Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 3.10.2011 tarih, 2010/29240- 2011/2551 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu ödeme emrinin tebliğinden sonra alacaklı M.S.görüşülüp borç miktarından sulh olunduğunu, alacaklı M.S.e ödeme yapıldığını ve Adana 7. Noterliğinden 30.04.2010 tarih ve 06260 yevmiye nolu ibraname ile feragatname alındığını, bu feragatnameye rağmen 17.06.2010 tarihinde Antalya 6. İcra Müd. 2010/2982 Tal. Sayılı dosyasından müvekkilinin evinde haciz yapıldığını, müvekkilinin böyle bir borcu olmadığından Mersin 1. Icra Müd. 2010/3531 sayılı dosyasında alacaklı tarafından feragata rağmen açılan takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı vekili ise; İbranameyi veren şahıs ile müvekkilinin aynı kişiler olmadığını, ibranamedeki imzanın davalı alacaklıya ait olmadığını belirterek davanın reddi ile %40 tan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, alacaklının imzası noterce onaylanan ibranamenin sahteliğini iddia ettiğini, ancak bu hususa ilişkin olarak HUMK 314 maddesi kapsamında sahtelik davası açmadığını, Noterce düzenlenmiş belgenin sahteliği konusunda mahkememizin inceleme yapma yetkisi bulunmadığından itirazın kabulü ile takibin iptaline karar verilmiştir. Mahkeme kararı Dairemizce 3.3.2011 tarihinde onanmıştır.
Borçlu tarafın itfa nedeni olarak dosyaya sunduğu Adana 7. Noterliğinden 30.04.2010 tarih ve 06260 yevmiye nolu ibraname ile feragatname fotokopi olup, mahkeme tarafından aslı getirtilerek incelenmemiştir.
Ayrıca borçlunun sunduğu belgenin sahte olduğu ,Adana Kriminal Polis Lab.Md.nün 29.12.2010 havale tarihli raporu ile saptandığı ve borçlu S.A.hakkında senetle ilgili olarak Ceza Mahkemesi’nde sahtecilik nedeni ile dava açıldığı belirtilmiştir. ( Hukuk Genel Kurulu’nun 06.02.2002 tarih ve 2002/19-18 esas, 2002/48 karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere). HUMK. 314 – 316 – 317. maddeleri gereğince, usulüne göre açılmış bir sahtecilik davası sırasında senedin bilirkişi marifeti ile incelenmesine ve olaydan haberdar olanların dinlenmesine karar verildiği takdirde, senet o dava sonunda verilecek hükme kadar hiçbir işleme ve isteğe esas tutulamaz.
Mahkemece, ceza davasıyla ilgili dosya, yukarıdaki ilkelere göre re"sen incelenip “ön mesele olarak kabulü ile, sonucunun beklenmesine gerek olup olmadığı” saptanmadan da sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle mahkeme kararının bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla, alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Alacaklının karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 3.3.2011 tarih, 2010-29240 Esas, 2011-2551 sayılı onama kararının kaldırılarak mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 03.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.