11. Hukuk Dairesi 2017/1297 E. , 2017/4049 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03.12.2014 tarih ve 2010/500-2014/747 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkilinin ve çocuklarının iş yerinde tüp gaz sızmasından kaynaklanan patlama sonucu ağır şekilde yaralandığını, uzun süre tedavi gördüklerini ve psikolojik tedavilerinin devam ettiğini, müvekkili iş yerinde davalı şirkete ait tüpün kullanıldığını, davalı şirketin de diğer davalı ... şirketi nezdinde tüpgaz mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu, olay nedeniyle müvekkillerinin maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve manevi tazminat istemi yönüyle davalı ... şirketinin sorumlu tutulmaması kaydıyla, şimdilik ... için 60.000,00 TL, ... için 20.000,00 TL, ... için 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı ...."den, ... için yüzünde sabit eser nedeniyle ekonomik geleceğinin sarsıldığını bu nedenle hayatta kazanma gücü kaybı için şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın ve ... için 1.000,00 TL maddi tazminat ile ... için 1.000,00 TL maddi tazminatın ayrıca iş yerinde oluşan maddi hasar için şimdilik 9.542,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen 18/08/2010 olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı .... vekili, davacıya ait iş yerinde birçok firmaya ait muhtelif LPG tüplerinin bulunduğunu, sızıntının diğer firmaların tüplerinden ya da bodrumda bulunduğu belirtilen davacıya ait mini yemek ocağının açma/kapatma düğmesinin bozuk veya davacılarca açık unutulmasından yahut mini yemek ocağının arızalı olması sonucu gaz sızıntısından meydana gelmiş olup, sigortalının tüplerinden kaynaklanmadığını ve bu tüplerde herhangi bir sızıntı ve imalat hatasının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... A.Ş. vekili, davacı iş yerinde değişik markalı 14 adet tüp bulunduğunu, bu durumun yasal mevzuata aykırı olması nedeniyle meydana gelen olayın sorumluğunun davacıya ait olduğunu, patlamaya müvekkili şirkete ait tüpün sebebiyet vermediğini, davacı iddialarının yersiz olup, ispatı gerektiğini, tazminat taleplerinin de fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 10/03/2014 tarihli uzman bilirkişi kurulu raporu dosya kapsamına uygun düşmekle, bilirkişi kurulu raporu ve Dairemizin 26/03/2013 tarih, 2010/13384 E-2013/5909 K. sayılı tarihli kararı nazara alınarak, bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği üzere ... yönünden maddi tazminata hak kazanması nedeniyle, manevi tazminatın da bu davacı açısından kısmen kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davacılar ... ve ... tarafından açılan davanın sübut bulmadığından reddine, diğer davacı ..."in davasının kabulü ile dava ve ıslah dilekçesi dikkate alınarak davalı ... şirketi poliçe limiti dahilinde sorumlu olmak kaydıyla toplam 13.500,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ayrıca, talep edilen 6.902,36 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olmasına, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davacı ... için 19.000,00 TL manevi tazminatın davalı ... A.Ş."den 18.08.2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava, tüp gaz patlamasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiştir.
Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK"nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda mahkemece, 10/03/2014 tarihli bilirkişi raporunun benimsendiği belirtilerek herhangi bir gerekçe de belirtilmeksizin “davanın kısmen kabulü ile davacılar ... ve ... tarafından açılan davanın sübut bulmadığından reddine, diğer davacı ...’in davasının kabulü ile dava ve ıslah dilekçesi dikkate alınarak davalı ... şirketi poliçe limiti dahilinde sorumlu olmak kaydıyla toplam 13.500,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ayrıca, dava dilekçesinde talep edilen 6.902,36 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı ... için 19.000,00 TL manevi tazminatın davalı ... A.Ş.’den tahsiline” şeklinde hüküm tesisi cihetine gidilmiş ise de, hükme esas alındığı belirtilen 10/03/2014 tarihli bilirkişi raporunda, davalı ... A.Ş.’nin meydana gelen olayda bir kusuru bulunmadığı ve bu nedenle talep edilebilecek tazminatın davalı ... şirketinden tahsili gerektiği belirtilmesine rağmen, hükmedilen maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen, manevi tazminatın ise, davalı ... A.Ş.’den tahsiline karar verilmesi, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yarattığı gibi, ... ve ... tarafından açılan davanın sübut bulmadığından reddine karar verildiği de anlaşılmakla, denetime elverişli şekilde, karar gerekçesi belirtilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve ayrıca patlamanın meydana geldiği iş yerinde çalışmakta olan baba ve oğul olan davacılar tarafından açılan işbu davada, dava dilekçesi ile maddi ve manevi tazminat talep edildiği, 05/04/2011 tarihli dilekçe ile de maddi tazminat taleplerinin açıklandığı, maddi tazminat kalemleri arasında iş yerinde oluşan maddi hasarların da bulunduğu ve mahkemece de bu maddi hasarlar yönünden 6.902,36 TL’nin davalılardan tahsiline karar verildiği görülmekle, hem ... dışındaki davacıların davalarının sübut bulmadığından reddine karar verilmesi hem de davacılarca talep edilen iş yerinde meydana gelen maddi hasarın tahsili hükmü kurulması da çelişkili olduğundan, yukarıda da açıklandığı üzere, denetime elverişli bir gerekçe belirtilmeden, yazılı olan gerekçe ile de hüküm ve aynı zamanda hükmün kendi içerisinde dahi çelişki yaratır şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, tarafların iddia ve savunmaları, davacı tarafın 05/04/2011 tarihli dilekçesi ile belirtilen tazminat isteminin mahiyet, kapsam ve tutarları değerlendirilmek ve Yargıtay denetimine elverişli ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde gerekçeli bir karar verilmek üzere hükmün re’sen bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 03.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.