Taraflar arasındaki “Kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Muradiye Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 30.12.2004 gün ve 2004/24 E- 196 K. Sayılı kararın incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 20.10.2005 gün ve 2005/6693-11213 sayılı ilamı ile;
("...Dava, kamulaştırmasız el atılarak üzerinden enerji nakil hattı geçirilen ve pilon dikilen taşınmazın pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı karşılığının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir. Dosyada yapılan incelemede;
1-Dava konusu taşınmazdan, davalı idare tarafından 2 adet enerji nakil hattı geçirilmiş ve pilon dikilmiştir.
Birinci hat olan, Erciş-Muradiye eski hattının 06.02.1979 tarihinde yapıldığı, yeni hattın ise 2002 yılında yapıldığı anlaşılmıştır.
2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 38.maddesinde; idare tarafından kamulaştırmasız el konulan taşınmazın, fiilen el koyma tarihinden itibaren 20 yıllık sürenin geçmesi halinde, taşınmazın malik, zilyet veya mirasçılarının he türlü dava haklarının düşeceği öngörülmüştür. Söz konusu Kamulaştırma Yasasının 38.maddesi hak düşürücü süreyi içermekte olup, bu husus kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle, kamu düzenine ilişkin hususlar, tarafların talepleri olmasa bile mahkemece resen karara bağlanması zorunludur.
2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 38.maddesine göre; idarenin el koyma tarihinden itibaren 20 sene geçmekle taşınmaz malikinin her türlü dava hakkı düşer. Başka bir anlatımla, mülkiyet bu süre dolmakla el atan idareye geçer. Bu husus 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 705.maddesindeki “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur. Miras, Mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanun da öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır” hükmü ile açıklığa kavuşturulmuştur.
Dava konusu taşınmaza 1979 yılında el atılarak enerji nakil hattı geçirilip, pilon dikildiği ve el atma tarihinden itibaren, 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 38. maddesinin, Anayasa Mahkemesince iptal edilme ve dava tarihine kadar 20 seneden fazla süre geçtiğinden, taşınmaz maliki olan davacı tarafın her türlü dava hakkının düştüğü anlaşılmıştır.
Diğer taraftan Anayasa Mahkemesince; 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasının 38.maddesi iptal edilmiş ise de, Anayasanın 153/son maddesi uyarınca; Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının geriye yürümeyeceği ilkesi uyarınca, Kamulaştırma Yasanının 38.maddesinin iptal edilmesinden önceki kazanılmış haklara uygulanması imkanı da bulunmamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.05.2005 gün ve 2005/5-288 esas-2005/352 sayılı kararında da bu husus benimsenmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, birinci hat nedeniyle talep edilen irtifak hakkı karşılığı ile pilon yeri bedeline dair istemin reddi yerine kabulüne karar verilmesi,
2-Dava konusu taşınmazın yüzölçümü, niteliği, geometrik durumu ve enerji nakil hattı güzergahı dikkate alınarak irtifak hakkı nedeniyle değer düşüklüğü oranının taşınmazın tüm değerinin yüzde 18’ ini geçemeyeceği gözetilmeden daha yüksek oranda değer kaybı oranına göre irtifak hakkı bedelinin fazla tesbiti,
3-Taşınmazdan 19.09.2002 tarihinde geçirilen ikinci enerji nakil hattının zemin üzerindeki izdüşümü ile emniyet şerit alanı m2 olarak fenni bilirkişi Elektrik Mühendisi Nuri Yavuz’un raporunda gösterilmediğinden bu hususta ek rapor alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması,
4-4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 15/C maddesi uyarınca irtifak hakkının ve pilon yerinin Hazine adına tescili ile kullanım hakkının davalı idareye ait olduğunun şerh edilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması,
5-Dava konusu taşınmaz Y...S... Mahallesinde 3234 m2 miktarlı tarla vasfında, emsal taşınmaz ise Yenişehir Mahallesinde 50 m2 yüzölçümlü arsa vasfındadır. Kamulaştırmasız el atma davalarında Kamulaştırma Kanununun değer biçmeye ilişkin hükümleri kıyasen uygulanacağından, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgeden, benzer yüzölçümlü ve yakın tarihli emsal taşınmazların dava konusu taşınmazla karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi gerekir. Dava konusu taşınmazın bulunduğu Yavuz Selim Mahallesinden emsal bildirmeleri için taraflara mehil verilmesi, gerektiğinde re’sen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
6-Değerlendirme tarihi olan 2004 yılında dava konusu taşınmaz ile, bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerlerinin, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir…")
gerekçesiyle oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırmasız el atma nedeniyle pilon yeri bedelinin ve irtifak hakkı karşılığının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemenin, “davanın kabulüyle, dava konusu taşınmaza idarece 1979 ve 2002 yıllarında tesis edilen enerji nakil hattı ile pilon yeri bedeli olan 4.000.000.000 TL nın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı, 85 m2 pilon yerinin tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline” dair verdiği karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuş; Yerel Mahkemece, Özel Daire bozma ilamının 1.bendinde yer alan bozma gerekçesine karşı direnilmiş; bozma ilamının 2., 3., 4., 5. ve 6. bentlerinde yer alan bozma gerekçelerine ise uyulmuştur.
1-Yerel Mahkemece direnilen, bozma ilamının 1.bendi yönünden;
Anayasa Mahkemesinin 04.11.2003 tarihinde yürürlüğe giren 10.04.2003 gün ve E: 2002/112, K: 2003/33 sayılı kararı ile “2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu”nun 38.maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline” karar verilmiştir.
Mahkemece direnme kararı verilmesinden sonra, 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 18.06.2010 tarih ve 5999 sayılı “Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 1.maddesi ile, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa Geçici 6. madde eklenmiş; maddenin yan başlığında da belirtildiği üzere, Kamulaştırmasız el koyma sebebiyle tazmine ilişkin yeni düzenlemeler getirilmiştir.
18.06.2010 tarih ve 5999 sayılı “Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenen Geçici 6.maddenin 1.fıkrasında, “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, malik tarafından ilgili idareden tazminat talebinde bulunulması halinde, öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi esastır” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı maddenin 9.fıkrasında ise, “Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce tazmin talebiyle dava açmış olanlar; bu madde hükümlerine göre uzlaşma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebilirler. Uzlaşma talebi üzerine, uzlaşma görüşmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaşılamaması halinde, uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir” hükmü öngörülmüştür.
O halde; Yerel Mahkemece, 06.02.1979 tarihinde tesis edilen enerji nakil hattı yönünden, az yukarıda açıklanan ve 04.11.1983 tarihinden önce taşınmazlarına kamulaştırmasız el konulanların hak ve durumlarını düzenleyen 18.06.2010 tarih ve 5999 sayılı “Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenen Geçici 6.madde hükümleri uyarınca işlem yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Hal böyle olunca, Özel Daire bozma ilamının 1.bendinde yer alan bozma gerekçesine karşı verilen direnme kararı, bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.
2- Özel Daire bozma ilamının 2., 3., 4., 5. ve 6.bentlerinde yer alan bozma gerekçelerine gelince;
Yerel mahkemece anılan bentlerde işaret edilen bozma gerekçelerine açıkça uyularak yapılan inceleme ve araştırma sonucu oluşturulan yeni hüküm Özel Daire’ce incelenmediğinden, bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daire’ye gönderilmelidir.
S O N U Ç : 1-Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, 1 numaralı bozma nedeni yönünden davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçeyle HUMK nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına,
2-Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, 2., 3., 4., 5. ve 6.numaralı bozma nedenleri yönünden davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 5.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
10.11.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.