Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2010/7-473
Karar No: 2010/520
Karar Tarihi: 20.10.2010

Dernekler İçin Zayi Belgesi Verilmesi - Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/7-473 Esas 2010/520 Karar Sayılı İlamı

 

 

Hukuk Genel Kurulu 2010/7-473 E., 2010/520 K.

Hukuk Genel Kurulu 2010/7-473 E., 2010/520 K.

  • DERNEKLER İÇİN ZAYİ BELGESİ VERİLMESİ

 

  • 5253 S. DERNEKLER KANUNU [ Madde 32 ]
  • 5253 S. DERNEKLER KANUNU [ Madde 9 ]
  • 5253 S. DERNEKLER KANUNU [ Madde 19 ]
  • 5253 S. DERNEKLER KANUNU [ Madde 21 ]

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki "Zayi belgesi verilmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Narman Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 30.07.2009 gün ve 2008/87 E., 2009/61 K. sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 03.12.2009 gün ve 5457-5540 sayılı ilamı ile;

(...Dava, Dernekler Kanununun 32. maddesi hükmüne göre hasımsız olarak açılmış, zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece, davacı dernek yöneticilerinin 5253 sayılı Yasanın 32/k bendinde düzenlenen 15 günlük süre geçirildikten sonra mahkemeye başvurdukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun düşmediği gibi toplanan deliller de hüküm vermeye yeterli değildir.

5253 sayılı Dernekler Kanununun 32/k maddesi hükmünde, dernekler tarafından tutulması zorunlu olan defter ve belgelerin gerekli dikkat ve özen gösterilmiş olması şartıyla elde olmayan bir nedenle okunamayacak hale gelmesi veya kaybolması halinde derneğe bu hususun öğrenilmesi tarihinden itibaren 15 gün içinde dernek merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde zayi belgesi almak için dava açma zorunluluğu getirilmiş, bu gereği yerine getirmeyen yöneticilerin cezalandırılması öngörülmüştür.

Somut olaya gelince, dosya içeriğinde toplanan delillerden davacı derneğin muhasebe işlemlerinin yapılması için evraklarını Erzurum İl merkezine gönderdiği, bu evraklar içerisinde bulunan karar defterinin kaybolduğu anlaşılmaktadır.

Usul kurallarına göre ispat yükü olumsuzu iddia edene değil olumluyu iddia edene düşer. Dosya içeriğinde davacı dernek yöneticilerinin gerekli dikkat ve özeni göstermediği veya defteri kasten kaybettiklerine ilişkin herhangi bir delil ve belge bulunmamaktadır. Davacı dernek tacir olmadığından yöneticilerinin basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülükleri de bulunmamaktadır. Bu olgular ve defterin davacı dernek yöneticilerinin iradeleri dışında bir nedenle kaybolduğu ayrıca 5253 sayılı Yasanın 32/k bendinde öngörülen 15 günlük sürenin dernek yöneticilerinin gecikmeden mahkemeye başvurmalarını sağlamaya yönelik olarak getirildiği, bu tarihten sonra dava açılamayacağı şeklinde değerlendirileceği gözetilerek davacı dernek yöneticilerinin davaya konu karar defterini kasten zayi edip etmediklerinin veya bu eylem nedeniyle haklarında verilmiş bir mahkumiyet hükmü bulunup bulunulmadığının araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir...)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacı, dernek karar defterinin 23.11.2008 tarihinde kaybolduğu anlaşıldığından bahisle bu hususun tespiti ile zayi belgesi verilmesini istemiştir.

Yerel Mahkemece "Karar defterinin kaybolmaması için gerekli dikkat ve özenin gösterilmediği ve davaya konu karar defterinin elde olmayan bir nedenden dolayı kaybolmadığı, üstelik 5253 sayılı Yasanın 32/k bendinde öngörülen onbeş günlük süre geçtikten sonra işbu davanın açıldığı" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; bu karar davacının temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuştur.

Yerel Mahkeme önceki kararında direnmiş; hükmü temyize davacı getirmiştir.

Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; 5253 sayılı Yasanın 32/k bendinde öngörülen onbeş günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olup olmadığı, işin esası yönünden de davacı tarafça karar defterinin kaybolmaması için gerekli dikkat ve özenin gösterilip, gösterilmediği noktalarında toplanmaktadır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, yerel mahkemece hem hak düşürücü süre dolduğundan hem de esastan davanın reddine karar verilmiş olup; hak düşürücü sürenin dolduğundan bahisle davanın reddedildiği durumda işin esası incelenmeyeceğinden aynı zamanda esas hakkında da karar verilemez. Hak düşürücü süre dolmuş ise işin esasına girilmeyip sadece bu yönden karar vermekle yetinilmelidir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle söz konusu sürenin hak düşürücü nitelikte olup olmadığı hususu ele alınmış; 20.10.2010 günlü ikinci görüşmede 5253 sayılı Yasanın 32/k bendinde öngörülen onbeş günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olmadığı, sadece dernek yöneticilerinin zaman kaybetmeden mahkemeye başvurmalarını sağlamaya yönelik ve başvurulmamasının cezai sonuçlara bağlandığı özel bir düzenleme olduğu sonucuna varılmakla, somut olaya özgü olmak üzere işin esasına yönelik incelemeye geçilmesine oyçokluğu ile karar verilmiştir.

Esas yönünden yapılan incelemede ise; özel dairenin araştırmaya yönelik bozma kararı kısmen yerinde bulunmakla birlikte 5253 sayılı Yasanın 32/k bendi " 9 ve 19 uncu maddelerin üçüncü fıkralarındaki zorunluluğa uymayanlar ile tutulması zorunlu olan defter ve belgelerin, gerekli dikkat ve özen gösterilmiş olması şartıyla elde olmayan bir nedenle okunamayacak hâle gelmesi veya kaybolması hâlinde, öğrenme tarihinden itibaren onbeş gün içinde dernek merkezinin bulunduğu yerin yetkili mahkemesine zayi belgesi almak için başvurmayan veya bu belgeyi denetim sırasında ibraz edemeyenler üç aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. 21 inci maddedeki yükümlülüklere aykırılık halinde de failler hakkında aynı cezaya hükmolunur." Şeklinde olup mahkumiyet hükmü bulunup bulunmaması esasa etkili değildir. Bu nedenle bozma metninde yer alan "…

…bu eylem nedeniyle haklarında verilmiş bir mahkumiyet hükmü bulunup bulunulmadığı…

…" ifadesinin metinden çıkarılmasının uygun olacağı, ayrıca karar defterinin kaybında kasıt ya da kasta yakın bir kusur bulunup bulunmadığının da tespiti gerekirken böyle bir inceleme ve araştırmanın mahkemece yapılmamış olduğu, 20.10.2010 günü yapılan ilk görüşmede oyçokluğu ile karara bağlanmıştır.

O halde mahkemece yapılacak iş; kanunda aranan başvuru süresinin hak düşürücü süre olmaması nedeniyle işin esasına yönelik delilleri toplamak ve özellikle karar defterinin kasten veya kasta yakın bir kusurun varlığı nedeniyle zayi olup olmadığını araştırarak sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.

Açıklanan hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeye dayalı önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile bozma ilamı metninden "…

….veya bu eylem nedeniyle haklarında verilmiş bir mahkumiyet hükmü bulunup bulunulmadığının" ibaresi de çıkarılarak direnme kararının yukarıda açıklanan değişik nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın geri verilmesine, hak düşürücü süre yönünden yapılan ikinci görüşmede, esas yönünden ise yapılan ilk görüşmede olmak üzere 20.10.2010 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
 

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi