Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/5176
Karar No: 2018/4022
Karar Tarihi: 25.04.2018

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/5176 Esas 2018/4022 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/5176 E.  ,  2018/4022 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi (Müstemir Yetkili)

    Dava, kurum işleminin iptali, tarım Bağ-Kur sigortalılığı ile ölüm aylığı bağlanmasını hak ettiğinin tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davacı, kuruma müracaatı sonucu geriye dönük olarak sigorta tescili yapılan muris eşine ait prim borcu ödenmişse de sonradan 1994 yılının 9. ayına ait tevkifatın olmaması nedeniyle tescilin ve ölüm aylığının talebinin reddine dair kurum işleminin iptali ile 01.10.1994 tarihinden 28.06.2002 tarihine kadar zorunlu tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile 01.08.2011 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanmasını hak ettiğinin tespitini istemiş; Mahkemece; işlemin iptali ile davacı murisi sigortalı ..."nın tarımsal faaliyeti nedeniyle 01.10.1994 tarihinden 28.06.2002 tarihine kadar davacının tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve davacının davalı kuruma olan prim borçlarını ödediği tarihi takip eden aybaşından itibaren ölüm aylığı bağlanmasına hak kazandığının tespitine, sair taleplerin reddine karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağı olan 2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 3. maddenin (b) bendinde, bu Kanunda geçen “tarımsal faaliyette bulunanlar”ın, kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya özgü yerlerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan yararlanmak suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından korunmasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanları ifade ettiği açıklanmıştır. Ayrıca 5. maddede, yasal süresinde kayıt ve tescillerini yaptırmayanların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi izleyen aybaşından itibaren başlayacağı, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddede, bu Kanuna göre sigortalı sayılanların sigortalılıklarının tarımsal faaliyetlerine son verdiklerinde sona ereceği, 7. maddede, kişilerin bu Kanuna göre sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç 3 ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorunda oldukları, 9. maddede, bu zorunluluğa uymayanların tescil işlemlerinin Kurumca kendiliğinden yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
    Diğer taraftan davanın diğer yasal dayanağı niteliğindeki 5510 sayılı Kanunun 3. maddesinde tarımsal faaliyet, 2926 sayılı Kanunun 3/b maddesinde öngörüldüğü şekilde tanımlandıktan sonra 4. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendinde, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 7. maddede sigorta hak ve yükümlülüklerinin, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, 1 yıl içinde bildirilmesi durumunda kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten itibaren başlayacağı öngörülmüştür.
    02.08.2003 günü yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 56. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 2926 sayılı Kanunun 36. maddesi ve 4956 sayılı Kanunun 27. maddesi ile değişikliğe uğrayan 1479 sayılı Kanunun 53. maddesi hükümlerinde kanun koyucu, Kurumun prim alacaklarının Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsil edilebilmesine imkan tanımıştır. Buna göre, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla ilgili sigorta primlerinin, ilgiliye ödenmesi gereken ürün bedellerinden kesilerek o kişi adına Kurum hesabına yatırılmak suretiyle tahsil edilmesi durumunda, kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi belirtilen şekildeki prim ödeme olgusunun, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan kişinin kayıt ve tescil konusundaki iradesini ortaya koyduğunun kanıtı olarak kabulü gerekmektedir. Tarımsal faaliyet olgusunun kanıtlanmış olması, tescilli sigortalılar yönünden tescil tarihinden, tescili bulunmayanlar yönünden ise ilk prim ödemesinin veya tevkifatın gerçekleştirildiği tarihten sonraki sürelere ilişkin olumlu sonuç doğurmaktadır. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan Kanunlarda 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesinde açıklanan hizmet tespiti davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemesi ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının öngörülmesi karşısında, tescil veya iradi prim ödemesi ya da prim tevkifatı öncesine ait dönem yönünden tarımsal faaliyet ve buna dayalı Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti söz konusu olamayacaktır. Ayrıca belirtilmelidir ki, tarımsal faaliyete kabul edilebilir süreyi aşar uzunlukta ara verilmesi durumunda Tarım Bağ–Kur sigortalılığının yeniden başlayabilmesi, tescil başvurusu, iradi prim ödeme, prim tevkifatı olgularından herhangi birinin gerçekleşmesine bağlıdır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.09.2010 gün ve 2010/10-380 Esas - 2010/420 Karar numaralı ilamında da açıklandığı üzere, kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyete dayalı olarak yetiştirilen ürünlerin teslimi sırasında ürün bedelleri üzerinden tevkifat (prim kesintisi) yapılması durumunda zorunlu sigortalılık hak ve yükümlülüğünün tevkifat tarihini izleyen aybaşından itibaren başlatılarak ait olduğu yılın sonuna kadar ve devam eden yıllarda tevkifatlar var ise devam eden en son yılın sonuna kadar davacının sigortalı olarak kabul edilmesi gerekmekte olup, kamu kuruluşu niteliği taşımayan özel gerçek/tüzel kişilerce tevkifat gerçekleştirilmiş ise prim tutarının Kuruma aktarılması koşulu aranmaktadır.
    Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, davaya konu yıllarda sigortalılığın ancak davacının sigortalılık iradesini ortaya koyacak herhangi bir başvurusu, prim ödemesi, ürün satışı veya bu satışlardan yapılan prim tevkifatı yapılması koşuluyla olabileceği gözetildiğinde, eldeki davada, davacının 20.09.1994 tarihinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan özel gerçek/tüzel kişilerce yapıldığı anlaşılan tevkifatın kurum hesabına intikal edip etmediğinin araştırılması gerekmektedir. Bu tarihte yapılan tevkifatın kurum hesabına intikal ettiğinin anlaşılması halinde ilk tevkifat tarihini takip eden aybaşı olan 01.10.1994 tarihinden 31.12.2004 tarihine kadar davacının sigortalılığının kabul edilmesi gerekmektedir. Mahkemece, tevkifat bulunmayan 1995-2002 yıllarına ilişkin olarak, davacının 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılık iradesini ortaya koyacak herhangi bir başvurusu, prim ödemesi, ürün satışı veya bu satışlardan yapılan prim tevkifatı bulunup bulunmadığı hususları ayrıntılı olarak araştırılarak sigortalılık süresi belirlenmeli ve yapılacak araştırma ve inceleme sonucuna göre karar verilmeli; özel şirket tarafından yapılan tevkifatın hesaba intikal etmemiş olması, başkaca tevkifat, prim ödemesi, tescil talebi bulunmadığının tespiti halinde davanın reddedilmesi gerekmekte olup eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, isabetsiz bulunmuştur.
    Ayrıca HMK"nun 297. maddesinde hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiğine ilişkin düzenleme uyarınca ölüm aylığının başlangıç tarihinin belirtilmemiş olması usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi