11. Ceza Dairesi 2017/3699 E. , 2017/4610 K.
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 04.01.2016 gün ve 2015-E.57/135 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 28.01.2016 gün ve 2016/8437 KYB. sayılı ihbarnamesi ile;
Hırsızlık ve başkasına ait banka kredi kartını ele geçirerek kullanma suçundan sanık ...’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 141/1, 62/1, 245/1 (3 kez), 43 ve 52/2. maddeleri gereğince 10 ay hapis, 3 defa 3 yıl 1 ay 15 gün hapis ve 3 defa 5.000,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, hapis cezalarının infazı tamamlanıncaya kadar anılan Kanun’un 53/1-a-b-d-e maddesindeki haklardan, koşullu salıverilinceye kadar ise aynı Kanun’un 53/1-c maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına dair İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/12/2011 tarihli ve 2010/720 esas, 2011/771 sayılı kararının “1- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19/06/2007 tarihli ve 2007/10-108 esas, 2007/152 sayılı kararında da belirtildiği üzere, yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, bunun gerekçelerinin gösterilmesi dayanılan gerekçelerin de yasal ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği, yine aynı Kanun’un 3. maddesinin 1. fıkrasında ise, “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine" hükmolunacağının belirtildiği, somut olayda mahkemece temel cezanın tespiti sırasında hapis cezası takdiren alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, para cezası tayin edilirken 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 61. maddesine aykırı olacak şekilde alt sınırdan niçin uzaklaşıldığına dair hiçbir gerekçe gösterilmeden ve hüküm kısmında teşdiden uygulama yapıldığı da belirtilmeden, anılan Kanun’un 52/1. maddesinde gösterilen 5 tam gün sayısının çok üzerinde, 48 kat artırım yapılarak 240 gün adli para cezasına hükmedilmek suretiyle, sanık hakkında fazla ceza tayin olunmasında,
2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/2. maddesinde yer alan “Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin l-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine göre;
1-5237 Sayılı TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan" yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gözetilmemiş olması isabetsizliğinin, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün olup ihbarnamedeki 2 nolu bozma düşüncesi bu nedenle yerinde görülmediğinden REDDİNE,
2-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarnamesindeki 1 nolu düşünce yerinde görüldüğünden İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.12.2011 gün, 2010/720 esas, 2011/771 karar sayılı kararının CMK.nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bu konuda CMK.nun 309/4-d maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün olduğundan, hükümlü hakkında 5237 sayılı TCK.nun 245/1. madde ve fıkrası uyarınca temel hürriyeti bağlayıcı ceza yanında hükmedilen adli para cezasına esas alınan 240 günün 5 güne, TCK.nun 43. maddesinin uygulanması sonucu hükmedilen 300 günün 6 güne, TCK.nun 62. maddesinin uygulanması sonucu hükmedilen 250 günün 5 güne, hükmedilen gün sayısının adli para cezasına çevrilmesi sonucu hükmedilen 5.000 TL"nin 100 TL"ye indirilmesine, kazanılmış hakkın ihlali sözkonusu olmadığından infazın bu miktar üzerinden yapılmasına, hükümdeki diğer hususların aynen yerinde bırakılmasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.