14. Hukuk Dairesi 2017/4182 E. , 2017/8099 K.
"İçtihat Metni"
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.09.2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Dairemizin 08.05.2017 günlü mahalline iade kararı sonrası dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların birlikte malik olduğu 5781 ada 10 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
6100 sayılı HMK’nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan herkes davada taraf ehliyetine de sahiptir. Aynı kanunun 51. maddesine göre de, dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. 4721 sayılı TMK’nın 9. maddesine göre, fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir. Aynı kanunun 10. maddesine göre de ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.01.1976 günlü ve 477/12 sayılı kararına göre, davada taraf olma ehliyeti, medeni haklardan yararlanma hakkının bir sonucudur. Kısıtlanan kimse; medeni hakları kullanma ehliyetinden yoksun bulunması nedeniyle her ne kadar kendisi dava açamaz ise de sözü edilen haklardan yararlanma ehliyetini haiz bulunduğundan aleyhine dava açılabilir. Ancak, davalının kısıtlı olduğunun mahkemece öğrenilmesi halinde re"sen kanuni mümessile tebligat yapılması gerekir.
Somut olaya gelince; davalılardan ...’nun 02.04.1998 tarihli, 1998/78-377 Esas-Karar sayılı ilamıyla vesayet altına alındığı, kararda vasiliğin 4 yıl süreyle devam edeceği ve bu sürenin bitiminde kendiliğinden ortadan kalkmış sayılacağının belirtildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, anılan davalının kısıtlılığının devam edip etmediğinin araştırılması, devam ediyorsa buna ilişkin kararın getirtilmesi ve vasiye dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması,daha sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir.
Ayrıca, muaf olduğu halde Hazine’nin harçtan sorumlu tutulması da doğru değildir.
Mahkemece, yukarıda değinilen hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine,
06.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.