Taraflar arasındaki “boşanma, nafaka ve tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Karabük 1.Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.05.2007 gün ve 2006/424-2007/288 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 12.03.2009 gün ve 2009/1085-4532 sayılı ilamı ile;
(...1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanmaya neden olan olaylarda başka kadınla yaşayan davacı kocanın daha ziyade kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre davalı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK.m.175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru görülmemiştir.
3-Velayet kamu düzenine ilişkin olup karardan sonra dosyaya giren delillerden davacı babanın velayeti kendine verilen müşterek çocuklar 1993 doğumlu D... ve 1995 doğumlu M... e karşı velayet görevlerini yerine getirmediği anlaşıldığından müşterek çocukların velayetinin davalı anneye verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece bozma ilamının (2) bendine uyulmuş; (3) numaralı bendi yönünden önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN:Taraf vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; boşanma, nafaka ve velayet istemine ilişkindir.
Mahkemece taraflar arasında sürekli tartışma olduğu, geçinemedikleri, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilerek tarafların boşanmalarına, boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadının ağır kusurlu olması nedeniyle nafaka isteminin reddine, çocukların yaşları, menfaatleri ve istekleri nazara alınarak velayet haklarının davacı babaya verilmesine karar verilmiştir.
Özel Dairece; başka kadınla yaşayan davacı koca daha ziyade kusurlu bulunarak davalı kadın yararına yoksulluk nafakası hükmedilmemesi ve karardan sonra dosyaya giren delillerden davacı babanın velayet görevlerini yerine getirmediği anlaşıldığından velayetin anneye verilmesi gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.
Kararın boşanmaya ilişkin bölümü kesinleşmiş; mahkemece; nafakaya yönelik bozma ilamına uyulmuş, velayet konusunda direnildiğinden bahisle “Her ne kadar velayetin değiştirilmesi talebine esas Karabük Sulh Ceza Mahkemesinin 2008/474 esas sayılı dosya içeriği gösterilmişse de yapılan yargılama sonunda sanıklar A... Ç.... ve D.... A... "ün kötü muamele suçundan beraat ettikleri, ceza dosyası içeriğinden de davalı-davacı A... Ç... in çocuklarına kötü muamele de bulunmadığının anlaşıldığı ve velayetin babadan alınmasını gerektirir hususların ispatlanmadığı” gerekçesi ile velayetin anneye verilmesine, birleşen davada talep edilen hususlar hakkında asıl davada karar verildiği için birleşen davanın ispatlanamaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında; işin esasına girilmeden evvel temyize konu kararın direnme niteliğinde olup olmadığı ön sorun olarak ele alınmış; tartışılmıştır.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmaya açıkça uyulması yönünde karar vermemiş olmalı; bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (HUMK.429 mad.).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak ve gerekçesini değiştirerek veya açıkça bozma ilamına uyarak karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise; D... N... Ç... kararın verilmesinden sonra 25.11.2008 tarihinde ek temyiz dilekçesi ile davacı kocanın başka bir kadın ile yaşadığını bu nedenle velayetin değiştirilmesi konusunda dava açtığını, ayrıca velayet kendisine verilen babanın birlikte yaşadığı kadının çocuklara kötü davrandığını ileri sürmüş buna dair bir kısım hazırlık evrakları ile velayet hakkında açtığı dosyanın evraklarını temyiz dilekçesi ile birlikte ibraz etmiştir. Özel dairece ilgili belgeler dikkate alınarak mahkeme kararı bozulmuştur. Yargılama aşamasında davacı A... Ç... ve birlikte yaşadığı iddia edilen dava dışı kadın hakkında açılan kamu davasında Sulh Ceza Mahkemesince sanıkların beraatine karar verilmiş, 30.04.2009 tarihinde verilen beraat kararı kesinleşmiştir. Mahkemece daha önce dosyada bulunmayan ve değerlendirmeye de alınmayan bu delile açıkça dayanılmış, bozma ilamından da esinlenilerek içeriği değerlendirilmiş; ilk kararın gerekçesi değiştirilerek “önceki kararda direnildiğinden” bahisle hüküm oluşturulmuştur.
Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı bu karar gerçekte direnme olmayıp, bozmadan esinlenilerek toplanmış yeni delile dayalı, yeni hüküm niteliğindedir.
Diğer taraftan, mahkemece nafakaya yönelik bozma ilamına açıkça uyulmuş; yeni bir hüküm oluşturulmuştur.
Taraf vekilleri her iki hüküm yönünden de temyiz isteminde bulunmuşlardır.
Mahkemenin nafaka ve velayet konusunda oluşturduğu bu yeni hükümlere yönelik temyiz itirazlarının inceleme merci ise Hukuk Genel Kurulu olmayıp; Özel Daire’dir.
Hal böyle olunca; dosyanın her iki yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ve davalı vekillerinin nafaka ve velayete ilişkin her iki yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 01.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.