14. Hukuk Dairesi 2017/2131 E. , 2017/8109 K.
"İçtihat Metni"
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 13.02.2012 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna dayalı tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.12.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan muarazanın giderilmesi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, bağımsız bölüm maliki oldukları site ile davalıya ait yapının bitişik parsellerde yer aldıklarını, davalının sınırdaki bahçe alanını ardiye olarak kullanması nedeniyle eşyaların duruşu, aktarılması gibi görsellik ve gürültü nedeniyle rahatsız olduklarını belirterek ardiye olarak kullanmasının önlenmesini, muarazanın giderilmesini, davacı ... için 100.000,00 TL, davacı ... için 30.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacıların aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, iddiaların subjektif olduğunu, manevi tazminat talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı şirketin kullandığı 22453 ada 4 parsel sayılı taşınmazda krokide A, B, C, D harfleri ile gösterilen toplam 55,18 m2 lik alanda komşuluk hukukuna aykırı şekilde ses ve gürültü yapacak şekilde eşya depolama ve bu alanların ardiye amaçlı olarak kullanılmasına ilişkin muarazanın giderilmesine ve manevi tazminat talebinin reddine dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 10.02.2015 tarihli, 2014/13353 Esas, 2015/1414 Karar sayılı ilamıyla, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında taşınmazların nitelikleri, konumları, davalı şirketin eylemi sonucu meydana gelen zararın niteliği, ne şekilde giderileceği hususunda alınması gerekli önlemler belirlenmediğine değinilerek eksik inceleme nedeniyle bozulmuş, davacılar vekilinin karar düzeltme isteği reddolunmuştur.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, mahkemece, davacılar ... ile ...’in manevi tazminat taleplerini içerir davalarının reddine ilişkin verilen kararın davacı tarafça temyiz ve Yargıtayca bozma konusu yapılmadığından bu hususlarda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına; davacının komşuluk hukukundan kaynaklı muarazanın önlenmesi ve rahatsız edici durumların giderilmesi talebini içeren davasının reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, hükmün diğer yönlerinin kesinleşmiş olduğundan bahisle “aynı konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA,bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.