17. Hukuk Dairesi 2015/12659 E. , 2018/2206 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... ve ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkili sigorta şirketinin davaya konu ... ilçesi, ... Mah. ... Mevkii 1152 ada, 115 parselde kayıtlı ana taşınmazın 4.kat 7 nolu ve 5.kat 8 nolu bağımsız bölümlerini konut sigorta poliçeleri ile sigorta teminatı altına aldığını, 27.05.2009 tarihinde ana taşınmazın bodrum katında çıkan yangın sonucu sigortalının 7 ve 8 nolu dairelerinde hasar oluştuğunu, buna dayalı olarak da davacı şirketin 11.08.2009 tarihinde bu dairelerin sahiplerine 7 nolu daire için 23.179,89 TL ve 8 nolu daire için de 20.409,84 TL"lik ödemede bulunduğunu, yangının ana taşınmazın ortak yerinden kaynaklanması sebebiyle tüm maliklerin zarardan arsa payları oranında sorumlu olduklarını, ana taşınmazda davacının sigortalısı olan 7 ve 8 nolu bağımsız bölümlerin dışındaki 1,2,3,4,5,6 nolu bağımsız bölümlerin davalılara ait olduğunu, davalıların toplam arsa payının 60/80 olduğunu, buna göre davacının ödediği toplam 43.589,73 TL zarardan davalıların arsa payına 32.692,29 TL ana para düştüğünü belirterek her bir davalıdan 10.897,43"er TL ana para rücu alacağının 11.08.2009 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar ... ve ... vekili; davaya konu yangının olduğu tarihte davalılara ait gözüken bağımsız bölümlerin davalılara dava dışı inşaat şirketi olan ... İnş.Ltd.Şti. tarafından teslim edilmediğini, bu nedenle de davalıların değil, bu inşaat şirketinin sorumlu olduğunu, zaten sorumluluğuna ilişkin olarak dava dışı inşaat şirketinden alınan yazının da dosyaya konduğunu belirterek müvekkilleri yönünden davanın husumetten reddini savunmuştur.
Davalı ...; davaya konu yangının kendisinin ana taşınmazdaki 2 ve 4 nolu bağımsız bölümlerini satın almadan önce meydana geldiğini bu nedenle de davacıya karşı bir sorumluluğunun bulunmadığını savunmuştur.Diğer davalı ...; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davalı ... hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalılar ..., ... ve birleştirilen davanın davalısı ... hakkındaki davanın kabulüne, her bir davalının hissesine düşen 10.897,43 TL ana paranın 11.08.2009 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... ve ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, davacı ... şirketi tarafından sigortalıya yapılan ödemenin; kat maliklerinden rücuen tahsili istemine ilişkindir.10.04.1992 Gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilmeyen bir yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İBK"nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK"nun 381-389. maddelerinde (6100 sayılı HMK"nın 294-297. maddeleri), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK"nın 297/II maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır.Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur.Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.Somut uyuşmazlıkta; yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı 09/07/2014 tarihli kısa kararda, “Bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne” denildiği halde; gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, "Davalı ... hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalılar ..., ... ve birleştirilen davanın davalısı ... hakkındaki davanın kabulüne, her bir davalının hissesine düşen 10.897,43 TL ana paranın 11.08.2009 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan alınarak davacıya verilmesine," denildiği görülmektedir.Bu durum Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre; davalı ... ve ... vekili ve davalı ...’un sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, resen hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... ve ... vekili ve davalı ...’un sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ..., ... ve ..."a geri verilmesine 12/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.