14. Hukuk Dairesi 2017/1780 E. , 2017/8241 K.
"İçtihat Metni"
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.11.2012 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.12.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 02.10.2011 tarihinde vefat eden muris ..."un terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece ilk olarak, TMK"nın 605/2. maddesi uyarınca mirasın hükmen reddine karar verilmiş, davalı vekilinin temyiz talebi üzerine Dairemizin 27.04.2015 tarih, 2015/2636-4696 E. K. sayılı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne, davacıların muris ... terekesi borçlarından davalıların borçlu olmadığının tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanunu"nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu"nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Davanın kabulüne karar verilmiş ise de mahkemece yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. Kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir.
Mahkemece yapılan araştırmalarda ölüm tarihinin esas alınmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, murisin 02.10.2011 tarihi itibariyle üzerine kayıtlı gayrımenkul, araç, banka kaydı bulunup bulunmadığının tespiti için tapuya, emniyete, bankalara yazılmalı, davalı ...."nin muristen alacaklı olduğu sayılı dosyalarındaki borç ölüm tarihi itibariyle sorulmalı, davalıaaliyetinin 31.12.2012 tarihi itibariyle sonlandırıldığını beyan etmiş ise de, cevabi yazısında şirket kaydının devam ettiği bildirildiğinden aradaki çelişkinin giderilerek şirket işlemleri sebebiyle davacıların mirası kabul anlamına gelebilecek davranışlarda bulunup bulunmadıkları araştırılmalıdır.
Ayrıca, murisin ölüm tarihi itibriyle terekesinin borca batık olması sebebiyle TMK 605/2. maddesi gereğince mirasın hükmen reddine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken davacıların muris ... terekesi borçlarından davalıların borçlu olmadığının tespitine de karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de; mahkemece davanın niteliği gereği davalı-alacaklıların, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmediği, bilmesinin mümkün olmadığı, yapılan yargılama sonrasında terekenin borca batık olup olmadığına karar verildiği göz önünde bulundurularak yargılama gideri ve harçtan davalının değil davacının sorumlu tutulması, davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.11.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.