23. Hukuk Dairesi 2014/11172 E. , 2015/7298 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tazminat davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 02.10.2014 gün ve 3321 Esas, 6165 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, taraflar arasında, davalıya ait işyerinde güvenlik hizmeti verilmesi işini konu alan 23.03.2009 tarihli hizmet sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin anılan sözleşmeye güvenerek, gerekli tüm hazırlıkları yaptığını, yeterli sayıda personel alarak hizmeti vermeye başladığını, ancak davalının ortada geçerli ve haklı bir neden yokken henüz süresi dolmadan sözleşmeyi feshettiğini, oysaki feshin mutlaka haklı bir gerekçeye dayalı olması gerektiğini, sözleşmenin 8.5.d maddesinde müşterinin sözleşmeyi tek taraflı fesh etmesi halinde sözleşme süresindeki tüm alacakların en son ücret üzerinden muaccel hale geleceğinin hüküm altına alındığını, müvekkilinin en son hak ettiği ücretin 21.10.2009 tarihli faturaya göre 38.483,17 TL olduğunu, bu durumda sözleşme süresinin sonu olan 23.03.2010 tarihine kadar doğan toplam ücretin 192.500,00 TL olacağını, davalının iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı davranışı nedeniyle müvekkilinin piyasadaki itibarının da zedelendiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 192.500,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin yanların ortak iradesi ile sona erdirildiğini, fesih protokolünün her iki tarafın da imzasını taşıdığını, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu, sözleşmenin müvekkili şirketçe tek taraflı olarak feshedildiği kabul edilse dahi, sözleşmenin 9. maddesi uyarınca en fazla 3 aylık hizmet bedeli talep edilebileceğini, 5 aylık ücrete ilişkin istemin kabulüne olanak bulunmadığını, manevi tazminat isteminin de koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, sözleşmenin henüz süresinin dolmasına yaklaşık 5 ay kala 28.10.2009 tarihinde haksız ve gerekçesiz olarak davalı tarafça feshedildiği, sözleşmenin yanların ortak iradesi ile feshedildiği savunulmuş ise de bu hususun belgelenmediği, davacının, sözleşmenin 8.5.d maddesi uyarınca kalan döneme ilişkin ücret bedeline hak kazandığı sonucuna varılarak, davanın kısmen kabulü ile 192.415,85 TL"nin davalıdan tahsiline, manevi tazminat isteminin reddine dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine, 11. Hukuk Dairesi"nin 13.05.2013 tarih ve 2012/10828 E., 2013/9728 K. sayılı ilamıyla, sözleşmenin feshe ilişkin 9. maddesi üzerinde durulmadan karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, sözleşmenin davalı tarafça, 9.2.b maddesinde öngörülen süre ve şekle uyulmadan feshedildiği, bu nedenle anılan madde hükmü uyarınca davacının üç aylık hizmet bedelini talep edebileceği, manevi tazminat talebinin ise yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın maddi tazminat yönünden 115.449,51 TL üzerinden kısmen kabulüne, manevi tazminat talebinin ise reddine dair verilen karar,
vekillerinin temyiz istemi üzerine, bu kez Dairemizin 02.10.2014 tarih ve 3321 E., 6165 K. sayılı ilamıyla, sözleşmenin 9/b maddesinin “Müşteri işbu sözleşmede belirtilmeyen bir gerekçeyi ileri sürerek sözleşmeyi sona erdirmek istediği takdirde asgari 3 ay önceden noter marifeti ile feshi ihbar yapabilir...” hükmünü içerdiği, feshe ilişkin 8.5.c, 8.5.d ve 9.2.a maddeleri birlikte ele alındığında bazı fesih nedenlerinin sözleşmede ayrıca belirtildiği, 9.2.b maddesinde ise fesih nedenlerinin bunlarla sınırlı olmadığı, bir başka gerekçe ile de fesih yoluna gidilebileceğinin kararlaştırıldığı, o halde davalının fesih için fesih ihbarının yapıldığı tarihte doğmuş olmak kaydıyla bir sebep göstermesi ve tazminatla sorumlu olmaması içinde bu sebebin haklı olmasının gerekli bulunduğu, bu durumda, mahkemece, davalı tarafa fesih ihtarında belirtilmediği, ancak yargılama aşamasında ileri sürdüğü fesih sebebi açıklattırılarak, buna ilişkin delilleri de toplanıp, konusunda uzman bir bilirkişi kurulundan rapora alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek, taraflar yararına bozulmuştur.
Davacı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, taraflar arasında düzenlenen hizmet sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki 23.03.2009 tarihli hizmet sözleşmesinin 9.2.b maddesi "Müşteri, işbu sözleşmede belirtilmeyen bir gerekçeyi ileri sürerek sözleşmeyi sona erdirmek istediği takdirde asgari 3 ay önceden noter marifetiyle feshi ihbar yapabilir. Süreye uymadan sözleşmeyi feshetmesi halinde 3 aylık hizmet bedelini ödemeyi kabul ve taahhüt eder." hükmünü içermektedir. Mahkemece de kabul edildiği üzere, davalı tarafça anılan hükme uygun olarak fesih bildiriminde bulunulmamıştır. Davacı tarafa gönderilen 30.09.2009 tarihli fesih ihbarnamesi başlıklı yazıda, herhangi bir fesih nedeni açıklanmaksızın sözleşmenin 29.10.2009 tarihi itibariyle feshedildiği bildirilmiştir. Yargılama aşamasında davalı vekili, dava konusu sözleşmeyi müvekkili şirket adına imzalayan çalışanı ..."ın, aynı zamanda davacı şirketin bağlantılı olduğu başka bir şirketin ortağı olduğunun ve sözleşme bedeli piyasa rayiçlerinin çok üzerinde belirlenerek haksız menfaat temin edildiğinin tespit edildiğini, sözleşmenin feshinin bu nedenle haklı olduğunu savunmuştur. Ancak, az yukarıda anılan hükme göre, eğer davalı müşteri asgari 3 ay önceden noter marifetiyle fesih ihbarında bulunmamış ise 3 aylık hizmet bedelini ödemek zorundadır. Artık bu durumda 3 aylık hizmet bedeli alacağı yönünden sözleşmenin feshinin haklı bir nedene dayanıp dayanmadığının araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. Sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı hususu 3 aylık hizmet bedelini aşan kazanç kayıpları ve diğer maddi zararlar açısından önem arz etmektedir. Mahkemece, bu hüküm gözönünde bulundurularak 3 aylık hizmet bedelinin hüküm altına alınması yerinde olmuştur.
Bu durumda Dairemizce davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddedilmesi, davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden ise; "Davacı tarafın 3 aylık hizmet bedeli alacağı üzerindeki talebi yönünden, sözleşmenin anılan maddesi hükmüne göre, sözleşmede gösterilmeyen bir nedenle de olsa feshin haklı bir gerekçeye dayanması ve kanunen korunmaya değer haklı bir nedeninin gösterilmesi gerekir. Sözleşmenin feshe ilişkin 9/2-a maddesi hükmü ile birlikte konu ele alındığında, sözleşmede bazı fesih nedenlerinin ayrıca belirtildiği, 9.2.b maddesinde ise fesih nedenlerinin bunlarla sınırlı olmadığı, başka bir gerekçe ile de fesih yoluna gidilebileceğinin bazı koşullar getirilerek kararlaştırıldığı görülmektedir. Bu itibarla anılan 9/b madde hükmünde ilgili tarafa keyfi fesih hakkının tanındığını kabule imkân bulunmamaktadır. O halde, diğer durumlarda olduğu gibi somut olayda da davalının, fesih için fesih ihbarının yapıldığı tarihte doğmuş olmak kaydıyla bir sebep göstermesi ve tazminatla sorumlu tutulmaması için de bu sebebin haklı olması gerekmektedir. Davalı vekilince, müvekkili olduğu şirket adına sözleşmeye yapan kişi ile
davacı şirketin işbirliği içerisinde hareket ettiğinin tespit edildiği ve bu nedenle taraflar arasındaki güven ilişkisinin zedelendiği yönünde, yargılama aşamasında ileri sürülen fesih nedenleri hakkında mahkemece inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Bu durumda, mahkemece, davalı tarafından fesih ihtarında belirtilmeyen ancak yargılama aşamasında usulüne uygun olarak ileri sürülen fesih nedenini kanıtlayıcı delillerin ibraz ettirilmesi, davalının fesih ihtarı ve sonradan ileri sürdüğü fesih nedeni ve taraflar arasındaki sözleşme maddeleri kapsamı da birlikte değerlendirilerek, öncelikle davalı tarafından sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, haklı ise, davacı tarafın 3 aylık hizmet bedelini aşan tazminat talepleri ile ilgili şartların oluşup oluşmadığı üzerinde durulması, gerektiğinde uzman bilirkişi kurulundan açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak oluşacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. " şeklinde, (sadece) davacı yararına bozma yapılması gerekirken, davalı yararına da bozulduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile, mahkeme kararının davacı yararına değişik gerekçe ile bozulmasına ve bozma ilamının aşağıdaki şekilde düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile, Dairemizin 02.10.2014 tarih ve 3321 E., 6165 K. sayılı bozma ilamına, 1. sayfanın sonunda yer alan “Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir” paragrafında sonra, “1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.” paragrafının 1 numaralı bent olarak yazılmasına, işbu karar düzeltme ilamının 2. sayfasının son paragrafında başlayan ve 3. sayfanın ilk paragrafında devam eden "Davacı tarafın ... doğru olmamıştır" şeklinde davacı yararına açıklanan bozma nedenlerinin, Dairemiz bozma ilamına, bu “1-” numaralı bentten sonra ayrı bir paragraf halinde ve "2-Davacı vekilinin, temyiz itirazlarına gelince;" ibaresinden sonra gelmek üzere eklenmesine, mahkeme kararın değişik bu gerekçe ile davacı yararına BOZULMASINA, Dairemiz bozma ilamının “ SONUÇ ” bölümünün tamamının hükümden çıkarılarak yerine, "SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davalıdan alınmasına, davacıdan alınan peşin harcın istek halinde iadesine, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.” ibarelerinin yazılması ve bozma ilamının altına aşağıdaki harç dökümünün yapılması suretiyle Dairemiz bozma ilamının DÜZELTİLMESİNE, davacıdan alınan karar düzeltme harcının istek halinde iadesine, 13.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.