3. Hukuk Dairesi 2013/17762 E. , 2014/2119 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KAYSERİ 5. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/05/2013
NUMARASI : 2012/897-2013/418
Taraflar arasında görülen iştirak nafakasının artırılması ve yardım nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacılar vekili dava dilekçesinde, müşterek çocuklar Büşra ve Furkan"ın babaları davalı A.. O.. ile anneleri Sudiye Taş"ın boşandıklarını, boşanma ile birlikte çocuklar yararına 50"şer TL nafakaya hükmedildiğini, müşterek çocuk Büşra"nın 18 yaşını ikmal ettiğini ve Erciyes Üniversitesi Meslek Yüksek Okulunda öğrenci olduğunu, şu an eğitimine devam ettiğini, müşterek çocuk Furkan"ın ise lise 11.sınıf öğrencisi olduğunu belirterek, müşterek çocuklar için belirlenen aylık 50"şer TL nafakanın 350 TL artırılarak 400 TL"ye çıkarılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, Kayseri 3. Aile Mahkemesinin 2004/797 Esas ve 10/05/2005 tarihli kararı ile tarafların müşterek çocuğu Furkan Okal için hüküm altına alınan aylık 100,00 TL’lik iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren başlamak üzere aylık 200,00 TL artırılarak 300,00 TL"ye yükseltilmesine, müşterek çocuk B.. O.. için hüküm altına alınan aylık 100,00 TL’lik yardım nafakasının dava tarihinden itibaren başlamak üzere aylık 200,00 TL artırılarak 300,00 TL"ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 327/1. maddesinde çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1. maddesi hükmü gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.( TMK. nun 329/1. maddesi )
Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. ( TMK. nun 330/1. maddesi )
TMK."nın 331. maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler.
İştirak nafakası artırım oranı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır. Nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir.
Türk Medeni Kanununun 364/1 maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 365. maddesinin 2.fıkrasında davanın; davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibaret olduğu düzenlenmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 328/2 maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.
Hukuk Genel Kurulu"nun 07.06.1998 gün, 1998/656; 688 sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca sözkonusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez.
Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun"un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Kayseri 3. Aile Mahkemesinin 2004/797 Esas-2005/421 Karar sayılı ilamı ile müşterek çocuklar Büşra ve Furkan için Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesince belirlenen 50"şer TL iştirak nafakalarının 100"er TL"ye çıkarılmasına karar verildiği, kararın 23/09/2005 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Tarafların yapılan sosyal ekonomik durum araştırmalarında, davalının emekli olduğu, 680 TL maaş aldığı tespit edilmiştir. Dosyanın incelenmesinde, davalının aynı zamanda sürücü kursunda çalıştığı, direksiyon sınavında görevlendirildiği 200 TL ücret aldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davalının gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığında hükmedilen nafaka miktarları fazladır. Mahkemece; davalının ek olarak sürücü kursundan aldığı ücretinde tam olarak tespiti yapılarak çocukların ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli, nafaka yükümlüsü davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, Türk Medeni Kanunun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek nafaka miktarının belirlenmesi gerekirken, tespit edilen davalının geliri ile mütenasip olmayacak şekilde fazla nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bundan ayrı olarak müşterek çocuk Büşra dava tarihinden önce reşit olmuş ve dava kendisi adına açılmıştır. Her ne kadar müşterek çocuk için daha önce iştirak nafakasına hükmedilmiş ise de müşterek çocuk için bu dava ile talep edilen yardım nafakasıdır ve ilk kez bu dava ile Büşra için yardım nafakasına hükmedilmiştir. Mahkemece Büşra için daha önce hükmedilen 100 TL yardım nafakasının 200 TL artırılarak 300 TL"ye yükseltilmesine şeklinde daha önce hükmedilen iştirak nafakası miktarının yükseltilmesine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.