Davacı Z.. M.. tarafından, davalı C.. E.. aleyhine 28/12/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21/03/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, Muğla barosuna kayıtlı olarak Fethiye"de avukatlık yaptığını, davalı tarafından Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı"na sunulan şikayet dilekçesinde kullanılan ifadelerin kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığını belirterek, uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalı tarafından Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı"na sunulan şikayet dilekçesinde davacı hakkında "Böyle bir insanın nasıl avukatlık yaptığını hala anlayabilmiş değilim" şeklindeki ifadenin şikayet hakkı sınırlarını aştığı, Anayasanın 38. maddesinde koruma altına alınan masumiyet karinesini ihlal ettiği kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi 10. maddesi bakımından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yerleşik içtihatlarıyla oluşturulan ilkelerden biri de ifade özgürlüğüne ilişkindir. Buna göre; ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun esaslı temellerinden birini ve toplumun ilerlemesi ve herbir bireyin gelişimi için temel koşullardan birini oluşturur. İfade özgürlüğü sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız görülen veya ilgilenmeye değmez bulunan “haber“ ve “düşünceler“ için değil, aynı zamanda aleyhte olan, çarpıcı gelen ve rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Sözleşmenin 10. maddesinde belirtildiği üzere bu özgürlüğün istisnaları vardır; ancak bu istisnalar dar yorumlanmalı ve bir kısıtlama ihtiyacının bulunduğu inandırıcı bir şekilde ortaya konmalıdır. (Prof.Dr.Osman Doğru-Dr.Atilla Nalbant; İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Açıklama ve Önemli Kararlar, Cilt:2, s.365, Nilsen ve Johnsen [BD] 43) Davaya konu Fethiye 1.Sulh Ceza Mahkemesi"nin 2010/580 Esas sayılı dava dosyasında yer alan davalı tarafından Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı"na sunulan şikayet dilekçesindeki ifadeler elbette nezaket dışıdır ve görgü kurallarına aykırıdır. Ancak görgü ve nezaket kurallarına aykırı bu tür ifadeler hak arama özgürlüğü ve yasal savunma sınırları dâhilinde, ifade özgürlüğü kapsamında kalan görüş açıklamaları niteliğinde olup değer yargısını içermektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da değer yargılarının kısıtlanamayacağına vurgu yapılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, şikayet dilekçesinde kullanılan ifadeler kişilik haklarına saldırı niteliğinde kabul edilemez. Mahkemece belirtilen hususlar gözetilerek istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.