10. Ceza Dairesi 2015/5379 E. , 2017/3307 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı"nın, 08.09.2015 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan şüpheli ... hakkındaki iddianamenin iadesine dair İstanbul Anadolu 4. Çocuk Mahkemesi"nin 22/04/2015 tarihli ve 2015/185 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi"nin 08/05/2015 tarihli ve 2015/421 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 06.10.2015 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli hakkında, 21.05.2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin olarak İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 18/07/2014 tarihli ve 2014/76426 soruşturma, 2014/88 sayılı kararı ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 1 yıl süre ile denetimli serbestlik ve tedavi tedbiri uygulanmasına, ayrıca kendisine yüklenen yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu madde bulundurması veya kullanması halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağının ihtar edilmesine karar verildiği, erteleme kararının şüpheliye ve müdafiine tebliğ edildiği,
2- Tedavi ve denetimli serbestlik kararının infazı aşamasında, şüphelinin “Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından yapılan tebligata rağmen 10 gün içinde başvurmadığı” gerekçesi ile şüpheli hakkındaki kamu davasının ertelenmesi kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı,
3- İstanbul Anadolu 4. Çocuk Mahkemesi"nin 22/04/2015 tarihli ve 2015/185 sayılı kararı ile “şüphelinin yalnızca bir davetiyeye uymamasının ısrar olarak kabul edilemeyeceği” gerekçesiyle iddianamenin iadesine karar verildiği,
4- Cumhuriyet savcısının bu karara itiraz etmesi üzerine İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi"nin 08/05/2015 tarihli ve 2015/421 değişik iş sayılı kararı ile "iddianamenin iade gerekçeleri usul ve yasaya uygun olduğu" gerekçesiyle itirazın reddine kesin olarak karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, «5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 6545 sayılı Kanun ile değişik 191. maddesinde “(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasaklan ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.
(3) Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre Cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir.
(4) Kişinin, erteleme süresi zarfında;
a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,
hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” şeklinde düzenlemeye yer verildiği, 5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu"nun 5. Maddesinde “ (1) Hakkında herhangi bir tedbire hükmedilen kişi, karara uygun olarak müdürlüğün hazırladığı programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymak ve katlanmak zorundadır. (2) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.42.md) Denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yapılan çağrılara veya hazırlanan denetim planına uyarıya rağmen uyulmaması, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülük ihlali sayılır.” Yine Denetimli serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 40.maddesinde “(1) Denetimli serbestlik kararlarının kaydedilmesinden itibaren şüpheli, sanık veya hükümlülere üç iş günü içerisinde yapılacak yazılı veya elektronik tebligatta, tebliğden itibaren on gün içerisinde müdürlüğe başvurulması gerektiği belirtilir.
(2) Haklarında;
a) Adli kontrol tedbirine,
b) Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına, ilişkin karar verilen yükümlülerin müdürlüğe başvurması istenmez.
(3) Düzenlenen tebligatta, yükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen bir mazereti olmadan müdürlüğe gelmemesi veya hakkında belirlenen yükümlülüklerin gereğini yerine getirmemesi halinde, denetimli serbestlik kararının niteliğine göre kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebileceği, seçenek yaptırım veya tedbirin hapse çevrilebileceği ya da koşullu salıverilme kararının geri alınabileceği gibi gelmemenin hukuki sonuçları yükümlüye bildirilir.
(4) Usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen yükümlü on gün içerisinde müdürlüğe
müracaat etmezse komisyonun onayından sonra kayıt kapatılarak infaz dosyası Cumhuriyet başsavcılığına geri gönderilir.” şeklinde düzenleme yapıldığı; somut olaya bakıldığında ise suça sürüklenen çocuk hakkında verilen kamu davası açılmasının ertelenmesine dair kararda, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedildiği tedbir ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar edilmesi halinde dava açılacağının ihtar edildiği, bu kararın suça sürüklenen çocuk müdafiine usulüne uygun olarak tebliğ edilerek kesinleştiği denetimli serbestlik müdürlüğünce suça sürüklenen çocuk ve kanuni temsilcisine 10 gün içerisinde müracaat edilmesine ilişkin ihtarlı davetiye çıkartıldığı ve her ikisinin mernis adresine tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığı, bahse konu düzenlemeler uyarınca usulüne uygun olarak yapılan çağrıya karşın denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etmeyen suça sürüklenen çocuğun yükümlülüklerini yerine getirmemekte ısrar ettiğinin kabulü gerekeceği cihetle itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar tesisinde isabet görülmemiştir.» denilerek, İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi"nin 08/05/2015 tarihli ve 2015/421 değişik iş sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmüne yer verilmiştir.
Sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için; sanığa tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için tebligat yapılması, uymaması halinde "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında dava açılması gerekir.
Somut olayda "ısrar koşulu" gerçekleşmemiştir. Bu durum CMK"nın 174. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin kıyasen uygulanması sonucu bir "kovuşturma şartı" olduğundan, iddianamenin iadesine karar verilmesi yasaya uygundur. Bu nedenle iddianamenin iadesi kararına yönelik itirazın reddine karar verilmesi de yasaya uygun olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi"nin 08/05/2015 tarihli ve 2015/421 değişik iş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 06.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.