Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/10
Karar No: 2019/401
Karar Tarihi: 04.04.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/10 Esas 2019/401 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/10 E.  ,  2019/401 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk


    Taraflar arasındaki “faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince (fikri ve sınaî haklar hukuk mahkemesi sıfatıyla) mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen 02.06.2014 tarihli ve 2014/892 E., 2014/287 K. sayılı kararın davacı vekilince temyizi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, 15.10.2014 tarihli ve 2014/13586 E., 2014/15604 K. sayılı kararı ile:
    “…Davacı vekili, 27/11/2008 başvuru tarihli, 2008/09086 numaralı faydalı model tescil belgesinin 551 sayılı KHK"nın 5. ve 10. maddelerinde belirtilen koruma şartlarını taşımadığını, yenilik unsurunun bulunmadığını ileri sürerek, faydalı model belgesinin hükümsüzlüğünü ve sicil kayıtlarının terkinini talep ve dava etmiştir
    Davalı vekili, faydalı model belgesinin yeni olma sıfatına haiz olup, tekniğin bilinen durumunun aşıldığını ve davacı tarafça benzer olduğu iddia edilen buluş ile aralarında önemli farklar olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma ve dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, Manisa"da ayrı bir fikri ve sinai haklar hukuk mahkemesinin bulunmadığı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu"nun 24.03.2015 tarih ve 188 sayılı kararı ile; fikri ve sinai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, iki asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde 1 numaralı asliye hukuk mahkemesi"nin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin 5846 sayılı FSEK 551, 554, 555 ve 556 sayılı KHK"lardan kaynaklanan hukuk davaları için "yetkilendirilmesine" karar verildiği, 14.09.2012 dava tarihi itibarıyla Manisa Adli Yargı Adalet Komisyonu merkezinde 2 adet asliye hukuk mahkemesi bulunduğundan, Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin HSYK"nın 24.03.2005 tarih, 188 sayılı kararına göre 14/09/2012 dava tarihi itibarıyla eldeki davaya bakmaya görevli ve yetkili olduğu, mahkemenin 08.07.2013 tarihi itibariyle faaliyete geçmesi nedeniyle ancak bu tarihten itibaren yukarıda belirtilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davalarına bakabileceği, dava tarihi itibariyle yetkili olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkemenin, aynı mahkemenin daireleri olup, görevlerinin de aynı olduğu, HSYK"nın 24.03.2005 tarihli kararının sadece asliye hukuk mahkemesinin hangi dairesinin ihtisas mahkemesi sıfatıyla davaya bakmakla yetkilendirilmesine ilişkin olup, göreve ilişkin olmaması ve söz konusu kararda yeni mahkeme kurulması halinde, önceden açılan davaların yeni mahkemeye devredileceğine ilişkin bir hüküm de bulunmaması nedeniyle, Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin halen eldeki davaya bakmaya görevli olduğu zira, her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirileceği, görevin dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetileceği gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın HMK"nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine, görevli mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Ancak, uyuşmazlığa 551 sayılı KHK"nin faydalı modele ilişkin hükümleri tatbik edilecektir. O halde, anılan KHK"nin 146/1 maddesi uyarınca davanın fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararı gereğince, bu davalar bakımından fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan ve Adli Yargı Adalet Komisyonu"nun bulunduğu merkezde yer alan asliye hukuk mahkemelerinde tek asliye hukuk mahkemesi varsa o mahkeme, iki asliye hukuk mahkemesi varsa 1 numaralı ve 2’den fazla asliye hukuk mahkemesi varsa 3 numaralı asliye hukuk mahkemesi ihtisas mahkemesi sıfatıyla görevlidir. Anılan HSYK kararında dava tarihi itibariyle görevli olan mahkemenin davaya bakmaya devam edeceğine dair bir belirleme de bulunmadığına göre, işbu uyuşmazlığa bakmakla Manisa 3 numaralı Asliye Hukuk Mahkemesi"nin görevli ve yetkili olduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde davanın görev yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…”
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, davalı adına tescilli faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkindir.
    Davacı vekili, davalıya ait 2008/09086 numaralı faydalı model belgesinin 551 sayılı KHK"nın 5 ilâ 10’uncu maddelerinde belirtilen koruma şartlarını taşımadığını ve yenilik unsurunun bulunmadığını ileri sürerek, davalı faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin faydalı model belgesinin yeni olma sıfatını haiz olduğunu, davacı tarafça benzer olduğu iddia edilen buluş ile aralarında önemli farklar bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Yerel Mahkemece, davaya konu faydalı model belgesinin yenilik doğurucu vasıfta olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün davacı vekili temyizi üzerine;
    Özel Dairece, rapora davacı vekilince ciddi itirazlar ileri sürüldüğünden mahkemece aralarında makine mühendisi ve elektrik elektronik mühendisi bilirkişilerden oluşan yeni bir heyetten rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece Özel Daire bozma kararına uyularak yargılama yapılmış ise de, Manisa’da 3. Asliye Hukuk Mahkemesi kurulduğu ve HSYK’nın ilke kararları gereğince 3. Asliye Hukuk Mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin Fikrî Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla davalara bakması gerektiği, görev hususunun kamu düzenini ilgilendirmekle her aşamada resen dikkate alınması gerektiğinden mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
    Görevsizlik kararının kesinleşmesi ve dosyanın Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi üzerine anılan mahkemece dava tarihi itibarıyla yetkili olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi aynı mahkemenin daireleri olup, görevlerinin de aynı olduğu, HSYK"nın 24.03.2005 tarihli kararının sadece Asliye Hukuk Mahkemesinin hangi dairesinin ihtisas mahkemesi sıfatıyla davaya bakmakla yetkilendirilmesine ilişkin bulunduğu, göreve ilişkin olmaması ve söz konusu kararda yeni mahkeme kurulması hâlinde önceden açılan davaların yeni mahkemeye devredileceğine ilişkin bir hüküm bulunmaması nedeniyle Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine ve davanın HMK"nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece yukarıda karar başlığında yazılı gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiş, direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, özel kanunlarına göre kurulmuş olan ihtisas mahkemelerinin yargı alanlarının yeniden belirlenmesi ile ihtisas mahkemesi kurulmayan yerlerde bu mahkemelerin görev alanına giren iş ve davalara hangi mahkemenin bakması gerektiği hususlarında HSYK’nın 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında dava tarihi itibariyle görevli olan mahkemenin davaya bakmaya devam edeceğine dair bir belirleme bulunmadığı ve 551 sayılı KHK’nın 146’ncı maddesi nazara alındığında eldeki davada görevli mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi mi, yoksa 08.07.2013 tarihinde faaliyete geçen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
    Öncelikle belirtilmelidir ki genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir.
    Bilindiği üzere, medeni yargılamada ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama bulunmamaktadır.
    Genel mahkemelerin bakacakları davalar belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup, aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt 1, s.164).
    Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür.
    Genel mahkemelerin kuruluşunda olduğu gibi özel mahkemelerin (veya ihtisas mahkemelerinin) kuruluşu da mutlaka ayrı (özel) bir kanun hükmü ile düzenlenir. Özel mahkemelerin kuruluşunun tabii hâkim ilkesine aykırı düşmeyeceği 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 37’nci maddesinde belirtilmiştir.
    Türk medeni yargılama hukukunda özel kanunlarla kurulmuş özel mahkemeler; kadastro mahkemeleri, icra mahkemeleri, tüketici mahkemeleri, aile mahkemeleri, fikri ve sınaî haklar hukuk mahkemeleri, denizcilik ihtisas mahkemesi ile iş mahkemeleridir.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir ( 5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı).
    Usul hukukumuzda mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir (HMK m.1). Mahkemenin görevli olması aynı zamanda dava şartıdır (HMK m.11/1-c). Bu nedenle taraflarca yargılamanın her aşamasında görev itirazında bulunulabileceği gibi taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemenin de yargılamanın her aşamasında görevli olup olmadığını resen gözetmesi ve görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı vermesi gerekir (HMK m.115). Davaya bakan hüküm mahkemesi gibi kanun yolu incelemesini yapan üst mahkemelerin de görev hususunu resen gözetip, hükmü veren mahkemenin görevli olup olmadığını incelemesi gerekir. Hatta bunun için tarafların hükme karşı görevsizlik nedeniyle kanun yoluna başvurmuş olmalarına dahi gerek yoktur.
    Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukuki ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukuki niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar verilmelidir. Davanın görev nedeniyle reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
    Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
    Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
    Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
    O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
    Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
    4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
    Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve 2011/11-233 E., 2011/330 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
    Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararında fikri ve sınai haklar hukuk mahkemeleri konusunda İstanbul ve Ankara"da kurulup, faaliyete geçirilen fikri ve
    sınai haklar hukuk mahkemelerinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile 551 sayılı Patent Haklarının Korunması, 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması, 555 sayılı Coğrafi İşaretlerin Korunması, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamelerinden kaynaklanan hukuk davaları için ihtisas mahkemeleri olarak belirlenmesine, yargı çevrelerinin ise kuruldukları yerin mülki hudutları olarak tespit edilmesine; fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmayan yerlerde, yukarıda zikredilen Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerden kaynaklanan hukuk davaları için; bir asliye hukuk mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin, ikiden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye hukuk mahkemesinin yetkilendirilmesine, ilgili mahkemelerin yargı çevrelerinin ise adli yargı adalet komisyonlarının merkez ve mülhakatları olan ilçeleri kapsayacak şekilde belirlenmesine karar verilmiştir. Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
    O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
    Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
    Hâl böyle olunca yerel mahkemenin Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki direnme kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, bir kısım üyeler tarafından eldeki davada HSYK"nın 24.03.2005 tarihli ve 188 sayılı kararı gereğince derdest davalara mahkemelerince devam edileceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı, bu nedenle dava açıldıktan sonra kurulan Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olduğu gerekçesiyle direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
    Tüm bu nedenlerle yerel mahkemenin yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun olan direnme kararının onanması gerekmiştir.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararının ONANMASINA, gerekli temyiz ilâm harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3’üncü maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440/III-3. maddesine göre karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 04.04.2019 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi