11. Hukuk Dairesi 2015/12978 E. , 2017/4050 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28.04.2015 tarih ve 2010/52-2015/176 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ile asli müdahil vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ... şirketince inşaat all risk sigorta poliçesi ile teminat altına alınan ...- ...-... yol yapım işinde 20/02/2009 tarihinde meydana gelen sel baskını sonucunda demir, beton ve kalıpların zarar gördüğünü ve sular altında kaldığını, davalı tarafça hasarın projelendirme hatasından kaynaklandığı ve bu itibarla sigorta teminatı kapsamı dışında olduğundan bahisle ödeme yapılmayacağının bildirildiğini oysa, hasarın sel baskını nedeniyle meydana geldiğini, proje hatasından kaynaklanmadığı ve teminat kapsamında olduğunu, işe ait tüm projelerin Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından müvekkili şirkete verildiğini, işlerin projeye uygun tam ve eksiksiz olarak yerine getirildiğini, davalı ... şirketince de sigorta yapılmadan önce projelerin görülüp kabul edilerek poliçe düzenlendiğini, hasarın proje hatasından kaynaklandığı kabul edilse dahi bunun müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, ihale hazırlık aşamasında yapılan çalışmalarda verilen projelere ve metrajlara göre keşif özeti yapıldığını ve tüm malzeme bedellerinin ihale bedeli kapsamında sigorta teminatı içerisinde olduğunu, 18/11/2008 tarihinde yapılan ek zeyilname ile şantiye tesis ve ekipmanlara ilişkin ilave zeyilname de yapıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında ıslah dilekçesi ile talebini 195.700,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, yol projesinin maksimum su seviyesi göz önüne alınmadan yapılması ve projelendirme hatası nedeniyle hasarın meydana geldiğini, projelendirme hatasının da teminat kapsamında olmadığını, şantiye ekipmanları hasarlarının da teminat harici olduğunu, inşaat hasarının da poliçe muafiyeti altında kaldığını, hasarın %20 sinin sigortalı üzerinde bırakıldığını ve ayrıca her bir hasarda 20.000 USD muafiyet şartının bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Asli müdahil vekili, hasara uğrayan iskele ve malzemelerin müvekkiline ait olup, davacı şirketin taşeron firmasına kiralandığını, meydana gelen olay nedeniyle müvekkilinin işbu iskele ve malzeme bedelleri mahrum kaldığı kira gelirlerinden kaynaklanan zararı bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 47.642,00 TL’nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sigorta konusunun ...-...-... devlet yolunun 0+000-40+850.53 kesimi yapım işi olduğu, poliçe kapsamında sel, seylap, yer kayması teminatının %80 sigorta şirketi, %20 sigortalı üzerinde kalacağı, minimum 20.000 USD tenzili muafiyet uygulanacağı konusunda tarafların anlaştıkları, poliçede inşaat malzemeleri ile ilgili taahhütlerin ayrıntılı olarak düzenlendiği, su baskınının şiddetli yağışlar neticesinde ortaya çıktığı, projelendirme hatasının söz konusu olmadığı ve meydana gelen hasarın sigorta teminatı kapsamı içinde olup, davacının talep edebileceği zarar miktarının 156.565,30 TL olduğu, asli müdahil tarafça açılan davanın ise, takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 156.565,30 TL’nin 28/08/2009 tarihinden itibaren reeskont faiziyle davalıdan tahsiline, asli müdahil tarafından açılan davanın ise, HMK’nın 150. m. gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ile asli müdahil vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) numaralı bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, inşaat all risk sigorta poliçesine dayalı hasar bedelinin tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece davanın yukarıda özetlenen gerekçe ile kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, asli müdahale talep eden tarafın, davacının isteminde yer alan hasar kalemleri arasında kendisine ait malzemelerin de bulunduğu iddiası karşısında, asli müdahilin hak iddia ettiği malzemelerin kime ait olduğu, asli müdahile ait olduğunun tespiti halinde ise, üçüncü kişiye ait olan malzemelerin sigorta teminatı kapsamına alınıp alınmadığı ve bu itibarla, davalı ... şirketinden bir talepte bulunulup bulunulamayacağı hususunda değerlendirme yapılıp, sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bu nedenle kararın davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
3- Ayrıca, mahkemece 28/08/2009 olarak kabul edilen faiz başlangıç tarihi hususunda herhangi bir gerekçe belirtilmediği gibi, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da; sigorta bedelini ödeme borcunun doğması için sigortacının zarar miktarını gösteren ekspertiz raporunun içeriğine vakıf olması ve bu itibarla dava konusu olayda da sigorta şirketinin ekspertiz raporunun düzenlendiği 28/08/2009 tarihte zarar miktarına vakıf olduğu dikkate alındığında temerrüt tarihinin de bu tarih kabul edilmesi gerektiği yönünde görüşte bulunulmuş ise de, dava konusu sigorta poliçesinde sel teminatı verilmiş olup, inşaat sigortası genel şartlarında temerrüt hususunda bir hüküm bulunmasa dahi, sel ve su baskını teminatına ilişkin olarak Yangın Sigortası Genel Şartları dışında ayrı bir genel şart bulunmayıp, Yangın Sigortası Genel Şartları’nın A.3.2.2 m. gereğince sel baskını için teminat verilmiş olduğundan, sel baskınından kaynaklanan işbu dava konusu hasar halinde de Yangın Sigortası Genel Şartları uygulanacağından ve Yangın Sigortası Genel Şartlarının B.8.1. maddesinde de “Sigortacı kesinleşmiş olan tazminat miktarını en geç bir ay içerisinde sigorta ettirene/sigortalıya ödemek zorundadır.” hükmü düzenlendiğinden, davalı ... şirketinin temerrüt tarihinin anılan hüküm gözetilerek belirlenmesi gerekirken, herhangi bir gerekçe de belirtilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle de davalı yararına bozulması gerekmiştir.
4- Asli müdahil vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise; Asli müdahil vekili tarafından 30/09/2011 havale tarihli dilekçeyle harcı da yatırılmak ve işbu davanın davacısı ile davalı ... şirketine husumet yöneltilmek sureti ile, ... İnş. A.Ş."nin taşeronu dava dışı ... İnş. Ltd. Şti."ye, ...-...-... yolunun ... şantiyesinde kullanılmak üzere iskele malzemesi kiralanarak gönderildiği ancak, 20/02/2009 tarihinde meydana gelen sel felaketi nedeniyle malzemelerin sular altında kaldığı belirtilerek iade edilmediği, o tarihten itibaren müvekkili tarafından malzemeler kullanılamadığı gibi, kiraya da verilemediği, bu nedenle zarara uğranıldığı oysa, ... İnş. A.Ş. tarafından işbu iskele malzemelerini de kapsar şekilde sigorta şirketine dava açıldığının öğrenildiği, dava sonucunda elde edilecek tazminatın bir kısmının müvekkiline ait malzemelerin bedelinden oluştuğu, bu nedenle davaya asli müdahale talebinde bulunduklarını ileri sürerek, kalıp iskelesi malzemesi bedeli ile kalıp iskele malzemelerinin kullanılamayışı nedeniyle mahrum kalınan kira bedellerinden oluşan alacağın, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 47.642,00 TL"sinin faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili isteminde bulunulduğu, her ne kadar mahkemece asli müdahil vekilinin 18/10/2011, 13/11/2012 ve 07/05/2013 tarihli celselere katılmayarak davasını takip etmediğinden bahisle dosyanın asli müdahil yönünden 3 kez işlemden kaldırıldığı ve 6100 sayılı HMK’nın 150. maddesi uyarınca da açılmamış sayılmasına karar verildiği belirtilmiş ise de, dosyanın incelenmesinde asli müdahil tarafından verilen dilekçenin duruşma gününün yakın olması nedeniyle tebliğe çıkartılmadığı ancak duruşma gününün tebliğ edilmediği 18/10/2011 tarihli celsede “asli müdahilin davayı takip etmemesi nedeniyle asli müdahale suretiyle açılan davanın HMK’nın 150. maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına” karar verildiğinin anlaşılması karşısında, asli müdahil vekiline duruşma günü tebliğ edilmeksizin davanın takip edilmediği gerekçesi ile dosyanın 18/10/2011 tarihli celse ara kararı ile işlemden kaldırılması ve netice olarak da 6100 sayılı HMK’nın 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmesi yerinde olmadığından, asli müdahele talebi yönünden işin esasının incelenip, sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bu nedenle kararın asli müdahil yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asli müdahil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın asli müdahil yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 03.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.