Davacılar V.. A.. vd vekili Avukat C. A. tarafından, davalı M.. A.. aleyhine 14/11/2007 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19/03/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davalının diğer temyiz itirazlarına incelenmesinde; Dava, haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, destekleri olan İsmail Aktuna"nın davalı tarafından öldürülmesi nedeniyle maddi ve manevi kayba uğradıklarını belirterek, tazminat isteminde bulunmuşlardır. Davalı, desteğin ölümünde herhangi bir kusurunun olmadığını, açılan davayı kabul etmediğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Davalı ile destek İsmail Aktuna arasında meydana gelen tartışma ve kavga olayı sonrası desteğin ölümüne ilişkin davalı hakkında Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi"nde yapılan yargılama sonucunda, mahkemenin 10.10.2007 tarih, 2006/145 E ve 2007/249 K sayılı kararı ile davalının desteğin taksirle ölümüne neden olması nedeniyle 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır. Mahkemece, davalı hakkındaki ceza yargılaması da esas alarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Borçlar Yasası"nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir. Davaya konu olayda; ceza yargılamasında davalı hakkında taksirle ölüme neden olmak suçundan mahkumiyetine karar verildiği, desteğin ölümünün yalnızca davalının fiilinden kaynaklanmadığı ve bu konuda kusura ilişkin rapor alınmasının da mümkün olmadığı dikkate alındığında, BK"nın 43. maddesi uyarınca hükmedilen maddi tazminattan uygun bir hakkaniyet indirimi yapılması gerekmektedir. Mahkemece bu hususun gözetilmemesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.