Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4168
Karar No: 2017/8145
Karar Tarihi: 06.11.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/4168 Esas 2017/8145 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2017/4168 E.  ,  2017/8145 K.

    "İçtihat Metni"


    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 22.09.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil ve 2. kademede tazminat ve ecrimisil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.04.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacılar vekili dilekçesinde; davacılar ile davalının kardeş olduklarını, ihale ile den 136 ada 4 parsel sayılı (eski 322 parsel) kargir ev vasfındaki taşınmazı birlikte satın alma hususunda anlaştıklarını, davalının kardeşleri yurt dışında bulunmaları nedeni ile geçici olarak tapuda tescilin davalı adına yapıldığını, taşınmazın tamamı tapu kayıtlarında davalı adına gözükse de aslında davacılar ve davalının 1/3" er paylı malik olduklarını, 322 sayılı parselde bulunan taşınmazdaki 2/3 hissenin 1/3" er olmak üzere davacılar adına tesciline, bu mümkün olmazsa, dava konusu taşınmazın bedelinin 2/3"ünün davalıdan alınarak davacılara verilmesine ve satın alma tarihinden dava tarihine kadar olan döneme ilişkin ecrimisil talebinde bulunmuştur.
    Davalı vekili; davacıların taşınmazın satın alınmasında maddi bir katkıları olmadığını, inanç sözleşmesinin yazılı delil ile ispatlanması gerektiğini beyan etmiş, ıslah dilekçesi ile de davacının ecrimisil ve tapu iptal ve tescil taleplerinin zamanaşımına ugradığını beyan etmiştir.
    Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir.
    Hüküm, Dairemizin 14.3.2015 tarih ve 2014/11778 Esas ve 2014/2347 Esas sayılı ilamı ile, zamanaşımının davacının ferağ umudunu yitirdiği tarihten itibaren başlayacağı, davacıların 30.6.2011 tarihinde davalıya ihtarname gönderdikleri anda ferağ umutlarını yitirdikleri, bu nedenle davanın zamanaşımına uğramadığından bahisle bozulmuştur.
    Mahkemece yargıtay bozma ilamına uyularak davanın kabulüne ve 136 ada 4 nolu ( eski 322 parsel sayılı taşınmazın ) parselin tapu kaydının 2/3 hissesinin iptali ile 1/3 hissesinin davacı ve 1/3 hissenin de mirasçılarına miras hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline, 10.085,50 TL ecrimisilin de 22/09/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı alınarak davacı mirasçılarına ayrı ayrı verilmesine karar verilmiştir.
    İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir.
    İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.
    İnançlı işlemin taraflarını, inanan ve inanılan oluşturur. Bir hakkı ya da nesneyi, güvendiği bir kişiye inançlı olarak devreden kimseye “inanan” adı verilir. Devredilen hak veya nesneyi, kendisine ait bir hak olarak kendi yararına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak kullanan kişiye de “inanılan” denir. İnananın, inanılana inançlı olarak kazandırdığı hak ya da nesne ise “inanç konusu şey” olarak nitelenir. İnançlı bir işlemde, kazandırıcı işlemin tarafları ile borç doğuran anlaşmanın tarafları aynıdır.
    İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
    İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.
    Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nun 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “dahil her türlü delille ispat edilebilir.
    Yazılı delille veya delil başlangıcı yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir.
    Somut olayda, davacılar, inanç sözleşmesinin kanıtı olarak yazılı bir delil ve yahut delil başlangıcı sunamamıştır. Dava dilekçesinde ise yemin deliline dayanmışlardır. O halde davacılar tarafına inanç sözleşmesi ile ilgili olarak davalıya yemin teklifinde bulunup bulunmayacakları sorulduktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinin tanık delili ile ispat edildiğinden bahisle kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.11.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
    (Muhalif)




    -KARŞI OY YAZISI-


    I- Kanunlarımızda, gerek inançlı işlemi gerekse inanç sözleşmesini doğrudan düzenleyen bir hüküm bulunmamaktadır.
    5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, mülkiyet hakkına dayanan tapu iptal ve tescil davalarında inançlı işlemin ispatı için yazılı delil aranmış olup, inançlı işlemin geçerliliği için şekil şartı aranmamıştır.
    II- 12.01.2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun;
    1- "İspat hakkı" kenar başlıklı 189. maddesinin üçüncü fıkrasında, "(3) Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat olunamaz.",
    2- "Kanunda düzenlenmemiş deliller" kenar başlıklı 192. maddesinde, "(1) Kanunun belirli bir delille ispat zorunluluğunu öngörmediği hâllerde, Kanunda düzenlenmemiş olan diğer delillere de başvurulabilir.",
    3- "Senetle ispat zorunluluğu" kenar başlıklı 200. maddesinde, "(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.
    (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.",
    4- "Senede karşı tanıkla ispat yasağı" kenar başlıklı 201. maddesinde, "(1) Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.",
    5- "Delil başlangıcı" kenar başlıklı 202. maddesinde, "(1) Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.
    (2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.",
    6- "Senetle ispat zorunluluğunun istisnaları" kenar başlıklı 203. maddesinin birinci fıkrasının "a" bendinde "(1) Aşağıdaki hâllerde tanık dinlenebilir:
    a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.",
    Hükümlerine yer verilmiştir.
    6100 sayılı Kanunun 189. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, bir hususun belirli delillerle ispatını ancak kanun emredebilir.
    Bu hüküm uyarınca, içtihadı birleştirme kararı ile dahi bir hususun belirli bir delille ispatı şart koşulamaz, yargılama ispat konusundaki kanun hükümlerine göre yapılmalıdır.
    “Mülkiyet hakkına” dayanarak, inançlı işlem iddiasıyla açılan tapu iptal davası ile “şahsi hakka” dayanarak inançlı işlem iddiasıyla açılan tapu iptali davası arasında farklılık bulunmaktadır. Şöyle ki, mülkiyet hakkına dayalı tapu iptal davasında, davaya konu taşınmazın mülkiyetinin önceden davacıda bulunduğu, teminat amacıyla veya başka bir sebeple davalıya devredildiği ve yapılan inanç sözleşmesi gereğince taşınmazın mülkiyetinin davacıya iadesi gerekirken, davalı tarafın bu inanç sözleşmesine aykırı davranması nedeniyle iadeye yanaşmadığından tapunun iptali ile davacı adına tescili talep edilmektedir. Davacı taraf, mülkiyetinde bulunan taşınmazı resmi akit ile davalıya devretmiş ise senede karşı tanıkla ispat yasağını düzenleyen HMK"nın 201. maddesi nazara alınarak, taraflar kardeş olsalar bile resmi sözleşmenin aksi tanıkla ispat edilemez.
    Ancak, resmi sözleşmeye konu olan olayların gerçekte farklı olduğu veya resmi sözleşme dışında, taraflar arasında yapılmış gizli bir inanç sözleşmesi bulunduğu iddia edilir ise bu durumun mevcudiyetini aynı kuvvetteki bir delille, yani resmi bir sözleşmeyle ispat edilmesini beklemek hayatın olağan akışına ters düştüğünden, 1947 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararıyla, hiç olmazsa bu durumun yazılı delille ispatlanabilmesine imkân tanınmıştır. Böylece, resmi sözleşmenin aksini ispat yükü zorlaştırılmamış, aksine kolaylaştırılmıştır.
    Davacılar, mülkiyeti ait bulunan taşınmazın ihale bedelinin 1/3’ünün kendileri tarafından karşılandığını, ancak yurtdışında bulunmaları nedeniyle davalı kardeşleri ile yaptıkları inanç sözleşmesi gereğince tapusunun kendi üzerlerine değil, kardeşleri olan davalı üzerine yapıldığını, aralarında meydana gelen anlaşmazlıklar nedeniyle davalının inanç sözleşmesine aykırı davranışta bulunduğu iddiasıyla, davalı adına kayıtlı bulunan dava konusu taşınmazın tapusunun 2/3 payının iptali ile 1/3 oranında adlarına tescilini talep etmişlerdir. Davaya konu olay, “mülkiyet hakkına” dayanmayıp, “şahsi hakka” dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır. Tapu iptal davasının şahsi hakka dayanması halinde, davalı tarafın iddianın aksini ispat amacıyla senet ileri sürmemesi halinde, HMK"nın 201. maddesi uyarınca bir senedin varlığından ve senede karşı tanıkla ispat yasağından söz edilemeyecektir.
    Mahkemece, şahsi hakka dayalı inançlı işlem gerekçe gösterilerek açılan bu davada, ispat hukukuna ilişkin hükümler ve özellikle 6100 sayılı Kanunun senetle ispatın istisnasını düzenleyen 203. maddesi nazara alınmış, dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamına göre tapu iptal ve tescil talebi kabul edilmiştir. Mahkemece, davanın ispatına dayanak yapılan delillerin ispat gücü, olaya ve davanın taraflarının akrabalık bağına uygun olarak değerlendirilmiştir. Açıklanan sebeplerle, yerel mahkeme hükmünün onanması görüşünde olduğumdan, davacıların iddialarını yazılı delille ispatlayamadıkları gerekçesine dayalı Sayın çoğunluğun hükmün bozulması görüşüne katılamıyorum.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi