11. Hukuk Dairesi 2016/6878 E. , 2017/4007 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen16/09/2015 tarih ve 2009/370-2015/703 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı/ karşı davalı vekili, davalının davacı şirkette %10 hissesi olduğunu, şirket yetkililerine şirket faaliyetlerinin yürütülebilmesi için vekaletname verildiğini, vekaletname ile şirket işlerini yürüten davalının şirket adına tahsilatları şirkete aktarmadığını, şirket adına aldığı çekleri aynı şekilde kendi nam ve hesabına kullandığını, şirkete ait demirbaşları şirketten alarak götürdüğünü, şirkete ait depoda mevcut ürünlerde de kendi nam ve hesabına tasarruf ettiğini, usulsuz ve gereksiz harcamalarla şirketi zarara uğrattığını ileri sürerek, davalının şirket ortaklığından çıkarılmasını, davalının payının diğer şirket ortaklarına eşit olarak dağıtılmasını, şirkete ait demirbaş ve emtiaları geri iade etmesini, aldığı çeklerin bedellerinin davalıdan reeskont faizi ile birlikte tahsili ile davalıdan 30.000,00 TL manevi tazminat alınmasını talep etmiştir, karşı davanın reddini talep etmiştir.
Davalı/karşı davacı vekili, davacı tarafından açılan davanın yasal dayanağı olmadığını, davacı şirketin müvekkilinin sanki 3. şahısmış gibi söz konusu taleplerde bulunmasının hukuken mümkün olmadığını, müvekkilinin verilen yetki çerçevesinde almış olduğu müşteri çeklerini davacı şirkete verdiğini, davacı şirkete iadesi gereken herhangi bir çekin bulunmadığını, davacı şirketin manevi tazminat talep etmesinde yasal şartların oluşmadığını, davacı şirketin kurulduğundan bu yana müvekkiline hiç bir şekilde kâr payı ödemesi yapılmadığı gibi yasal olarak sözleşme gereği kendisine ödenmesi gereken maaş ve diğer hakların ödenmediğini belirterek davanın reddini istemiş, karşı davasında, şirketin feshi ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece asıl dava yönünden, davalının 35.512,96 TL tutarındaki beş adet çeki şirketten alarak kullandığı, bu çeklerin karşılığı davacı şirketin belirtilen malları teslim almadığı, faturaların defterlerde yer almadığı, verildiği belirtilen kişi ve firmaların davacı şirket ile ticari ilişkisinin tespit edilemediği, davalının 03/09/2009 tarihinde çocuğunun sünnet masraflarının şirket tarafından ödendiği, bu amaçla fatura kesildiği, daha sonra davalının bu fatura kadar şirkete borçlandırıldığı, davalının kredi kartı ile şahsi harcama yaptığına ilişkin bir tespitin bulunmadığı, davalının çektiği ihtar ile 12.980,00 TL maaş aldığını beyan ederek ödenmesini talep etmiş ise de, böyle bir bordronun bulunmadığı, davalının halen şirkete 35.236,92 TL borcunun bulunduğu, şirketin ... Belediyesinde bulunan alacağından kendi kişisel harcamalarını mahsup ettirdiği, bu ve benzeri davranışları nedeniyle ortaklar arasındaki güven duygusunun zedelendiği, somut ticari defterler ile belgeler, bir kısım tanık anlatımlarınca doğrulunan bu tespitler karşısında, davacı şirketin davalı ortağın çıkarılmasını istemekte haklı olduğu, ticari defterler üzerinde yapılan somut tespitler nedeniyle buna aykırı soyut bir kısım tanık sözlerine itibar edilmediği gerekçeleriyle, davalının şirketten çıkarılmasına, tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporu uyarınca, davacı şirketin davalıdan alacaklı olduğu anlaşılan 35.236,92 TL"nin şirket zararı olarak davacı şirkete ödenmesine ve bu bedele davadan önce çekilen ... 4. Noterliği"nin 23005 nolu ihtarı gözetilerek 13/09/2009 tarihinden itibaren reeskont faizi işletilmesine, davacı her ne kadar manevi tazminat talebinde bulunmuş ise de, her şeyden önce, davalının yukarıdaki eylem tarzının, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek bir boyutu bulunmadığı, davacı tüzel kişinin manevi şahsiyetinin gerçek kişiler gibi değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı, dolayısıyla manevi tazminatın koşulları oluşmadığından talebin reddine karar verilmiştir.
Birleşen dava yönünden, davada haklı neden kavramının şirket lehine oluştuğu, davalı açısından herhangi bir haklı nedenin bulunmadığı, esasen TTK"nın 636. maddesinin özü gereği, bizzat davalının asıl davada çıkarılmasına karar verilmesi nedeniyle de karşı davacının fesih talebinin yerinde bulunmadığı, çıkma payı açısından ise, denetlenen ve benimsenen bilirkişi kurulu raporu uyarınca, davacının çıkma payının 3.364,80 TL olduğu, her ne kadar bilirkişi kurulu bu alacağı, asıl davadaki borcundan mahsup etmiş ise de, bu alacağın çıkma payı açısından bu aşamada mahsubunun mümkün bulunmadığı gerekçeleriyle, fesih ve tasfiye talebinin reddine, 3.364,80 TL çıkma payının karşı davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı-karşı davalının tüm temyiz itirazlarının, davalı-karşı davacının karşı davaya ilişkin tüm, asıl davaya ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Asıl dava limited şirket ortağının haklı sebeple ortaklıktan çıkarılması, maddi ve manevi tazminat karşı dava limited şirketin haklı nedenle fesih istemine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne ve davalı ... ayrılma payının ödenmesine karar verilmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ayrılma payı hesaplanırken davacı şirketin 2008-2009 yıllarındaki bilanço değerleri üzerinden hesaplanmak sureti ile sonuca varılmıştır.
Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, ayrılma payı hesabı karara en yakın tarihte şirket mal varlığının rayiç değerler üzerinden hesaplanmalıdır. Bu durumda şirket mal varlığı hükme en yakın tarihteki rayiç değerler üzerinden hesaplanarak limited şirket ortaklarının ödedikleri sermaye payları gözetilerek davalının ayrılma payı hesaplanarak sonuca varılması gerekirken yazılı gerekçe ile yanılgılı değerlendirme sonucu karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalının tüm, davalı-karşı davacının karşı davaya ilişkin tüm, asıl davaya ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın, davalı karşı davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 233,55 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacı/karşı davalıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı/karşı davacıya iadesine, 22/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.