20. Hukuk Dairesi 2016/1515 E. , 2017/7951 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı/karşı davacı ... Yönetimi ve davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1995 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında ... köyü 210 ada 118 parsel sayılı 14.700 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, dava dışı 210 ada 60, 63, 64 ve 65 sayılı parsellere revizyon gören 1937 tarih 73 yazım numaralı vergi kaydının miktar fazlası olarak mera niteliği ile sınırlandırılmış, itirazsız kesinleşmiştir.
210 ada 60 parsel sayılı 3.000 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 1937 tarih 73 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliği ile ... adına tespit edilmiş, itirazsız kesinleşmiştir.
Orman Yönetimi; 210 ada 118 sayılı parselin bir bölümünün kesinleşen orman tahdit haritası içinde kaldığı, davacı ...; kadastro sırasında adına tespit edilen 210 ada 60 sayılı parselin yüzölçümünün eksik olduğu, eksikliğin 210 ada 118 sayılı parselin tamamında kaldığı iddiasıyla ayrı ayrı dava açmışlardır.
Mahkemece dava dosyaları birleştirildikten sonra davacı ... tarafından açılan davanın reddine, Orman Yönetiminin davasının kabulüne, dava konusu taşınmazın fen bilirkişiler tarafından düzenlenen krokili raporda (B), (D), (F) ve (H) harfleri ile işaretlenen bölümlerinin tapu kayıtlarının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dairenin 22.12.2010 tarih ve 2010/12949-16475 E.K. sayılı kararıyla, çekişmeli taşınmazın (B), (D), (F) ve (H) harfleri ile işaretlenen kesimlerinin kesinleşen orman tahdit haritası içinde kalan yerlerden olduğu, üzerlerinde orman ağaçları bulunduğu anlaşıldığına, bu tür yerlerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılamayacağına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, (A) ve (G) harfleri ile işaretlenen bölümlerine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu yönden bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; mahkemece, öncelikle çekişmeli taşınmazla önceden bir bütün olarak kullanılan yani aynı bütünden bölünme 210 ada 60, 63, 64, 65, 118, 119, 120 ve 122 sayılı parsellere ilişkin açılmış derdest davalar var ise HUMK’nın 45. maddesi uyarınca dava dosyaları birleştirilmeli, yörede ... İl Mera Komisyonu Başkanlığı tarafından 4342 sayılı Kanun uyarınca yapılan mera tahsisi dışında tahsisli mera kayıtları, mera tahsis haritası ve mera norm kararları ile eklerinin bulunup bulunmadığı köy hizmetleri il müdürlüğü ve özel idare müdürlüğünden sorulup istenmeli, en eski tarihli memleket haritası ile 1970-1975
yıllarına ilişkin memleket haritaları ile bu memleket haritalarının yapımında esas alınan hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı bulundukları yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek iki mühendis ve bir harita mühendisinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte memleket haritaları, hava fotoğrafları ve amenajman planı; çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişilerden, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritalarının ve hava fotoğraflarının ölçeğini kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de memleket haritaları ve hava fotoğrafları ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, keşifte, çekişmeli taşınmaz hakim tarafından gözlemlenmeli, taşınmaz üzerinde neler bulunduğu, (bitki örtüsü, ağaçların cinsi,sayısı, orman ağaçlarının toplumu dağınık mı bulundukları vb.) ayrıntılı olarak keşif tutanağına yazılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı, çekişmeli yeri sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı, taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun tespiti halinde, ormanların tapu kaydı, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanılamayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmelidir.
Çekişmeli taşınmazın, orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, bu kez; davacı kişi hakkında 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince imar-ihya ve zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekeceğinden, bu kez dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak 1970-1975 yıllarına ilişkin 1/20000 ve 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğrafları ile aynı yıllara ilişkin fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş harita bulundukları yerlerden getirtilmeli, ziraat mühendisi, harita mühendisi ve orman mühendisi ile birlikte hava fotoğrafları; topoğrafik harita ve kadastro paftası ile çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, stereoskop aletiyle incelenmeli, fen, ziraat ve orman bilirkişi tarafından taşınmaz üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, komşu köyden tanık ve yerel bilirkişi dinlenmeli, yöntemine uygun şekilde mera araştırması yapılmalı, dayanak 1937 tarih 73 yazım numaralı vergi kaydı yerel bilirkişi beyanı ve fen bilirkişi aracılığıyla uygulanmalı, değişir sınırlı vergi kaydının kapsamı 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesine uygun olarak kesinleşen orman tahdit sınırından başlatılarak belirlenmeli, çekişmeli taşınmazın mera olup olmadığı yöntemince araştırılmalı, kadastro tesbit tarihine kadar geçen zilyetlik süresinin iktisap için yeterli olup olmadığı üzerinde durulmalı, zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (HGK 30/03/1994 gün ve 1993/8-939-1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tarafların komşu köyden bildirecekleri zilyetlik tanıkları ile kadastro tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar davacı kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup
oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı ile eklemeli zilyetler yönünden de tapu ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığı saptanmalı, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır” denilmektedir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulü ile dava konusu 210 ada 118 nolu parselde 30/05/2024 tarihli bilirkişi raporunda Ek 3"te (C) harfi ile gösterilen 13.129.7 m² (A ve B kısımları hariç) kısmın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı ... Yönetimi ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 4342 sayılı Kanun uyarınca yapılan mera komisyon kararına itiraza ve 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesi uyarınca açılan tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 29.11.1982 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2. madde uygulaması vardır.
İncelenen dosya kapsamına göre mahkemece bozma kararına uygun işlem yapılarak ve özellikle yapılan keşifler sonucu uzman bilirkişiler tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritası ve diğer delillere dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın (C) harfi ile gösterilen bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu ve mera sayılan yerlerden de olmadığı anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenmekle birlikte; önceki kararla davacı ... tarafından açılan davanın reddine, Orman Yönetiminin davasının kabulüne, çekişmeli taşınmazın (B), (D), (F) ve (H) harfleri ile işaretlenen bölümlerin orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verildiği, davacı ..."ın temyiz itirazları üzerine Dairenin 22/10/2010 tarih ve 2010/12949 E. - 16475 sayılı kararı ile ..."ın (B), (D), (F) ve (H) harfleri ile gösterilen bölümlerine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, (A) ve (G) harflere ilişkin bölümlerine yönelik temyiz itirazlarının kabulüne karar verildiği ve taşınmazın (B), (D), (F) ve (H) harfleri ile gösterilen bölümleri yönünden kararın kesinleştiği, çekişmeli taşınmazın incelemeye konu bölümlerinin (A) ve (G) harfleri ile gösterilen kısımları olduğu; (B), (D), (F) ve (H) harfleri ile gösterilen bölümlerinin toplam (982,99 + 724,15 m2+ 209,51 m2 + 244,07 m2 =) 2160,72 m2 yüzölçümünde olduğu, geriye 12.539,28 m2 alan kaldığı, oysa mahkemece 13.129.7 m² (A ve B kısımları hariç) kısmın davacı adına tapuya tesciline karar verildiği; bu haliyle kararın infazının mümkün olamayacağı, mahkemece yapılması gerekenin dosyanın raporları hükme dayanak yapılan bilirkişilere verilerek, (A), (B), (D), (H), (F) ve (G) harfleri ile gösterilen bölümlerinin yüzölçümlerinin tereddüte mahal vermeyecek şekilde gösterileceği infaz edilebilir kroki düzenlettirildikten sonra taşınmazın tamamı yönünden ve infaza elverişli hüküm kurulması olduğu, bu bağlamda taşınmazın (B), (D), (H) ve (F) harfleri ile gösterilen bölümleri yönünden verilen kararın temyiz denetiminden geçerek kesinleştiği de belirtilerek bu bölümler yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi; (A) ve (G) harfleri ile gösterilen bölümler yönünden ise belirlenecek yüzölçümlerine göre infazı mümkün hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle; Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/10/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.