3. Hukuk Dairesi 2013/17614 E. , 2014/2331 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA 16.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2013
NUMARASI : 2012/242-2013/227
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davada; davacıların murisinin 03.11.1992 tarihinde 12.000,000 TL (eski) bedelle davalıdan daire satın aldığı, ruhsatsız olduğu gerekçesiyle dairenin bulunduğu binanın belediye ekiplerince yıkıldığı, sözleşme gereğince davalıya ödenen paranın bugünkü değerinin davalıdan tahsil edilmesi gerektiği belirtilerek; 40.000,00 TL"nin yıkım tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan istirdatı talep edilmiştir.
Birleşen davada ise; davacıların murisinin, asıl davaya konu dairenin bulunduğu binadaki başka bir daireyi 06.09.1994 tarihli satış senediyle satın aldığı, binanın belediye tarafından yıkıldığı belirtilerek; 40.000,00 TL"nin yıkım tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin sebepsiz zenginleşmediğini, müvekkiline ait bağımsız bölümlerin de belediye tarafından yıkıldığını, davacıların daireleri satın aldıkları tarihten yıkım tarihine kadar kullandıklarını, satış sırasında dairenin iskan raporunun olmadığını ve ileride sorun yaşama ihtimallerinin bulunduğunu bilen davacıların muhatabının yıkımı gerçekleştiren belediye olduğunu savunarak; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, satış sözleşmelerinin resmi şekil şartına uygun yapılmadığı için geçersiz olduğu, geçersiz sözleşme nedeniyle davacıların satış parasının arsa payına isabet eden 6.000,000"er TL"lik kısmının güncellenmiş değerini talep edebilecekleri ancak binanın ruhsatsız olması nedeniyle yıkılabileceğini bilerek daire satın alan davacıların satış parasının dairelere isabet eden 6.000,000"er TL"lik kısmının güncellenmiş değerini talep edemeyecekleri belirtilerek; arsa payına isabet eden 6.000,000 TL"nin bilirkişi marifetiyle hesaplanan güncellenmiş değeri olan 2.455,02 TL"nin ayrı ayrı yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, asıl ve birleşen dosyanın davacıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 13.Hukuk Dairesi"nce hüküm; "...her bir daire için ödenen 12.000,000 TL bedelin dava tarihi itibariyle, dava tarihine kadar ulaştığı alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artış, maaş artışları vs. gibi ekonomik etkenlerin ortalamalarının alınarak bilirkişi vasıtasıyla hesaplanması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, asıl davada 5.313,29 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp, muris Enver Yeşilkaya"nın mirasçılarını gösteren Akyurt Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2009/203 E.-2009/219 K.sayılı veraset ilamındaki miras payları oranında davacılara verilmesine, birleşen davada; 5.313,29 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp, muris Kemal Türkoğlu mirasçılarını gösteren Gölbaşı Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2004/157 E., 2004/148 K. Sayılı veraset ilamındaki miras payları oranında davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir
Dava, harici satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan istirdatı istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; asıl ve birleşen davada davacıların murislerinin, davalının arsasıyla sahip olduğu binadan daire satın aldıkları, binanın ruhsatsız olması sebebiyle belediye tarafından yıkıldığı, harici satım sözleşmelerinin baştan beri geçersiz olduğu, geçersiz sözleşme nedeniyle ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme ve denkleştirici adalet kurallarına göre davalıdan talep edilebileceği anlaşılmaktadır.
Şu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması amacıyla uzman bilirkişiden rapor alınması gerekmektedir.
Somut olayda, hükme esas alınan rapor, avukat bilirkişi tarafından hazırlanmış olup, avukat bilirkişi dava konusu olayda uzman ve ehil bulunmadığından, bu bilirkişinin verdiği rapor esas alınarak hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Diğer taraftan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; denkleştirici adalet ilkesine göre tazminat hesabı yapılırken sadece altın, usd, tüfe, asgari ücret değerleri esas alınmıştır. Oysa, mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamında bu değerler dışında enflasyon, döviz kurlarındaki artış, maaş artışları vs gibi ekonomik etkenlerin ortalamalarının da alınarak ödeme tarihinden ifanın imkansız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değerin hesaplanması gerektiği vurgulanmıştır. Bu bağlamda hükme esas alınan raporda dikkate alınan etkenler yeterli değildir. Bunun yanında, taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri de tespit ettirilip, hükmedilecek tazminatta gözetilmelidir.
Hal böyle olunca mahkemece, her bir daire için ödenen 12.000,000 TL (eski) satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken, ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın, döviz kurlarındaki artış, maaş artışları vs gibi ekonomik etkenlerin ortalamalarının alınarak uzman bilirkişi vasıtasıyla hesaplanması ve hesaplanan bu miktara taleple bağlı kalınarak hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeksizin, uzman olmayan bilirkişi tarafından hazırlanan yetersiz rapor doğrultusunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan HMK"nın 297/2.fıkrasında; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında birer birer, açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu düzenlenmiştir.
Bu bağlamda mahkemece; dava dilekçesi, bilirkişi raporu ve benzeri herhangi bir belgeye gönderme yapılarak hüküm kurulamaz.
O halde mahkemece; yukarıda belirtilen ilke ve kurallara aykırı şekilde; "asıl davada, 5.313,29 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp, muris Enver Yeşilkaya"nın mirasçılarını gösteren Akyurt Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2009/203 E.-2009/219 K.sayılı veraset ilamındaki miras payları oranında davacılara verilmesine, birleşen davada 5.313,29 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp, muris Kemal Türkoğlu mirasçılarını gösteren Gölbaşı Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2004/157 E.-2004/148 K. sayılı veraset ilamındaki miras payları oranında davacılara verilmesine" şekilinde hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus da bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.