Esas No: 2007/5-18
Karar No: 2010/542
Karar Tarihi: 27.10.2010
Hak Düşürücü Süre - Kamulaştırmasız Elatma - Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2007/5-18 Esas 2010/542 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Genel Kurulu 2007/5-18 E., 2010/542 K.
Hukuk Genel Kurulu 2007/5-18 E., 2010/542 K.
- HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
- KAMULAŞTIRMASIZ ELATMA
- 2942 S. KAMULAŞTIRMA KANUNU [ Geçici Madde 6 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "kamulaştırmasız elatmanın önlenmesi-kal" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Bursa Asliye Beşinci Hukuk Mahkemesi) nce davanın kabulüne dair verilen 30.09.2004 gün ve 2003/982 E. 2004/488 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay Beşinci Hukuk Dairesi"nin 03.10.2005 gün ve 2005/10193-10140 sayılı ilamı ile;
(...Dava, kamulaştırmasız elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir.
Davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalı idare vekilinin temyizi üzerine Dairemizce oyçokluğu ile onanmıştır.
Dosyada yapılan incelemede;
Dava konusu taşınmazın malikleri tarafından, davalı B... Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine, 17.10.2000 tarihinde açılan kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat davasının 2942 sayılı Yasa"nın 38. maddesi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği ve bu hükmün de Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararından önce 06.01.2002 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Sözü edilen kararın kesinleşmesinden sonra davacı taraf bu kez aynı yer hakkında müdahalenin men"i ve kal davasını açmıştır.
2942 sayılı Kamulaştırma Yasası"nın 38. maddesinde; idare tarafından kamulaştırmasız el konulan taşınmazın, fiilen el koyma tarihinden itibaren 20 yıllık sürenin geçmesi halinde, taşınmazın malik zilyet veya mirasçılarının her türlü dava haklarının düşeceği öngörülmüştür. Söz konusu Kamulaştırma Yasası"nın 38. maddesi hak düşürücü süreyi içermekte olup, bu husus kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle, kamu düzenine ilişkin hususlar, tarafların talepleri olmasa bile mahkemece re"sen karara bağlanması zorunludur.
2942 sayılı Kamulaştırma Yasası"nın 38. maddesine göre; idarenin el koyma tarihinden itibaren 20 sene geçmekle taşınmaz malikinin her türlü dava hakkı düşer. Başka bir anlatımla, mülkiyet bu süre dolmakla el atan idareye geçer. Bu husus 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 705. maddesindeki "Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır" hükmü ile açıklığa kavuşturulmuştur.
Dava konusu taşınmaza 1970 yılında el atılarak yol olarak kullanıldığı ve elatma tarihinden itibaren, 2942 sayılı Kamulaştırma Yasası"nın 38. maddesinin, Anayasa Mahkemesi"nce iptal edilme ve dava tarihine kadar 20 seneden fazla süre geçtiğinden, taşınmaz maliki olan davacı tarafın her türlü dava hakkının düştüğü anlaşılmıştır.
Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi"nce; 2942 sayılı Kamulaştırma Yasası"nın 38. maddesi iptal edilmiş İse de, Anayasa"nın 153/son maddesi uyarınca; Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının geriye yürümeyeceği ilkesi uyarınca. Kamulaştırma Yasası"nın 38. maddesinin İptal edilmesinden önceki kazanılmış haklara uygulanması imkanı da bulunmamaktadır. Ayrıca davacılar tarafından açılan ve hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddine karar verilen "kamulaştırmasız el koyma nedeni ile tazminat" davasının da Yargıtay"ca onanıp kesinleşmesi karşısında, aynı taşınmaz için davacılar tarafından bu defa açılan müdahalenin men"ine ve kal davasının kabulüne karar verilmesi, doğru değildir...)
gerekçesiyle oyçokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulu"nca İncelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/11. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırmasız elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilleri adına tapuda kayıtlı bulunan 1014 ada 25 parsel sayılı taşınmaza davalı idarece yol geçirilmek suretiyle kamulaştırmasız elatıldıgını ileri sürerek, davalının elatmasının önlenmesine ve kal"e karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; "taraflar arasında daha önceden görülüp kesinleşen kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davasının 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun 38. maddesi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, 38. maddenin Anayasa Mahkemesi"nce iptal edildiği ve bu durumda davalı idarenin taşınmaza el koymasının yasal dayanağının kalmadığı" gerekçesiyle "davanın kabulüne" dair verilen karar; Özel Daire"ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş, yerel mahkemece direnme karan verilmiştir.
Gerçekten, bozma ve direnme kararlarında da ifade edildiği gibi, 19.11.2003 dava tarihinden önce, Anayasa Mahkemesi"nin 04.11.2003 tarihinde yürürlüğe giren 10.04.2003 gün ve E: 2002/112, K: 2003/33 sayılı kararı ile "2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun 38. maddesinin Anayasa"ya aykırı olduğuna ve iptaline" karar verilmiştir.
Ancak; yerel mahkemece direnme kararı verilmesinden sonra 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 18.06.2010 tarih ve 5999 sayılı "Kamulaştırma Kanunu"nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 1. maddesi ile, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"na geçici 6. madde eklenmiş; maddenin yan başlığında da belirtildiği üzere, kamulaştırmasız el koyma sebebiyle tazmine İlişkin yeni düzenlemeler getirilmiştir.
18.06.2010 tarih ve 5999 sayılı "Kamulaştırma Kanunu"nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"na eklenen geçici 6. maddenin 1. fıkrasında, "Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, malik tarafından ilgili idareden tazminat talebinde bulunulması halinde, öncelikle uzlaşma yoluna gidilmesi esastır" hükmüne yer verilmiştir.
Aynı maddenin 8. fıkrasında, "Bu maddenin tazminata ilişkin hükümleri, vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı açtıkları tazminat davası süre bakımından dava hakkının düştüğü gerekçesiyle reddedilmiş olanlar hakkında da uygulanır..." denildikten sonra; 9. fıkrasında ise, "Vuku bulduğu tarih itibarı ile bu maddenin kapsamında olan kamulaştırmasız el koymadan dolayı bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce tazmin talebiyle dava açmış olanlar; bu madde hükümlerine göre uzlaşma yoluna gitmeyi isteyip istemediklerini bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içinde idareye ve mahkemeye verecekleri dilekçeler ile bildirebilirler. Uzlaşma talebi üzerine, uzlaşma görüşmelerinin neticesine kadar dava bekletilir; uzlaşılamaması halinde, uzlaşmazlık tutanağının mahkemeye sunulmasından sonra davaya devam edilir" hükmü öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere; 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"na eklenen geçici 6. madde ile, kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması hallerinde, hak sahiplerine idare ile uzlaşma ve uzlaşılmaması halinde salt tazminat davası açma hakkı tanınmış olup; somut olayda olduğu gibi, taşınmaz mal sahibinin kamulaştırması elatmanın önlenmesi ve kal davası açma imkanı kalmamıştır.
Hal böyle olunca; yerel mahkemece, davacı tarafa yeni yasal düzenleme doğrultusunda tazminat isteminde bulunup bulunmadığına dair talebinin açıklattınlması; tazminat isteminde bulunması halinde yukarıda açıklanan ve 04.11.1983 tarihinden önce taşınmazlarına kamulaştırması el konulanların hak ve durumlarını düzenleyen 18.06.2010 tarih ve 5999 sayılı "Kamulaştırma Kanunu"nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"na eklenen geçici 6. madde hükümleri uyarınca işlem yapılarak sonucuna göre karar verilmesi; aksi takdirde elatmanın önlenmesi ve kal istemiyle açılmış bulunan davanın reddi cihetine gidilmesi gerekir.
Direnme kararı, bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.
Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçeyle HUMK"nm 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 27.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.