3. Hukuk Dairesi 2013/17631 E. , 2014/2143 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/04/2013
NUMARASI : 2012/172-2013/191
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı, davalının muhtelif aboneliklerinde kullandığı 1993/11 ila 2003/09.dönem su tüketim bedellerini ödenmediğini, bir kısmının da süresinden sonra ödendiğini bildirerek, 380.056.301.198 TL asıl, 1609.903.601.000 TL gecikme cezası, 279.141.781.680 TL gecikme cezasının KDV"si olmak üzere toplam 2.269.101.683.878 TL alacağın asıl alacak kısmına 17.09.2003 tarihinden yürütülecek gecikme zammı ve KDV"si ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini fazlaya ilişkin hakları saklı olarak talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hükmün taraflarca temyiz edilmesi üzerine, 13.Hukuk Dairesi tarafından 17.09.2008 tarih 2008/10744 E.-10701 K. sayılı kararı ile “Taraflar arasında düzenlenen dava konusu aboneliklere ilişkin abone sözleşmelerinden 009457, 003283, 003228, 002787, 001893, 261690, 235192, 231671, 225146, 090438, 081632, 052340, 000194, 000244, nolu abone sözleşmesinde ödemelerde gecikme olması halinde fatura bedeline 6183 sayılı yasada belirlenen gecikme zammı uygulanacağına dair bir hükmün bulunmadığı, bu sözleşmeler nedeniyle 6183 sayılı yasada öngörülen gecikme cezasının istenemeyeceği, ancak alacağının geç ödenmesi halinde yasal oranda gecikme faizi istenebileceği, Mahkemece bu sözleşmeler nedeniyle davacının temerrüt tarihinden itibaren yasal oranda faiz isteyeceği kabul edilerek, bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle davacı alacağı belirlenerek bulunacak miktara hükmedilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma üzerine yeniden yapılan yargılama neticesinde mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmesi üzerine bu defa da 13.Hukuk Dairesi tarafından 2011/16125 E.-2012/1566 K.sayılı ilamı ile; "Karar tarihinden sonra 25.02.2011 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki 6111 sayılı Kanunun 1.maddesi g) fıkrası ile 2560 sayılı Kanun kapsamında kalan idarelerin vadesi 31.12.2010 tarihinden (bu tarih dahil) önce olduğu halde, bu kanunun yayınlandığı tarih itibariyle ödenmemiş bulunan su ve atık su bedeli alacakları ile bu alacaklara bağlı faiz gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer’i alacakları hakkında bu kanun hükümlerinin uygulanacağı açıkça belirtilerek, aynı kanunun 18. maddesi hükmü gereğince borçluların bu kanun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar ilgili idareye başvuruda bulunmaları ve belirtilen şartları yerine getirmeleri yönünde hak tanınmış ve böylece borcun yeniden yapılandırılması yönünde bir düzenleme getirilmiştir.
Davalı temyiz dilekçesinde 6111 sayılı Kanun hükümlerine göre borcun yeniden yapılandırılması için davacı idareye başvurduğunu, A001893, A052930, A446699, A052572 ve A395678 no.lu aboneliklere ilişkin borcu yapılandırarak ödediğini iddia etmiştir.
Somut olayda, davalının belirtilen aboneliklere ilişkin su borcunun 6111 sayılı Kanun kapsamında kaldığı açık olmakla, davalının 6111 sayılı Kanun hükümlerinden faydalanması konusunda müracaat edip, borç ödendiği takdirde davadan vazgeçilmesi veya davanın konusuz kalması sözkonusu olacaktır.
Bu durumda davalıdan 6111 sayılı Kanun gereğince borcun yapılandırılması konusunda talebin olup olmadığının sorulup, talebi olduğu takdirde bu konuda tarafların delilleri toplanıp sonucuna uygun karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle ikinci kez bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm yine taraflarca temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Bozma sonrasında, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda, davalı tarafından yapıldığı belirlenen ödemelerden; 6111 sayılı Yasa kapsamında yapılan yararlandırma nedeniyle taksitlendirilmiş aboneliklere ilişkin ödemeler ile bu yasadan yararlandırılmayan aboneliklerin borçları ve bunlara ilişkin ödemeler, asıl alacak, gecikme zammı ve faiz hesabı hususunda denetime elverişli bir değerlendirme yer almamaktadır. Şu durumda, aldırılan bilirkişi raporlarının, davalı tarafından yapılan ödemelere ilişkin yeterli değerlendirmeyi içermediği, dolayısıyla raporların hüküm vermeye yeterli olmadığı ortadadır.
Ayrıca, yargılama sırasında 6111 sayılı Yasa uyarınca ödenilen alacak kalemi yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığına ve buna bağlı olarak yapılan yargılama giderlerinin kime yükletileceği hakkında karar verilmesi gerekirken, bu alacak kalemi yönünden davanın reddine karar verilmesi ve dolayısıyla yargılama giderleri yönünden yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.