14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/17128 Karar No: 2017/8217 Karar Tarihi: 07.11.2017
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/17128 Esas 2017/8217 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/17128 E. , 2017/8217 K.
"İçtihat Metni"
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.06.2014 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 02.07.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalı, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davalı ve davacı vekilleri temyiz etmiştir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz, paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Taşınmazı kullanan paydaşların paylarının tamamına karşılık gelen bir alanı kullanmaları da gerekmemekte olup, davacının ve davalıya pay satan eski paydaşların hukuken geçerli olmasa bile bir eylemli paylaşmasının söz konusu olup olmadığının tespiti önem taşır. I-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. II-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir. Somut olayda, davacı, 13.05.2011 tarihinde dava konusu taşınmazdaki 9/160 payı üzerinde bırakıp, 17/150 payın çıplak mülkiyetini satış yoluyla temlik etmiş, ise çıplak mülkiyeti ..."ya satmıştır. Mahkemece davacının taşınmazda kullandığı bölüm bulunması nedeniyle, pay satın alan davalıya karşı önalım hakkı kullanmasının, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı, taşınmazdaki 17/150 payın çıplak mülkiyetini devralmış olup, paydaş olan davacının önalım davası açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Çıplak mülkiyeti devralan davalının, satın aldığı paya karşılık fiilen kullandığı bir yer bulunmadığına göre, taşınmazda fiili taksim yapılmış gibi davacının hakkını kötüye kullandığından söz edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davacı tarafa iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.