasına, davacı ile diğer davalı aracılık şirketi arasında akdedilen sözleşmenin ise doktrinde ve Dairemiz uygulamalarında (05.11.2009 tarih 2009/7920 E. 2009/11418 K. sayılı ilam ve 22.11.2010 tarih 2009/8161E. 2010/11870 K. sayılı ilam) menkul kıymet alım satım (portföy yönetim) sözleşmelerinin; vekalet, komisyon ve vedia sözleşmelerine ilişkin unsurların kimi zaman tamamının, kimi zaman bir kısmının yansıtıldığı karma nitelikli sözleşmeler olduğu kabul edilerek, ortaya konulan karma niteliğinin bir sonucu olarak da taraflar arasında bir uyuşmazlık doğması halinde bu karma sözleşmeyi oluşturan unsurların ait olduğu sözleşme tiplerine ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanacak olmasına, somut uyuşmazlıkta uyuşmazlığın sözleşmenin vedia yönünün ihlalinden kaynaklanmasına ve 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacak olmasına göre davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı ve temlik alan, davacının davalı ... A.Ş. nezdindeki hesabında bulunan hisse senetlerinin talimatı olmaksızın, diğer davalı bankanın davalı ...nezdindeki hesabına virman yapıldığını, işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek hisse senetlerinin semeresi ile iadesini talep etmişlerdir. Davalılar ise, hisse senetlerinin davalı banka ile akdedilen kredi sözleşmesinin teminatı olarak rehnedildiğini, kredi borcunun ödenmemesi üzerine bu işlemin gerçekleştirildiğini savunmuş olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2003/519Esas 2008/18 Karar sayılı dosyasında verilen kabul hükmü, Dairemizin 2010/1881 Esas 2010/4939 Karar sayılı ilamı ile onanmıştır. Anılan ilamda ""..davalı ...de hesabı bulunan davalı ... ile dava dışı ... ve davalı banka arasında düzenlenen kredi sözleşmelerine dayanan rehin sözleşmelerinde, menkul kıymetlerin hangi hesapta bulunduğu, türü, hesap numarası, menkul kıymet tevdi bordrosu düzenlenmediği için menkul rehninin geçersiz kabul edilmesinde bir usulsüzlük olmamasına.."" denilerek, davalıların savunmalarına dayanak teşkil eden rehin sözleşmesinin geçersiz olduğu vurgulanmıştır.
Öte yandan mahkemece, görüşüne başvurulan ve farklı uzmanlardan oluşan iki bilirkişi heyetinde de içlerinden bir bilirkişinin ayrık görüş sunması üzerine dosya yeni bir heyete tevdii edilmiş, son bilirkişi heyeti kök ve itirazlar üzerine alınan ek raporunda ilk ve ikinci bilirkişi heyet raporlarındaki ayrık görüşlere paralel olarak, Dairemiz onamasından geçerek kesinleşen ... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2003/519E 2008/18K sayılı ilamında da belirtildiği üzere belirlilik ilkesine uygun geçerli bir rehin sözleşmesinin varlığından bahsedilemeyeceği, davacının rızası alınmaksızın yapılan virman işleminin lexcommisoria yasağını ihlal edeceği, davalı bankanın TMK 950/1 maddesi gereğince hapis hakkı savunmasına davalı bankanın dava konusu hisse senetlerine rıza ile zilyet olmaması sebebiyle itibar edilemeyeceği mütaala edilmiştir.
Bu itibarla, Dairemiz onamasından geçerek kesinleşen ... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2003/519E 2008/18K sayılı ilamı, birinci ve ikinci bilirkişi raporlarında yer alan ayrık görüşler ve son bilirkişi raporundaki tespitler gözönünde bulundurularak bir değerlendirme yapılması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı ve temlik alan vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı ve temlik alan yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, istek halinde aşağıda yazılı 27,00 TL harcın temyiz eden davalılara iadesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacı ve temlik alan davacıya iadesine, 12/07/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.