Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2010/13-570
Karar No: 2010/587

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/13-570 Esas 2010/587 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2010/13-570 E.  ,  2010/587 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 11/02/2010
    NUMARASI : 2009/513-2010/50

     Taraflar arasındaki “İstirdat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sakarya 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.5.2008 gün ve 2007/354 E.-2008/168 K. sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalılardan SESOB vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi 5.5.2009 gün ve 2008/13164-2009/6124 sayılı ilamı ile;
    (...Davacı, davalı Sakarya  Esnaf  ve Sanatkarlar Odası Birliği   (Sessob)"nin  kendisine ait  334  adet dükkanı   satması için 11.7.2003  tarihli sözleşme ile diğer davalı K...  U.... "ı  yetkilendirdiğini, bu hususun yerel basın vasıtasıyla da  duyurulduğunu, kendisinin de birliğe ait 187   numaralı dükkanı satın almak için K...."le  görüşüp  35.200,00  YTL"nı  K.... "e  ödediğini, ancak davalı  birliğin dükkanların tamamını dava dışı şahsa sattığını paranın ödenmediğini ileri sürerek 35.200 YTL"nın davalılardan müştereken tahsilini istemiştir.
    Davalı K... , diğer davalı birliğin dükkanları satamayınca  kendisine teklif edildiğini ve kendisine satıldığını, satışlara kendisinin devam ettiğini, komisyoncu olarak hareket ettiğini savunmuş, Keramettin"in vefatı üzerine davaya dahil edilen mirasçısı ise mirası reddettiğini  savunarak davanın reddini  dilemiş,  diğer davalı birlik ise, davacı ile K.... Arasında  yapıldığı iddia edilen sözleşmenin geçersiz olduğunu  K...."in yetkili temsilcileri olmadığını, sadece aracılık yaptığını,  kurum kayıtlarına intikal eden paranın bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
    Mahkemece,  davalı birliğin satış için diğer davalı K.... "i yetkili kıldığı, K...."in aldığı yetkiyle  alıcılarla sözleşme yaparak para tahsil ettiği, davacıya karşı her  2008/13164-2009/6124
    ikisininde  sorumlu olduğu, ancak K..... mirasçılarının mirası reddettikleri  gerekçesiyle Keramettin mirasçısı  hakkındaki davanın mirasın reddi nerdeniyle reddine,  35.200.00 YTL"nin dava tarihinden itibaren  yasal faizi ile birlikte davalı birlikten tahsiline karar verilmiş; hüküm,  davacı ile davalı birlik tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Davalı Birlik ile  K...  U.... arasında düzenlenen 11.7.2003  tarihli adi yazılı satış vaadi sözleşmesi  ile birliğe  ait 334  adet  isyeri bedeli  olan yedi trilyon  liranın  K... Tarafından ödeneceği kararlaştırılmış olup, 6. maddede  ise K.... "in her ne kadar  alıcı olarak   görüşme  ve  sözleşmede  satış vaadi  sözleşmesi  olsada  aynı zamanda komisyon anlaşmasınıda  içerdiği  ve Keramettin"in   dükkanların  3. şahıslara satışına emlak komisyoncusu olarak aracılık ettiği hükme bağlanmıştır.  Davacı 35.200 YTL"nı   30.12.2007  tarihinde  K...  U.... "a ödediğine dair  K.... tarafından imzalanmış teslim  ve tesellüm makbuzu  sunmuş ise de bu paranın davalı Birlik  kasasına veya kayıtlarına girdiğini  ispat edememiştir. Mahkemenin  gerekçesine esas aldığı, davalı Birliğin 17.2.2005  tarihli yönetim kurulu kararı ile davalı birlikçe  emniyet müdürlüğüne  yazılan  13.1.2005  tarihli yazı, K...  U.... "ın  davalı birliğin yetkili temsilcisi  veya vekili olduğunu gösterir nitelikte  değildir. Mahkemece, Keramettin Uçak"ın davalı birliğin yetkili temsilcisi  veya vekili olduğu ve davacı tarafından  K... "e ödendiği iddia edilen bedelin birlik hesaplarına intikal ettiğinin ispatlanamadığı gözetilerek  birlik hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne  karar verilmiş olması usul  ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
    2-Yukarıda  açıklanan bozma nedenine göre  davacının temyiz itirazlarının  incelenmesine gerek görülmemiştir... )
    gerekçesiyle davalı birlik yararına bozulup, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN :Davalılardan SESOB vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, geçersiz satış sözleşmesi nedeniyle verilen satış bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.
    Davacı vekili,davalı SESOB tarafından diğer davalı K... Aracı kılınmak suretiyle çekişmeli taşınmazların taraflarına satışına ilişkin protokoller yapıldığını ve bedellerinin taraflarınca ödenmesine rağmen,taşınmazların davalı SESOB tarafından dava dışı T... Otomotiv Sanayi ve Tic.A.Ş.ye satıldığını, ancak ödedikleri satış bedellerinin iade edilmediğini ileri sürerek; satış bedellerinin faiziyle birlikte ödenmesini istemiştir.
    Mahkemece, dava konusu dükkanların satışına ilişkin sözleşmenin resmi biçimde düzenlenmediğinden geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmelerde tarafların aldıklarını sebepsiz iktisap kurallarına göre iade ile yükümlü oldukları, hukuken geçersiz sözleşmelerin haksız iktisap kurallarına göre tasfiye edileceği, vekil ile işlem yapan 3.kişi iyi niyetliyse vekilin yaptığı sözleşmenin vekil edeni bağlayacağı,davalı K...  U.... ’ın yasal olarak maliki olmadığı dükkanları davacıya satarak satış bedelini tahsil ettiği için satış bedelini davacıya iade etmek zorunda olduğu, davalı SESOB’un ise tapu ile maliki olduğu dükkanları davacıya doğrudan doğruya satmak yerine davacıyı, davalı K...  U.... ’a yönlendirmek suretiyle K... ’in vekil olduğu izlenimi uyandırdığından, vekili ile işlem yapan davacının iyi niyetli olması nedeniyle vekilin yaptığı işlemden sorumlu olduğu, bu itibarla davacının zararından, davalı Keramettin ile birlikte davalı SESOB’un sorumlu bulunduğu, davalı K...  U....  tarafından tahsil edilen dükkan bedellerinin davalı SESOB’a ödenmiş olup olmamasının davalılar arasında vekalet sözleşmesinden kaynaklanan bir sorun olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Verilen karar Özel Dairece yukarda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Dosya içeriğine göre, çekişme konusu taşınmazların Adapazarı Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinde iken,davalı SESOB’a 15.9.2000 tarihinde,davalı SESOB tarafından da dava dışı T...  Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş’ye 27.12.2005 tarihinde satıldıkları anlaşılmaktadır.
    Davacı vekili eldeki davasında, çekişmeli taşınmazların davalı SESOB"un yönlendirmesi ile temsilcisi olarak hareket eden davalı K... ile düzenlenen alım satım protokolleri ile bedelleri ödenmek suretiyle taraflarınca satın alındığını ileri sürdüğüne göre, uyuşmazlığın çözümünde öncelikle davalılar arasında ne tür bir hukuki ilişkinin var olduğunun ortaya konulması gereklidir.
    Öncelikle , davacı ile davalı K...  U....  arasında imzalanan çekişmeli taşınmazların satışına ilişkin tarihsiz sözleşmeler haricen düzenlendiği ve resmi şekilde yapılmadığı için geçersizdir.Bu nedenle satışı gerçekleştiren davalı Keramettin aldığını iade etmekle yükümlüdür.
    Bundan sonra; taşınmazların o dönemde maliki olan davalı SESOB’un sorumluluğunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi için de, davalı SESOB ile davalı K...  U....  arasında düzenlenen 11.7.2003 günlü adi sözleşmenin irdelenmesi gerekmektedir.
    Davalı SESOB ile davalı K...  U.... arasında düzenlenen 11.7.2003 günlü anılan Sözleşmenin 5. maddesinde, “K...  U....  tarafından ekli listede verilen 334 adet dükkanın bedeli tamamen yatırıldıktan sonra ve hiçbir borcu kalmadıktan sonra tapuları derhal ve ödeme gününü müteakip (7) gün içinde verilecektir. Tapuların zamanında verilmemesi halinde SESOB alıcıya uğranılan zarar haricinde tapuları talep edildiği halde verilmeyen dükkânlardan bedeli kadar tazminat ödeyecektir. Ancak şahsından kaynaklanmayan ve olağanüstü şartların oluşması durumunda satıcı tapuların teslimdeki gecikmeden dolayı sorumlu tutulamaz. Ancak Adapazarı Belediyesi dükkanlar üzerindeki ipoteği kaldırmadığı takdirde SESOB sorumlu tutulmayacaktır.” hükmü öngörülmüş; 6. maddesinde ise; “K...  U.... ’ın her ne kadar alıcı olarak görünüyor ve sözleşme satış vaadi sözleşmesi ise de, aynı zamanda komisyon anlaşmasını da içermekte olup, sözleşme konusu dükkanların 3. şahıslara satışına emlak komisyoncusu olarak aracılık etmiş olacaktır.” hükmüne yer verilmiştir. 8. maddede ise diğer davalı Keramettin Uçak’a, davalı SESOB tarafından komisyon ödenmeyeceği kararlaştırılmıştır.
    Değinilen sözleşmede yer alan bu hükümler,dinlenen tanık beyanları,davalı SESOB vekili ve davalı Keramettin’in beyanları gözetildiğinde, tarafların gerçek iradelerinin temsilcilik sözleşmesi yapmaya yönelik olduğu, davalı K...  U.... ’ın da temsilci sıfatıyla hareket ettiği sonucuna varılmaktadır. Bu husus, davalı SESOB tarafından Emniyet’e yazılan 13.1.2005 Tarih, 17 nolu “...51 parselde bulunan katlı pazar yerindeki işyeri satış yetkisi 11.7.2003-12.5.2004 tarihleri arasında K...  U.... ’a verilmiştir...” şeklindeki yazıdan ve davalı SESOB vekilinin 15.4.2008 tarihli celsedeki tanık ifadelerine karşı sunduğu beyanından da anlaşılmaktadır. Yine, SESOB Yönetim Kurulunun 17.02.2005 tarihli kararında 51 parselde bulunan taşınmazların satışı ve resmi dairelerde gerekli işlemleri yapma konusunda K...  U.... ’ın yetkilendirildiği görülmektedir.
    Tüm bu maddi ve hukuki olgular gözetildiğinde, davalı SESOB’un, çekişmeli taşınmazların satışı için K...  U.... ’a yetki verdiği, en azından üçüncü kişi olan alıcılar nezdinde yetkili olduğuna dair bir güven oluşturulduğu, alıcılar tarafından da, davalı SESOB’un bir kamu kurumu niteliğinde olması, aralarında düzenlenen sözleşmeler ve Yönetim Kurulu kararı,davalı Keramettin’in oda üyesi ve emlakçılar odası başkanı olması sıfatına da güvenilerek davalı Keramettin’e ödemeler yapıldığı,öte yandan davalılar arasındaki vekalet ilişkisinin sona erdiği konusunda bir delil olmadığı gibi,bu hususun davacılar tarafından bilindiği ve davacının kötüniyetli olduğu da kanıtlanamamıştır.
    Öyleyse, mahkemenin; her iki davalının da satış bedelinden sorumlu oldukları yönündeki kabulü ve bu yöne ilişkin direnme kararı yerindedir.
    Ne var ki, Özel Dairece işin esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, direnme kararı yerinde olmakla,  işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 13.Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 10.11.2010 günü oybirliği ile karar verildi.


     

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi