Esas No: 2017/5607
Karar No: 2018/4784
Karar Tarihi: 02.04.2018
Kamu görevlisine görevi nedeniyle alenen hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2017/5607 Esas 2018/4784 Karar Sayılı İlamı
18. Ceza Dairesi 2017/5607 E. , 2018/4784 K.
"İçtihat Metni"
Kamu görevlisine görevi nedeniyle alenen hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından sanık ...’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/3-a 125/4, 265/1 ve 43/2-1. maddeleri gereğince 1 yıl 2 ay hapis ve 7 ay 15 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair Midyat Asliye Ceza Mahkemesinin 25/12/2012 tarihli ve 2012/201 esas, 2012/574 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre, sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan 5237 sayılı Kanun"un 265/1. gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı halde, iddianamede belirtilen sevk maddeleri arasında anılan Kanun’un 43. maddesine yer verilmemesine rağmen, sanığa ek savunma hakkı verilmeden anılan Kanun’un 43/2-1. maddesi uygulanmak suretiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 226. maddesine aykırı davranılmasında isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
I- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın “Suçun niteliğinin değişmesi” başlıklı 226. maddesinde;
“1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2012 gün ve 13/125-236 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığın ceza yargılamasındaki en önemli haklarından biri yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken savunma hakkıdır. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın, herhangi bir nedenle sınırlandırılması olanaklı değildir. Nitekim 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 308/8. maddesine göre de savunma hakkının kısıtlanması mutlak bozma nedenlerindendir.
Maddenin açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, iddianamede gösterilen eylemin hukuki niteliğinin değişmesi ya da cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hallerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması halinde, anılan maddenin birinci fıkrası uyarınca sanık veya müdafiine ek savunma hakkı verilmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında düzenlenen 24/05/2012 tarihli iddianamede sanığın hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarında 125/1-3.a-4, 265-1, 53/1-2-3, 58. maddelerinden cezalandırılma istemesine rağmen yargılama safhasında 26/06/2012 tarihli celse de sanığın üzerine atılı eylemin sübutu halinde hakkında TCK’nın 43/2-1. maddesinin uygulanması ihtimaline binaen CMK’nın 226. maddesi gereğince ek savunma hakkı verilmiş olduğu görüldüğünden, anılan kararın kanun yararına bozulmasına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
II- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 02/04/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.