15. Hukuk Dairesi 2019/2373 E. , 2020/309 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi:Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... geldi. Davalılar vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
K A R A R -
Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı tescil istemine ilişkin olup mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.Davada taraf teşkili yapılması kamu düzenine ilişkin olup taraf teşkili yapılmadan işin esası incelenip yargılamanın sonuçlandırılması mümkün değildir. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup görevi gereği mahkemelerce ve temyiz halinde Yargıtay"ca kendiliğinden gözetilir. Somut olayda; yargılama sırasında oluşturulan kat irtifakı sonucunda 1. normal kat 2 no"lu bağımsız bölüm, 2. normal kat 3 no"lu bağımsız bölüm ve 2. normal kat 4 no"lu bağımsız bölüm dava dışı ...adına tescil edilmiş olup, tapu iptâl ve tescil davasında iptâli istenilen tapu malikinin davada taraf olması zorunludur. Mahkemece de kurulan hükümde ...’na ait tapuların bir kısmının iptâline karar verildiği anlaşılmakla davada taraf olmayan kişi hakkında karar verilmesi usul ve yasa ile kamu düzenine aykırı olmuştur.Ayrıca, Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi"nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa"nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK"da da yer verilmiştir. HMK 297. maddeye göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.HGK"nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas, ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; "yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur." Gerekçeli karar ile hüküm fıkrasının çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası ve kısa karar arasında çelişki yaratılması; yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırı olacaktır. (Emsal Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 17.01.2019 tarih, 2018/4747 Esas, 2019/217 Karar sayılı ilamı) Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde, mahkemenin gerekçeli kararında “hüküm kısmının 4 nol"u kısmının 3. Satırında 1 no"lu bağımsız bölümün arsa payı 160/1600 yerine sehven 400/1600 yazılmış, 8. satırı 125/1600 payının ..."na yerine sehven ..."na şeklinde yazılmış, kısa hüküm ile gerekçeli karar hükmünün değiştirilememesi kuralı nedeniyle hükümde değişiklik yapılmayarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur” şeklinde açıklama yapılmış olup, belirtilen kısımların hatalı olduğu gerekçede belirtilmesine rağmen hüküm aynı şekilde kurularak hüküm ile gerekçe arasında da çelişki yaratılmış olması doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; davacıya ...’na karşı bu dava ile birleştirilmek üzere dava açması için kesin süre verilmesi, kesin sürede dava açılmaması halinde tapu kaydı iptâli talep edilen bağımsız bölümün malikinin davada taraf olmaması nedeni ile taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi, dava açılır ise birleştirildikten sonra işin esası incelenerek ve gerekçe ile hüküm arasındaki çelişki de giderilecek şekilde hüküm kurulmasından ibarettir. Mahkemece, bu hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuş davacının diğer temyiz itirazları incelenmeksizin kararın açıklanan nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazları incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, 2.540,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalı ..."dan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya
verilmesine, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davacıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 06.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.