11. Hukuk Dairesi 2016/1061 E. , 2017/4039 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/09/2015 tarih ve 2014/475-2015/287 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili adına tescilli, tanınmış olduğu davalı Kurum tarafından da kabul edilen "... ŞEKİL" ibareli marka ve "...", " ... ŞEKİL", "... ŞEKİL" ibarelerini ihtiva eden markaların bulunduğunu, davalı şirketin müvekkili adına tescilli markalarla iltibasa sebep olacak şekilde "..." harfini ihtiva eden 2012/75303 sayılı marka tescil başvuru yaptığını, müvekkilinin itirazının öncelikle Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini, YİDK"nca ise davalı başvurusunun müvekkilinin "... ŞEKİL" ve "..." ibareli markaları ile benzer bulunup 16. sınıftaki bir kısım emtialar çıkartılmak suretiyle sair yönlerden tescil işlemlerinin devamına karar verildiğini, ancak başvurunun diğer emtialar açısından kabul edilmesi halinde, davalı şirketin müvekkilinin tanınmış markalarından yarar sağlayacağını, müvekkili markalarının itibarının zedeleneceğini ileri sürerek TPE YİDK"nın 2014-M-12614 sayılı kararının iptalini, davalı şirket adına başvurusu yapılan 2012/75303 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı TPE vekili, davacı adına tescilli 2002/14355 sayılı "... ŞEKİL" ve 2002/14354 sayılı "..." ibareli markalar ile davayı şirket adına başvurusu yapılan 2012/75303 sayılı "... ŞEKİL" ibareli marka arasında benzerlik görüldüğünü, bu itibarla davacı markalarının da kapsadığı 16. sınıftaki bir kısım emtianın davalı şirket başvurusundan çıkarıldığını, ancak diğer mal ve hizmetler davacı şirket malları kapsamında yer almadığından tescil işlemlerinin devamına karar verildiğini, farklı mal ve hizmet grupları arasında iltibasın söz konusu olmayacağını, markaların şekil unsurunun işaretleri farklılaştırdığını, tescilin devamına karar verilen gruplar yönünden davacının bir tanınmışlığının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı markalarının "...", "..." ve "..." esas unsurlu oldukları, tekstil ürünleri ile ilgili sektörde özel yazım biçimi itibariyle tanınmışlık vasfı edindiği, ancak mücerret alfabedeki ... harfi itibariyle tanınmışlık kazanmadığı, başvuru kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin davacı markalarının kapsamında bulunmadığı, taraf markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak iltibasa sebep olacak bir benzerliğin ve işletmesel bağlantıyı tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, davacının, başvuru markasının davacı markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını ya da davacı markalarının itibarını zedeleyeceğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, YİDK kararının iptali ve davalı şirket tarafından başvurusu yapılan 2012/75303 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
... Ticaret Sicil Müdürlüğü"nce davalılardan ... A.Ş."nin, 670 sayılı KHK hükümleri uyarınca 24.08.2016 tarihinde re"sen terkin edildiği ve 01.09.2016 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi"nde bu hususun ilan edildiği anlaşılmıştır.
20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kararı doğrultusunda, darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler kapsamında çıkarılan 03.10.2016 tarihli 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Dava ve Takip Usulü başlıklı 16. maddesinde aynen;
“MADDE 16-(1) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce açılan davalar ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen davalarda mahkemelerce, 15/8/2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verilir. Bu kararlar duruşma günü beklenmeksizin dosya üzerinden kesin olarak verilir ve davacılara resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
(2) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce başlatılan icra ve iflas takipleri ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen takipler hakkında icra müdürlüklerince, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca düşme kararı verilir. Bu kararlar dosya üzerinden kesin olarak verilir ve takip alacaklısına resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı takip giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
(3) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler veya kapatılma ya da resen terkin üzerine Maliye Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 17/8/2016 tarihi dahil bu tarihten sonra açılan davalar ile icra ve iflas takipleri hakkında 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi gereğince dava veya takip şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine veya takibin düşmesine karar verilir.
(4) Birinci ve ikinci fıkralar uyarınca verilen kararlarda davacı veya alacaklının 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinde belirtilen usule uygun olarak ilgili idari makama, tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük hak düşürücü süre içinde başvurabileceği belirtilir. Başvuru üzerine idari merci tarafından verilecek karar aleyhine idari yargıda dava açılabilir. İdari yargının verdiği karar kesin olup, uyuşmazlık adli yargıda hiçbir şekilde dava konusu yapılamaz.” hükmü getirilmiştir.
Dava dosyası, 675 sayılı KHK"nın 16/1. maddesi kapsamında değerlendirildiğinde, davalı ... A.Ş."nin 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatıldığı anlaşıldığından davalı hakkında 675 sayılı KHK"nın 16. maddesi kapsamında dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekmekte ise de sonucu itibariyle doğru olan hükmün açıklanan gerekçe ile onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 03/07/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.