11. Hukuk Dairesi 2017/2106 E. , 2017/3983 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/09/2015 tarih ve 2011/439-2015/151 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu noksanlıkların giderilerek dosyanın gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının "..." ismi ve markası altında sanatsal faaliyette bulunduğunu ve tanındığını, “...” ismini 29.05.2006 tarihinden itibaren on yıl müddetle marka olarak tescil ettirdiğini, "..." isimli bir müzik grubunun müvekkilinin "..." isim ve markasına tecavüz ettiğini, ..."in Grubu anlamına gelen davalı grubun davacıyla hiçbir ilgisinin olmadığını, davalı grubun isim benzerliğini kullanarak medyada ve internette tanıtımını yaparak iş aldığını, albümler, klipler çektiğini, festival, konser, nişan, düğün organizasyonlarına katıldıklarını, davalı tarafın tescilli “...” ismini taklit ederek “...” ismini kullanmalarının haksız kazanç elde etmek için kötü niyetli girişim olduğunu, bu durumun davacının işlerini eskiye nazaran düşürdüğünü ileri sürerek, davalılar tarafından “...” ismi ve markasına yapılan tecavüzün önlenmesine, albüm ve kliplerin bu ismiyle yayından kaldırılmasını, internetteki yayınların kaldırılmasını, markaya yapılan tecavüz nedeniyle 100.000 TL manevi, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 50.000 TL maddi tazminatın yasal faizi ile davalılardan tahsilini, kararının ilanını talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, "..." adı ile "..." arasında bir benzerliğin olmadığını, "..." grubunun 2003 yılından beri piyasada olduğunu, müzik sektörü tüketicisinin CD sini alacağı, düğün, geceye çağıracağı sanatçıyı görsel olarak tanıdığını, konser için davet edecek organizatörün müzik piyasasını bildiğini, davacı tarafın markasına tecavüzün söz konusu olmadığını, maddi ve manevi bir zararın da bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; “...” markasının davacı ses sanatçısının adıyla tescil ettirdiği bir marka olduğu, “...” ibaresinin ise bu markanın tescilinden daha önce davalı ... gurubunun kullandığı ayırt edicilik kazanmış ve dava tarihinden sonra marka olarak tescil edilmiş bir ibare olduğu, davalıların kullanımının davacı markasından farklı olarak kendi tescillerine uygun olduğu, davacı markasına yönelik herhangi bir benzerliğin ve haksız rekabetin olmadığı, halk nazarında "..." denince akla gelecek kişinin tekil, tanınmış bir sanatçı olduğu, bu suretle taraf markaları arasında bir irtibatın kurulmasının mümkün olmadığı, davalı tarafın kendi markasına tescilden önce ayırt edicilik kazandırdığı, marka kullanımında üstün bir hakka sahip olduğu gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, markaya tecavüzün önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacının adına 09, 16 ve 41. sınıflarda tescilli 2006 25207 sayılı “...” ibareli markası bulunmakta olup, "..." ismiyle Kültür Bakanlığı Müzik Eseri İşletme belgelerinden anlaşılacağı üzere 2000 yılından beri ses kasetleri çıkarttığı, gazete haberleri ve dosyadaki diğer delillerden “...” ismiyle tanındığı anlaşılmaktadır. Davalıların ise “...” isimli oluşturdukları grup ile faaliyette bulundukları, Kültür Ve Turizm Bakanlığı Müzik Eseri İşletme belgelerine göre “...” ismini 2005 yılından itibaren kullandıkları görülmektedir. Böylece, davalıların kullanımının davacı adına tescilli “...” markasına benzer ve iltibaslı olduğu, davacı kullanımının davalılardan çok daha önceye dayandığı, öncelik hakkının davacıda bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Bu suretle; davacı markasının tescil tarihinden dava tarihine kadar olan dönem için davalıların “...” kullanımları nedeniyle davacının marka hakkına tecavüzün bulunduğu kabul edilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın, davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 21/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.