2. Hukuk Dairesi 2016/8859 E. , 2017/14407 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, reddedilen manevi tazminat talebi, maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının miktarı ile yoksulluk nafakasının 2 yıl süreyle sınırlandırılması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Mahkemece boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin ağır, kadının ise daha az kusurlu olduğu kabul edilerek kadının davasının kabulüne, erkeğin karşı davasının ise reddine karar verilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden; mahkemece kadına kusur olarak yüklenen vakıalardan sonra evlilik birliğinin devam ettiği, bu kusurlu davranışlar nedeniyle erkeğin kadını affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerektiği, affedilen ve hoşgörü ile karşılanan davranışların boşanma davalarında eşlere kusur olarak yüklenemeyeceği, hal böyle olunca mahkemenin de kabulünde olduğu üzere boşanmaya neden olan olaylarda, kadının önceki evliliğinden olan çocuğuna bakmak istemeyen, annesinin kadına hakaretine sessiz kalan ve son olayda eşini evden gönderen davalı-karşı davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu husus gözetilmeden kadının az kusurlu kabulü doğru olmamıştır.
2- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davacı-karşı davalı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat (... m. 174/1) takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3- Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (... m. 4, ... m. 50,51,52,58 dikkate alınarak davacı-karşı davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
4- Davacı-karşı davalı kadın yararına aylık irat şeklinde yoksulluk nafakası takdir edilmiş, bu şekilde hükmedilen yoksulluk nafakası "iki yılla" sınırlandırılmıştır. Mahkeme sınırlandırmanın gerekçesi olarak da, "tarafların evlilik süresi, çocuklarının olmayışı bir daha birbirlerini görecek pozisyonlarının bulunmaması, kısa süren bu ikinci evlilik sebebiyle süresiz yoksulluk nafakasına karar vermenin Türk Medeni Kanunun 4. maddesine aykırı olacağı, 175. maddesinde "süresiz yoksulluk nafakası istenebileceğinin" belirtildiği ancak "istenir" hükmü bulunmadığı, arada çocukları olan uzun süreli evliliklerde bu hükmün uygulanması ve nafakanın süresiz olması mümkün görünmekte ise de boşandıktan sonra birbirlerini görmeyecek iki kişi arasında süresiz nafakaya karar verilmesinin adil olmayacağını" göstermiştir. Yasa, yoksulluk nafakasını belirli bir süreyle sınırlandırmamış, bu nafakanın "süresiz" olarak istenebileceğini öngörmüştür. Amaç, boşanmadan dolayı yoksulluğa düşecek eşin, diğer eş tarafından koşulları bulunduğu sürece ekonomik yönden desteklenmesi ve asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanmasıdır. Bu bakımdan nafaka alacaklısı açıkça talep etmedikçe, yoksulluk nafakasının belirli bir süreyle sınırlandırılması yasada bulunmayan bir unsuru yasaya dahil etmek anlamına gelir. Kanunun, hakime takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri gözönünde tutmayı emrettiği konularda hakim, hakkaniyete göre karar verir (... m.4). Kanun, yoksulluk nafakasının süresiyle ilgili hakime herhangi bir takdir hakkı tanımamış, süresini durumun gerekleri ya da haklı sebepleri gözönünde tutarak belirlemeyi de emretmemiştir. Kanun, bu nafakanın "süresiz" olmasını açıkça öngördüğüne göre, takdir hakkına sığınarak nafakayı belirli bir süreyle sınırlamak kanuna açık aykırılık oluşturur. Öyleyse, aylık irat şeklinde takdir edilen yoksulluk nafakasının belirli bir süreyle sınırlandırılması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda (1.), (2.), (3.) ve (4.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakasının miktarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 12.12.2017(Salı)