1. Hukuk Dairesi 2014/18859 E. , 2015/2669 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/06/2014
NUMARASI : 2012/113-2014/289
Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ............... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava; ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı; dava konusu arsa vasıflı, 2824 ada, 2 parselde yer alan, 2 nolu bölümü davalıya 12,09.2005 günlü gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile sattığını, ancak tapuda devir işleminin gerçekleştirilemediğini, satış tarihinden itibaren kullanım bedeli ödenmeksizin mesken olarak kullanıldığını, davalının ............. 2. Tüketici Mahkemesinde 2011/277 Esas sayılı tapu iptal ve tescil davası açtığını, anılan davanın halen derdest olduğunu ileri sürerek geriye dönük 5 yıllık ecrimisil bedeli olarak 30.000,00 TL"nin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, çekişmeli taşınmazı satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak rayiç değeri üzerinden haricen satın aldığını ancak adına tescil işleminin yapılmadığını, sicil kaydının oluşması için açtığı iptal ve tescil davasının yapılan yargılaması sonucunda iptal ve tescil talebinin reddi ile 120.000,00 TL bedelin iadesine ilişkin olarak verilen kararı iptal ve tescile karar verilmesi gereğine değinerek temyiz ettiğini, fuzuli şagil olmadığını, ecrimisil talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmaz satış işleminin resmi şekil şartına uygun yapılmadığı, satış sözleşmesinin sicile yansıtılmadığı, tarafların sözleşme uyarınca aldıklarını karşılıklı iade ile yükümlü oldukları, taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç değerinin faizi ile birlikte davalıya ödendiği, bu durumda davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın çekişmeli bölümü kullandığının sabit olduğu gerekçesiyle uzman bilirkişiler aracılığıyla belirlenen ecrimisil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının 8763 parsel sayılı taşınmazdaki 68208000 / 504172500 payının, 29/06/2006 tarihli imar uygulaması ile 2824 ada, 2 parsele dönüştüğü, taşınmaz üzerinde yer alan kârgir binanın 2 nolu bölümünün, 12/09/2005 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalıya satıldığı, satış bedelini tahsil ettiği halde tapuda tescil işleminin gerçekleştirilemediği, davalı tarafından 03/03/2011 tarihinde açılan satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil davasının yapılan yargılaması sonucunda.........Tüketici Mahkemesinin 2011/277 Esas, 2012/696 Karar sayılı kararı ile iptal ve tescil isteğinin reddine, taşınmaz rayiç bedelinin M.. M..’a ödenmesine karar verildiği, kesinleşen karara dayalı olarak yapılan icra takibi sonucunda ..........13. İcra Müdürlüğünün 2012/18261 Esas sayılı dosya kapsamında 165.625,00 TL’nin 26/12/2012 tarihinde davalıya ödendiği, öteyandan 18/06/2013 tarihinde davacı tarafından açılan elatmanın önlenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ............ 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin, 25/03/2014 tarih, 2013/416 Esas, 2014/165 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı 25.01.2012 tarihli, eldeki ecrimisil istemli davasında ise; dava tarihinden geriye dönük 5 yıllık ecrimisil isteğinde bulunmuştur.
Hemen belirtilmelidir ki; Türk Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 (Türk Borçlar Kanunu 237) , 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddesi ve Noterlik Kanunun 60. maddesi hükümleri uyarınca tapuda kayıtlı olan taşınmazların resmi şekilde yapılmayan satışlarına hukukça değer verilemez ve mülkiyetin naklinin sebebini teşkil edemez. Bu husus, kamu düzeniyle ilgilidir ve re’sen gözetilir.
Ne var ki, harici satış Türk Medeni Kanunu‘nun 994. maddesi hükmü uyarınca harici satış bedelinden kaynaklanan hapis hakkı niteliğinde kişisel hak bahşeder. YİBBGK 10.07.1940 tarih 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca haricen taşınmazı temlik eden kişi aldığı satış bedelini karşı tarafa ödemedikçe haricen satın alan kişinin taşınmazı terk etmesini isteyemez. Satış bedeli kendisine ödenmeyen taraf temerrüde düşmüş sayılamayacağından, para geri verilinceye kadar yararlandığı ürünler bedelini tazmin ve ecrimisil ödemekle sorumlu tutulamaz. Davalı haricen satın ve zilyetliğini devraldığı taşınmazı ileride kendisine devredileceği inancıyla ve iyiniyete dayalı olarak kullanmaktadır.
Yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında 12/09/2005 tarihinde düzenlenen satış vaadi sözleşmesinde belirlenen ve davalı tarafından ödenen satış bedelinin, kesinleşen mahkeme ilamına dayalı olarak 26/12/2012 tarihinde davalıya (M.. M..) iade edildiği, 10.07.1940 tarih, 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca alıcının, ödediği bedel geri verilinceye kadar ürün bedeli ve ecrimisili ödemekle yükümlü bulunmadığına göre davalının 26/12/2012 tarihine kadar sözleşmeye dayalı olarak çekişmeye konu bölümü kullandığı, bu nedenle kötüniyetinden sözedilemeyeceği, ancak 26/12/2012 tarihten sonrası için ecrimisilden sorumlu tutulabileceği, eldeki dava 20/01/2012 tarihinde açıldığına göre davalının ecrimisilden sorumlu tutulamayacağı açıktır.
Hâl böyle olunca; davanın açılış tarihi itibariyle reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetli değildir.
Davalının temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlere hasren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.