10. Hukuk Dairesi 2016/3532 E. , 2018/4150 K.
"İçtihat Metni"......
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalıya bağlanan gelir nedeniyle oluşan Kurum zararının davalıdan 5510 sayılı Yasanın 21. ve 23. maddeleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
1-Davacı Kurum; 18.08.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalıya bağlanan gelirin tahsilini istemiş, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi ...... hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
Somut olayda, hükme esas alınan kusur raporuna göre, davalı işveren ... "ın %50 oranında, alt işveren.....%20 oranında, kazalının % 30 oranında kusurlu oldukları kabul edilmek suretiyle hüküm kurulduğu anlaşılmış ise de ceza dosyasında savcılıkça alınan kusur raporuna göre asıl işveren ..."nın tali ,alt işveren .....tali, kazalının asli kusurlu olduklarının belirtildiği, yine tazminat dosyası olan ...... 9. İş Mahkemesi"nin 2009/1164 Esas sayılı dosyasında hükme esas alınan kusur raporuna göre bina sahibi ..."ın işveren sıfatıyla % 50 oranında ,kazalının % 40 oranında,.....ekipbaşı konumunda olup %10 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ise de,raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Ceza dosyasının kesinleşmesi halinde, ceza davasında kusurlu bulunarak mahkum olanlara, zararlandırıcı sigorta olayının meydana gelmesinde az da olsa bir miktar kusur verilmesi gereği gözetilerek, ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın mahkumiyet niteliğinde bulunmadığı gözönünde bulundurularak, iş kazasının olduğu meslek kolu ile iş ve işçi güvenliği konusunda uzman bilirkişi kurulundan mevcut raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde ve davalı ... ile Nazım Yıldırım arasındaki ilişki de irdelenmek suretiyle (eldeki dosyada taşeron olarak nitelendirilip, tazminat dosyasında ekipbaşı olduğu gerekçesiyle kusur atfında bulunulduğu hususu dikkate alınarak) yeniden kusur raporu alınarak sonuca gidilmelidir.
2-5510 sayılı Kanunun “Süresinde Bildirilmeyen Sigortalılıktan Doğan Sorumluluk” başlıklı 23’üncü maddesinin 1 ve 2’nci fıkralarındaki düzenlemeye göre; işverenin rücu alacağından sorumluluğu için, çalıştırılan sigortalının işe giriş bildirgesinin süresi içinde Kuruma verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmesinden veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten sonra meydana gelmemiş olması gerekir. Başka bir deyişle; sigortalının bildirimi kanunda belirtilen sürelerden sonra yapılsa bile, zararlandırıcı sigorta olayı işe giriş bildirgesinin verildiği veya çalışmanın Kurumca tespit edildiği tarihten sonra meydana gelmiş ise; işverenin anılan düzenleme kapsamında sorumluluğu yoluna gidilemez.
Sözü edilen madde ile; işverenin kaçak işçi çalıştırmasının önlemesi amaçlanmış olup, maddenin düzenleniş şeklinden de açıkça anlaşılacağı üzere, 23’üncü maddeye göre işverenin sorumluluğu kusursuz sorumluluk ilkesine dayanır. Zararlandırıcı sigorta olayında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe girişi süresinde Kuruma bildirilmemiş ise, Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarının tamamından sorumlu tutulması gerekir. Öte yandan; Anılan maddeye göre, işverenin sorumluluğu kusursuzluk ilkesine dayanmakta olup, zararlandırıcı sigorta olayında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe giriş bildirgesi yasal süre içerisinde Kuruma verilmemişse ve zararlandırıcı sigorta olayı bu yasal süreden sonra meydana gelmişse, Kurumca yapılan sigorta yardımlarından 23. maddeye göre sorumlu tutulması, bu durumda tarafların kusur oranı gözetilmeksizin ve gerçek zararı hesabı yapılmaksızın belirlenen ilk peşin sermaye değerinden, Borçlar Kanunu 43 - 44. maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun % 50"sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak Kurum zararının belirlenmesi gerekmektedir.
Kabule göre mahkemece yukarıdaki ilkeler çerçevesinde işverenin 5510 sayılı Kanunun 23. maddesine göre sorumlu olması halinde, Borçlar Kanunu 43 - 44. maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun %50"sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak Kurum zararının belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin, hakkaniyet indiriminin hatalı yapılması isabetsizdir.
Öte yandan davanın İş Mahkemesi sıfatıyla açıldığı ancak karar başlığında ..... Hukuk Mahkemesi olarak belirtilmesine ilişkin yanlışlık 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 304. maddesi gereğince mahallen düzeltilebilir nitelikte olduğundan bozma nedeni yapılmamıştır.
Mahkemece yukarıda belirtilen fiili ve hukuki durumlar dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 26.04.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.
......