18. Ceza Dairesi 2017/5887 E. , 2018/4781 K.
"İçtihat Metni"Hakaret suçundan sanık ...’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 43/2, 125/4, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.160,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Bolu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/01/2017 tarihli ve 2015/132 esas, 2016/29 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre;
1- Sanığın üzerine atılı bulunan 5237 sayılı Kanun’un 125/1-4. maddelerinde düzenlenen hakaret suçunun, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinin 02/12/2016 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile değiştirilmeden önceki haliyle de, anılan Kanun"un 253/1-a maddesi gereğince uzlaşmaya tâbi olması karşısında, sanık ve katılanlara soruşturma aşamasında 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesindeki esas ve usullere göre uzlaşma teklifi yapılmadan kamu davasının açıldığı halde, mahkemece uzlaştırma işlemleri yerine getirilmeksizin,
2- Belediye Başkanı olan sanığın Belediye karşısında inşa edilmekte olan çeşme yanında gazetecilerle konuşurken esas itibariyle yaptıkları kamu hizmetini ve icraatlarını anlattığı, bu hizmetlere ilişkin olarak bazı gazetelerde yazılan eleştirilere cevap niteliğinde söylediği sözler içerisinde “beyni yıkanmış zavallılar” sözü geçmişse de bu sözün belli bir isim zikredilerek söylenmediği, bu sebeple katılanlara karşı hakaret suçunun oluştuğundan söz edilemeyeceği gözetilmeksizin,
Yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Denilmektedir.
I- Olay:
Sanık hakkında hakaret suçundan yapılan yargılama sonucunda sanığın mahkumiyetine karar verildiği, hükmün verildiği tarih itibariyle kesin olduğu, bu hükme karşı da kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu görülmüştür.
II- Hukuksal Değerlendirme:
Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde belirlenen yeni bir hukuka aykırılık durumunun incelenmesi gerekmektedir.
A- Gıyapta hakaret suçunda ihtilat unsuru açısından;
5237 sayılı TCK’nın “hakaret” başlıklı 125. maddesinde; “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmü yer almaktadır.
Hakaret suçu mağdurun olmadığı veya mağdurun doğrudan vakıf olamayacağı bir şekilde işlendiğinde gıyapta hakaret suçu oluşmaktadır. Ancak gıyapta hakaret suçunun cezalandırılması için, failin mağdur dışında toplu veya dağınık en az üç kişiyle ihtilat ederek bu suçu işlemesi gerekmektedir. Suçun faili ihtilatı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. İhtilat kişilerle birebir görüşerek gerçekleşebileceği gibi, üç veya daha fazla kişiye mektup göndermek, telefon etmek, SMS veya e-mail göndermek suretiyle de gerçekleştirilebilir. Ancak ihtilat unsurunun gerçekleşmesi için, failin sözleri en az üç kişinin duyabileceği bir ortamda ve şekilde söylemesi yeterli olmayıp, muhatapların bizzat anlamaları ve vakıf olmaları lazımdır.
İnceleme konusu somut olayda; sanık ...’ın, müştekiler ... ve ...’ın gıyabında, tanıklar ....ve ....’in huzurunda hakaret içerikli sözler sarfettiği iddiasıyla dava açılmış, mahkemece de eylem bu şekilde kabul edilerek mahkumiyet kararı verilmiştir.
Ancak sanığın gıyapta hakaret teşkil eden bu sözleri yalnızca tanıklar ...ve... müşteki... tarafından duyulmuş ve bu tanıklar tarafından medya vasıtasıyla yayınlanmıştır. Bu nedenle gıyapta hakaretin gerçekleşmesi için aranan “fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi” unsuru somut olayda gerçekleşmediğinden, hakaret suçu bakımından sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
B- Gün para cezası açısından;
TCK"nın 61/8. maddesine göre adli para cezası hesaplanırken, cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi sırasında artırım ve indirimlerin gün üzerinden yapılması, sonuç olarak ulaşılan miktarın bir gün için belirlenen miktarla çarpımı sonucu ceza verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında hakaret suçundan gün üzerinden belirleme yapılmaksızın, adli para cezasının yıl ve ay üzerinden tayin edilmesi hukuka aykırıdır.
C- Hüküm maddelerinin uygulama sırası bakımından;
TCK’nın 61. maddesine göre hakim, işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirledikten sonra, belirlenen ceza üzerinden sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulayarak sonuç cezayı belirleyecektir.
Hakaret suçundan mahkumiyet hükmü kurulurken önce kanun maddesinde öngörülen temel ceza belirlenip sonrasında ise TCK’nın 43/1. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerine ilişkin kanun maddesinin uygulanması, dolayısıyla sıralama, 125/1, 125/4, 43/1, 62/1 olması gerekirken, zincirleme suça ilişkin kanun maddesinin, temel cezadan olan aleniyet maddesinden önce tatbiki hukuka aykırıdır.
III- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1. Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
2. Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedeni açısından, kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 02/04/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.